Arap dünyasında Erdoğan kaygısı

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Sudan, Çad ve Tunus’a yaptığı ziyaret 2014’te Cumhurbaşkanı olmasından bu yana 5’inci Afrika turuydu. Erdoğan’ın 24-27 Aralık tarihlerindeki bu ziyaretiyle eşzamanlı Başbakan Binali Yıldırım da Suudi Arabistan’a gitti. Arap dünyasının hamisi olarak bilinen Suudi Arabistan’a yapılan ziyaret aslında Erdoğan’ın Kızıldeniz açılımını dengelemeyi hedefliyordu. Ancak bu çabalara rağmen Arap dünyasında soru işaretleri bitmedi.

Mısır’daki yönetim değişikliğinden bu yana Arap dünyası ile Ankara’nın devam eden görüş ayrılıklarında son dönemde Türkiye’nin izlediği Kudüs politikası da rahatsızlık yaratıyor. Osmanlı dönemiyle ilgili referansların yanı sıra Erdoğan’ın, “Kudüs giderse Medine’yi koruyamayız. Medine giderse Mekke’yi koruyamayız. Mekke giderse Kâbe’yi de kaybederiz” sözlerinin ve Türkiye’nin bölgeye olan ilgisinin Riyad’da büyük rahatsızlık yarattığı biliniyor. Başta Suudi Arabistan olmak üzere Körfez ülkeleri, Türkiye ile tarih ve din ilişkisine değil, ortak çıkarlara dayalı ilişki geliştirmeyi istiyor.

İşte Erdoğan’ın ve Yıldırım’ın ziyaretini yakından takip eden Arap dünyasında Türkiye’nin dış politikasıyla ilgili dile getirilen kaygılar:

El Beşir’e açılan kapı: El Beşir’in Darfur’da Müslümanlara yönelik soykırım politikaları Türkiye tarafından görmezden gelindi. 2008 yılında İstanbul’daki zirve sırasında Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin tutuklanması kararı nedeniyle El Beşir’e son anda ‘gelme’ mesajı gönderen Türkiye, bu yıl İslam İşbirliği Teşkilatı sırasında El Beşir’i ağırladı. Bu sırada mahkemeden Türkiye’ye tutuklanması için mektup gönderildiğini açıklayan Erdoğan, “Böyle bir şeye ancak gülünür” dedi ve Türkiye’nin UCM’ye üye olmadığını söyledi. Oysa UCM’nin kararının uygulanması için BM Güvenlik Konseyi bir karar aldı ve tüm devletlere çağrı yaptı.

Darbeciyle fotoğraf: Erdoğan’ın El Beşir’e yaptığı ziyaret, AKP’nin yıllardır dile getirdiği “darbecilere karşıyız” anlayışıyla da çelişki halinde. Zira Erdoğan, darbeci olduğu suçlamasıyla Mısır Devlet Başkanı Sisi’yi reddederken, 1989 yılındaki darbenin ardından devlet başkanlığını üstlenen El Beşir ile el sıkışmaktan çekinmedi. Sudan’da muhalefet partileri, El Beşir’in politikaları nedeniyle seçimlere katılmayı da reddediyor.

Sudan’da Osmanlı protestosu: Erdoğan’ın Sudan ziyareti olaysız geçmedi. Sudan’ın ana muhalefet lideri olarak bilinen Milli Ümmet Partisi, Osmanlı’nın Sudan topraklarındaki politikalarından dolayı Erdoğan’ın özür dilemesi gerektiğini belirten bir bildiri yayımladı. Tepkisini Sevakin Adası’nın Türkiye’ye tahsis edilmesiyle de sürdürdü.

Askeri işbirliği: Sudan ziyaretinde, Arap dünyası için en büyük soru işareti, Sudan-Türk ve Katar genelkurmay başkanlarının üçlü buluşmasıydı. Erdoğan gibi, Katar Emiri de geçen hafta Afrika kıtasındaydı. Erdoğan, Sudan’ın Türkiye için Afrika kapısı olabileceğini savunsa da Sudan’ın tüm komşularıyla ilişkileri sorunlu; Güney Sudan, Etiyopya ve Mısır ile sorunları biliniyor. Ayrıca Türkiye, Güney Sudan’da asker bulundurmasına karşın Erdoğan’ın burayı ziyaret etmemesi de dikkat çekti. Arap dünyasında Erdoğan’ın ziyareti, Suudi Arabistan’ı çevrelemeye yönelik adım olarak okunuyor, Somali ve Katar’ın ardından Türkiye’nin Sudan’da Sevakin Adası’nda da askeri üs kurmasından da endişe ediliyor. Ada Osmanlı’nın bölgedeki stratejik üssü olarak biliniyor.

Gazetecilerden Erdoğan protestosu: Tunuslu gazeteciler, Erdoğan’ın ziyaretinden bir gün önce Türkiye’deki tutuklu meslektaşlarına destek vermek amacıyla baronun önünde Erdoğan’ın gazeteci ve medya kurumlarına yönelik tutumunu protesto eden eylem düzenledi.

Askeri anlaşma: Erdoğan Tunus’la da askeri bir anlaşma imzaladı. Savunma alanında işbirliğini öngören bu anlaşma ile Tunuslu askerler Türkiye’de eğitilecek; savunma alanında yatırım yapılacak.

BAE’den Türkiye ve İran’ı hedef alan çıkış!

Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) Dışişlerinden Sorumlu Devlet Bakanı Enver Gargaş’tan Ankara ile Tahran’a yönelik sert çıkış geldi. Gargaş, önceki günkü Twitter mesajında “Arap dünyası bir çıkmaza girdi ve çözüm, bizi kuşatan bölgesel hırslara karşı işbirliği yapmakta yatıyor. Mezhepsel ve partizan yaklaşım kabul edilebilir bir alternatif değil. Arap dünyası Tahran ve Ankara tarafından yönetilmeyecektir” ifadesini kullandı. Bu çerçevede bölgede jeostratejik mücadelede Riyad-Kahire ile birlikte ittifakın önemine atıfta bulundu. Arap birliğinin güçlendirilmesi vurgusu yaptı. Gargaş’ın bu mesajı, Başbakan Binali Yıldırım’ın Suudi Arabistan ziyaretiyle aynı dönemlere denk getirmesi de dikkat çekti. Halihazırda BAE ile Türkiye arasında gerilimli ilişkilerde Katar kriziyle birlikte tansiyon artmıştı. Son olarak da geçen hafta BAE Dışişleri Bakanı Abdullah bin Zayed el Nahyan’ın, Medine kahramanı Fahreddin Paşa’yı “hırsız” olarak nitelendirmesi Türkiye’nin sert tepkisine yol açmıştı.

EN SON EKLENENLER