Yeni sistem: Eve yakın eğitime uzak

Yine büyük laflar, şatafatlı ‘değişiklik’ nutukları, yine hayal kırıklığı. TEOG’un yerine getirilen sistem, ne sınavı kaldırıyor ne de stresi. Tam tersine ‘elit okul-düşük okul’ ayrımını resmileştiriyor ve ‘nitelikli okul’ sınavını çok daha vahşi bir ‘survivor’a dönüştürüyor

AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’ın ağzından çıkan tek cümleyle liselere girişte TEOG sistemini kaldıran Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), açıkladığı yeni sistemle, yapılan değişikliğin bir anlık tepkinin ürünü olmadığını, uzun süredir üzerinde çalışılan yeni bir planın uygulamaya konulduğunu ortaya koydu. Milli Eğitim Bakan İsmet Yılmaz tarafından önceki gün “Tercihe Bağlı Serbest Kayıt Sistemi” ismiyle açıklanan model, uzun süredir her mahalleye bir İmam Hatip yapılmasının ikinci aşaması olarak gündeme geldi.
Yeni sistemde 8’inci sınıf öğrencileri, MEB’in açıkladığı sadece 600 “nitelikli” okul için merkezi sınava girecek. Sınavı kazanamayan ya da sınava girmeyen öğrenciler, ikametgâhlarına en yakın okula yerleştirilecek.

Eve en yakın okul

Yeni sisteme göre, 8. sınıf öğrencileri, MEB tarafından ikametgahının olduğu bölgedeki okullara yönlendirilecek. Bu durum, kamuoyunda ‘mahalle mektebi’ dönemini hatırlatırken, ‘yakın okul’un eğitimde nasıl bir ölçü olduğu anlaşılamadı. Bütün mahallelerde mantar gibi yerden biten İmam Hatip liselerini cazip hale getiren sistemi açıklayan Bakan, aynı bölgedeki 5 lisenin listede olacağını belirterek ‘İmam Hatip’e yönlendirme iddialarını reddediyor ama ‘yakın okul’ sisteminin ilgi görmeyen İmam Hatip’lere yaradığı çok açık.

Yine sınav stresi

Öte yandan, yeni sistem sınav sistemini kaldırmıyor, aksine yarışları daha da vahşi hale getiriyor. 600 ‘elit’ okul için yine sınav yapılacak. Sistem sadece zaten bu okullara girmeye düşünmeyen öğrencileri baştan biraz elemiş oluyor. Geçmişte de TEOG sınavına giren öğrencilerin hedefi zaten bu elit okullardı; yoksa kimse meslek lisesine girmek için sınava katılmıyordu. Dolayısıyla, şimdi getirilen yeni sistemde çocukların ‘yarış atı’ gibi sınava hazırlanması gerçeği değişmiyor, sadece daha dar bir alanda daha sert bir ‘yarış’ ortaya çıkıyor. Sistemde ‘yenilik’ sayılabilecek olan tek şey, bu tür üst düzey liseler için zaten yeterli eğitimi almamış olan öğrencilerin umudunun baştan kırılması ve ‘mahalle mektebi’ne doğru sürülmesi olarak görülüyor. Yılmaz’ın, “Öğrencilerimiz sınava girmeden önce hangi okulların sınavla öğrenci alacağını öğrenecek. Bir öğrenci, ‘Ben bu okulların hiçbirini istemiyorum, sınava girmeyeceğim’ diyebilecek. Velilerimiz çocuklarını bu sınava ister yönlendirir, ister yönlendirmez” derken kast ettiği de zaten bundan ibaret.

60 soruluk kader

Eğitim uzmanları da sınavla öğrenci alacak okul sayısı ve kontenjanının az olması nedeniyle yarışın daha zor hale geleceğini söylüyor. Üstelik bu kez, 90 dakikada çözülecek 60 soru ile bir öğrencinin kaderi belirlenmiş olacak. Eğitimciler ayrıca, ikametgâha dayalı sistemin velileri adres sahtekarlıklarına yöneltmesinden de endişe duyuyor. Sonuçta, bu yeni sistem, eğitimdeki asıl önemli sorunu, ‘elit okullar-sıradan okullar” ayrımını ortadan kaldırmıyor, tersine bizzat bakanın cümleleriyle ‘nitelikli okullar-niteliksiz okullar’ sınıflandırmasını resmen onaylayarak uçurumu daha da derinleştirmiş oluyor. Eğtim sistemini baştan sona bilimselleştirip geliştirme niyetini çoktan terk etmiş olan AKP, ‘okuyan okusun, okumayandan bana ne?’ diyen bir düzeni böylece iyice yerleştiriyor.

EN SON EKLENENLER