Evinde, doğada, çalışırken Zeynep Oral

Her ay bir yazarın 40 fotoğrafını İstanbul Fotoğraf ve Sinema Amatörleri Derneği’nde (İFSAK) sergilemeye duayen gazeteci – yazar Doğan Hızlan’la başlayan Lütfi Özgünaydın, ikinci sunumunu önceki akşam gene bir duayen PEN Yazarlar Derneği Türkiye Başkanı ve gazetemiz yazarı Zeynep Oral ile yaptı.

Etkinliği başlatan Yönetim Kurulu Başkanı Tanju Akleman ve Özgünaydın, İFSAK’ta Zeynep Oral’ı konuk etmekten duydukları memnuniyeti ifade ettiler. Evinde, çalışma odasında, doğada, eşi ve yedi torunuyla çekilen 40 fotoğraflık seçkiyi konuklarla birlikte ilk kez izleyen Oral, “Burada kendimi değil bir fotoğraf ustasının çalışmasını izledim. En çok da torunlarımla çekilenlerden etkilendim” diyerek duygularını ifade etti.

Sunumun ardından Özgünaydın söyleşiye, “Zeynep Oral Milliyet Sanat’ı yönetirken derginin bir arka sayfası vardı. Birçok insan ilk yazılarını orada yazdı. Ben de onlardan birisiyim. Ona şükran borcum var” diyerek başladı.

50 yıllık meslek yaşamını Oral şu sözlerle özetlediği; “Paris’teki üniversite eğitimimin ardından mesleğe Yeni Gazete’de başladım. Gazeteciliği Abdi İpekçi gibi bir dehanın yanında çalışarak öğrendim. 32 yıl boyunca çalıştığım Milliyet gazetesi benim zannederdim, ailemden sonra gelen en değerli varlıktı. Gerçekten oradan çok insan yetişti. Milliyet Sanat’ın mutfağında Akal Atilla, Zekai Muratça ile birlikteydik. Önce bir konu saptanır, en iyi kim anlatabilir ise ondan yazı istenirdi. Türkiye’nin en güzel insanları Yaşar Kemal, Aziz Nesin, Abidin Dino, Muhsin Ertuğrul, Haldun Taner, aklınıza gelebilecek bütün büyük isimler dergimizin doğal yazarlarıydı. 68’den yeni çıkmıştık, Türkiye’de bütün sanatları harmanlayan, eleştiri ve haberciliği bir arada veren idealleri, ilkeleri olan evrensel, çağdaş bir dergi yoktu. İpekçi önderliğinde biz kurduk. Bugün ise, gazeteciliğin geldiği yer utanç verici. 80’den sonra maalesef popüler kültürü yücelteceğiz diye bilgisizliğe çok fazla ödün verildi.

Meslek Yarası

Zeynep Oral, aralarında Leyla Gencer, Reha İsvan biyografileri, “Meslek Yarası”nın da olduğu kitapları yazmasındaki ortak noktanın unutturmamak, yok saydırmamak olduğunu açıkladı.

Meslek Yarası’nı anlatırken, “Kök salmanın ne denli önemli olduğunu anlatırken benim sandığım gazetemden çıkarıldım. Çok ağır bir travma geçirdim. Üç ay kendime gelemedim. İlhan Selçuk hemen arayıp davet etmişti ancak iyileşince kalkıp Cumhuriyet’e gittim. Artık yalnız yazıların benim, gazetenin benim olmadığını öğrendim” diyerek susmayı, yutmayı seçmeyen, mesleğini hiçbir şekilde terk etmeyecek bir gazeteci olduğunun altını çizdi.

Özgünaydın’ın ileride kitap haline dönüştürülecek bu yazar sunumları 28 Şubat Çarşamba akşamı yazar Feridun Andaç ile devam edecek.

EN SON EKLENENLER