Orman ve Su İşleri Bakanlığı kamulaştırma, madencilik faaliyetleri, imar uygulamaları, atıksuların bertarafı ve içme-kullanma havzası koruma planı gibi düzenlemelerin yer aldığı yeni yönetmelik ile orta ve uzak mesafeli koruma alanlarında, madencilik faaliyetlerine izin verildi
AKP’nin sürekli olarak yeni yasa ve yönetmelikler yayınlayarak enerji, maden ve inşaat şirketlerinin doğal yaşamı kıyıma uğratan işlemlerini kolaylaştıran adımlarına bir yenisi daha eklendi. Artık su havzaları ve içme suyu göllerin de dahil her türden maden üretiminin önü tamamen açıldı. Barajlar kralı Veysel Eroğlu tüm suları enerji ve madenler için kontrol altına alınmasını sağlayan barajları inşa ettiği bilinmektedir. En son icraatları ise, Orman ve Su İşleri Bakanlığı tarafından hazırlanan yönetmelikte açığa çıktı. Bakanlık, “İçme-Kullanma Suyu Havzalarının Korunmasına Dair Yönetmelik” hazırladı ve hazırlanan yönetmelik geçtiğimiz gün Resmi Gazete’de yayımlandı. Kamulaştırma, madencilik faaliyetleri, imar uygulamaları, atıksuların bertarafı ve içme-kullanma havzası koruma planı gibi düzenlemelerin yer aldığı yönetmelik ile orta mesafeli koruma alanı ve uzak mesafeli koruma alanında madencilik faaliyetlerine izin verildi.
Tüm sular şirketlere
Uzun süredir şişe sulara mahkum edilmiş durumdayız. Barajların tümünün enerj, maden ve inşaat şirketlerinin emrine sunulmasıyla birlikte, artık kullanma suyuna da muhtaç olacağımız günlerin arefesindeyiz. Hazırlanan yönetmelikle, içme-kullanma suyu temin edilen veya edilmesi planlanan tabii göl, baraj gölü ve göletlerin, mutlak koruma alanı sınırından itibaren, yatayda 300 metre genişliğindeki alan mutlak koruma alanı, 700 metre genişliğindeki kara alanı kısa mesafe koruma alanı, 1000 metre genişliğindeki kara alanı orta mesafe koruma alanı ve bu alanların dışında kalan içme-kullanma suyu havzasının bütünü de uzun mesafeli koruma alanı olarak kabul ediliyor. “İçme-kullanma suyu” tanımı getirilerek kamulaştırmanın, içme-kullanma suyunu kullanan idarece yapılacağı düzenlenen yönetmelikle, su kullanan idarece gerekli görülmesi durumunda, mutlak koruma alanının tamamının kamulaştırılabileceği hüküm altına alındı. Yalan söylemlerle başta Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan’ın günah çıkaran sözlerle döktükleri gözyaşlarının bir ‘timsah gözyaşı’ olduğu, bu karardan sonra çok daha iyi anlaşılıyor.