( Bir suçun hukuki değerlendirilmesi )
Son zamanlarda AKP de genel merkezin daha doğru bir tesbitle parti genel başkanı sayın Erdoğan’ın taimatıyla İstanbul,Ankara.Bursa.Balıkesir gibi belediye başkanları ile diğer bazı belediye başkanlarının istifalarını kamu oyu yakınen izledi ve gördü.
Ancak bu istifaların gerçek nedenleri ne istifa edenlerce ne de parti yetkililerince kamu oyuna açıklanmadı.Siyasetçiler ve bazı köşe yazarların kendilerince bazı yorumlar getirdilerse de gerçek nedenler açıklanmış veya anlaşılabilmiş değildir.
Akp bunu partinin bir iç meselesi olarak açıklamaya çalışmakta,muhalefet ise demokrasiye müdahale ve açık bir hukuka aykırılık olarak değerlendirmektedir.
İstifa etmek zorunda bırakılan belediye başkanlarının tümü ise; çok başarılı çalışmalar yaptıklarını,hiçbir suç örgütüyle özellikle de Fetö ile irtibat ve iltisaklarının olmadığını,kanuna aykırı hiçbir işlemlerinin olmadığını söyleyerek verilen talimat üzerine istifa etmek zorunda kaldıklarını söylemekle yetindiler.Melih Gökçek “emir demiri keser” diyerek sayın Erdoğan’ın verdiği emir üzerine istifa ettiğini; Kadir Topbaş ihanet etmediğini,vefa görmediğini,Balıkesir Belediye başkanı ise;kendisinin ve ailesinin tehdit edildiğini bu nedenle partisinden ve görevinden ayrılmak zorunda kaldığını ağlayarak ifade ettikten sonra ibtifa etti.
Akp yönetimi ise gerek parti sözcüsü,gerek parti genel başkanı Sayın Erdoğan, gerek parti sözcüsü gerek se iç işleri bakanı açıklamalarıyla istifa etmedikleri taktirde gereğinin yapılacağını,iç işleri bakanının devreye gireceğini söyleyerek sopanın ucundan da öteye köteğin tamamını göstermekten geri kalmamışlardır.
Bu zorunlu hatırlamadan sonra olayın hukuki boyutuna girelim:
1-Belediye görevi bir kamu görevi olup bu görevi yürütenler de kamu görevlisidir.
2-Gerek Akp genel başkanı olarak sayın Erdoğan’ın,gerek Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ’ın,gerek iç işleri bakanı Süleyman Soylu’nun gerekse istifa eden belediye başkanlarının özellikle de Balıkesir ve Ankara B.Şehir belediye başkanlarının açıklamalarından anlaşıldı ki ibtifa edenlerin hiç biri özgür iradeleriyle istiyerek istifa etmemiş,bir takım baskı ve tehditler sonucunda istifa etmek zorunda bırakılmışlardır.
3-Peki bir kamu görevlisinin seçildiği görevden ayrılmasına zorlamanın yasalarımızda bir müeyyidesi yokmudur.Hem de çok açık bir ceza yasası hükmü vardır.
TCK 114/b maddesi aynen şöyle:(seçim yoluyla gelinen bir kamu görevine aday olmamaya veya seçildiği görevden ayrılmaya
zorlamak amacıyla cebir veya TEHDİT kullanan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.)
Yasanın bu açık ve emredici kuralına rağmen bir soruşturmanın açıldığın bu güne kadar görmüş ve duymuş değiliz.Peki böyle bir soruşturmanın kime açılması gerekir.
Kanımca kamu oyuna istifaların gerçekleşmesi mecburiyetini açıkça ifade eden yukarda saydığımız parti yetkilileri ile mağdur sıfatıyla istifa eden belediye başkanları hakkında bu soruşturmanın yapılması gerekir.
Belediye başkanları görevlerinden ayrıldıkları için soruşturulmalarında bir sorun bulunmuyor.Ancak iç işleri bakanı, ve hükümet sözcüsü ile parti sözcüsü millevekili olduklarından haklarında fezleke düzenlenip meclise gönderilmesi gerek.
Bu konudaki yetki de son çıkarılan bir KHK ile Ankara C.Baş savcılığına verilmiş bulunmaktadır. O nedenle Ankara’da böyle bir savcının olması gerekir.
Burda esas incelenmesi gereken husus Akp genel başkanı sıfatıyla hareket eden sayın Erdoğn’ın aynı zamanda Cumhurbaşkanı olması sorunudur.
Bilindiği üzere aAnayasaya göre C.Başkanı vatana ihanet suçu dışında bir suçla suçlanamaz.Bu anayasa kuralı C.Başkanının partili olmaması esas alınarak konulmuş bir kuraldır.Yapılan son anayasa değişikliğiyle partisine katılması ve parti başkanı olması mümkün kılındığına göre olayı iki yönüyle değerlendirmek gerekir diye düşünüyorum.
Verilen talimat ve ifa edilen görev C.Başkanı görevleri içinde midir,yoksa bu görevinden bağımsız olarak parti başkanı sıfatıyla verilmiş bir talimat veya ifa edilmiş bir görevdir.
C.Başkanının belediye başkanlarından görevlerini bırakmalarını istemek gibi bir görevi ne teamülde ne de yasalarımızda mevcut değildir.Esasen kendisi de Akp genel başkanı sıfatıyla başkanlardan bunu istediğini açıkça ifade etmektedir.Bu nedenle konunun bu açıdan değerlendirilmesinin daha doğru olacağı kanısındayım.
Diger taraftan belediye başkanlarının görevlerini bırakmamaları halinde içişleri bakanının devreye gireceği şeklindeki ifadenin de devletin , bir parti aygıtı halinde kullanıldığı olgusunun da göz ardı etmemek gerekir.
Özetle olay bir yönüyle oldukça açık ve yasalarla düzenlenmiş görülürken,diğer yanıyla oldukça karmaşık ve sorunlu bir olay şeklinde değerlendirilmeye muhtaç görülmektedir.