‘Yazar olmak istemiyorum’

Bu yıl 21’incisi verilen Uluslararası Balkanika Edebiyat Ödülü’nü Sylvain Cavaillès’in Fransızca çevirisi ile Murat Özyaşar’ın Sarı Kahkaha adlı öykü kitabı aldı. Bu ödül, Özyaşar’ın 2008 yılında çıkardığı Ayna Çarpması’yla beraber kazandığı 2008 Haldun Taner Öykü Ödülü ve 2009 Yunus Nadi Ödülü’nün ardından elde ettiği 3’üncü ödül. Fransız şair ve çevirmen Sylvain Cavaillès ile birlikte Beyoğlu’nda buluştuğumuz Özyaşar’a, kitaplarının oldukça beğenilmesinin ve ödüller kazanmasının nedeninin iki kitap arasından 7 yıl ara verecek kadar ince eleyip sık dokuması mı olduğunu sordum. Başarılı yazarın cevabı çarpıcıydı: “Ben yazar olmak istemedim, istemiyorum da. Ben yazı yazmak istiyorum.” Özyaşar, her yıl kitap yayımlayan yazarların metinlerine de inanmadığını açıkça dile getirirken, “Yazının böyle bir hıza ihtiyacı yok. Zamana ihtiyacı var” ifadelerini kullanıyor. 7 yıl boyunca tamamen Sarı Kahkaha ile uğraşmadığını söyleyen Özyaşar, “Hiçbir şey yazmadığım dönemleri de hatırlıyorum” şeklinde anlatıyor ve “Bu bekleyişe inanan biriyim ben” diye ekliyor.

Sarı Kahkaha’dan sonra okuyucuların yine uzun seneler bir Murat Özyaşar kitabı mı bekleyeceğini sorduğum Özyaşar, “Öyle bir takvimin belirleyicisi ben değilmişim gibi geliyor. Bunun öznesi ben değilim. Yazı bunu belirleyecek. Yine yazdıklarımın çıktısını alıp, bunu yayımlayabilirim demem gerekiyor” yanıtını verdi. Ancak yazdıklarının olduğunu ama henüz yayımlanma aşamasında olmadıklarını da vurguladı.

Şair ve Çevirmen Sylvain Cavaillès ise Murat Özyaşar’la tanışmasının, Murathan Mungan’ın Merhaba Asker öykü seçkisinde Özyaşar’ın yazdığı “Altıotuzbeş” öyküsüne dayandığını söyleyerek şöyle anlatıyor: “Çok sevmiştim. O dönemde Diyarbakır’a gittim ve TÜYAP kitap fuarında Murat’la tanıştım. O zaman Sarı Kahkaha çıkmamıştı. Ayna Çarpması’ndan 3 öykü çevirmiştim daha önce. Sarı Kahkaha çıktığında artık bu kitabı bütünüyle çevirmeliyim diye düşündüm. Doğrusunu söylemek gerekirse, ben değil, Sarı Kahaha çeviriye karar verdi.”

İki yazara da Sarı Kahkaha’daki favori öykülerinin olup olmadığını sordum. Cavaillès, ilk olarak “İsmin Hâlleri” derken, Özyaşar da bütün öykülerinin kendisi için kıymetli olduğunu ancak “Altıotuzbeş” öyküsü için “onun yeri apayrı” yanıtını verdi. Fransız çevirmen ise “‘Kepenk’ öyküsü çok etkilemişti beni, onunla çok uğraştım. Diğer öykülerle de öyle, keyifle oldu tabii bu. Ama ‘İsmin Halleri’ni her okuyuşumda ayrıca etkileniyorum. Her seferinde ilk kez okuyormuşum gibi oluyor” eklemesini yaptı.

Söyleşinin sonunda Murat Özyaşar, sevenlerinin ilgisini çekecek bir açıklama daha yaptı. “Bundan sonra da öykü yazmaya mı devam edeceksiniz” diye sorduğum yazar, “Bilmiyorum, devam ediyorum öykü yazmaya. Ama bir anlatı da var. Roman ve kurmaca değil. Neredeyse bitmiş bir anlatı. Ama onu basıp basmamaktan emin değilim daha. Biraz bekleyeceğim” yanıtını verdi. Yazar, “Çalışıyorum, ama yayımlamakta biraz ketum davranıyorum,” dedi.

ÇEVİRMENE PARANTEZ

Murat Özyaşar, Uluslararası Balkanika Edebiyat Ödülü’nü almasında Sylvain Cavaillès’in payının büyük olduğunu, “Bu çeviriyle ödüle aslında o katılmış oldu. Benden çok onun ödülüymüş gibi geliyor bana” sözleriyle vurguluyor. Fransız çevirmenin kitabın çeviri süreci esnasında sorduğu soruların kritik sorular olduğunu belirterek, “Bendeki duygusu, Sylvain’ın kitabı yeniden yazdığıydı. Sanki bir çeviri değil de kitabı Fransızcada yeniden yazıyormuş duygusuydu” diyen Özyaşar, “Ben de o metni yazarken kendime benzer sorular soruyordum. Sylvain’la da aynı sorularla karşılaşmak güzel bir buluşmaydı” şeklinde konuştu.

EN SON EKLENENLER