Şehba’ya sığınan Efrinliler: Mutlaka döneceğiz

Karadan ve havadan yoğun bombardıman sonucu kentti terk etmek zorunda kalan Efrinliler, topraklarından 15 kilometre uzakta sığındıkları Şehba’dan şöyle seslendi: “Çocuklarımız topraklarımızı alacak ve biz geri döneceğiz. Ölürüz ama Efrin’i kimseye bırakmayız.”

Karadan ve havadan yoğun bombardıman sonucu iki ay sonra Efrin merkeze giren Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) üzerinden “Halk memnun” haberleri bol bol yapılsa da, Efrin’de ise tablo tam tersine işaret ediyor. Daha ilk günde Demirci Kawa’nın heykelini yıkan ve kentteki işyeri ile evlerde talan yapan Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) gruplarının yaptıklarının yankıları sürerken, Efrin’de 7 yıl süren huzur ortamı yerini huzursuzluğa bıraktı.
Hava ve karadan yapılan bombardıman sonrası önce kent merkezine, daha sonra da Şehba Kantonu’na sığınan yüzbinlerce kişi, Efrin’den 15 kilometre uzaklıkta dönüşü dört gözle bekliyor. Şehba’ya sığınan Efrinliler, mutlaka topraklarına geri döneceklerini söylüyor.
TÜRKİYE’YE BÜYÜK ÖFKE
Efrinlilerin sığındığı duraklardan biri de Merenaz köyü. Bu köy, Efrin kent merkezine 15 kilometre uzaklıkta bulunuyor. Köye sığınan onlarca aile, önce Raco’dan kentte, oradan da buraya geldiklerini söylüyor. Efrin Kanton yönetiminin isteği doğrultusunda bu köye yerleştiklerini belirten ailelerin Türkiye’ye öfkesi büyük.
‘TEK TAŞ ATMADIK’
Köydeki okulun etrafına bombardımandan kurtardıkları eşyalarını seren Efrinliler tepkilerini dile getiriyor. Aralarında çocuk ve yaşlıların da bulunduğu Efrinliler, Suriye savaşının sürdüğü 7 yıl boyunca Türkiye tarafına tek taş atmadıklarının altını çiziyor. Aileler, Arap, Kürt, Türkmen ve Ermeni halklarının hep birlikte yaşadığını vurguluyor.
‘EFRİN’İ BIRAKMAYIZ’
Efrin yönetiminin talebi üzerine kentten çıktıklarını ve bu yakın köye yerleştiklerini söyleyen aileler, “Kimse sevinmesin, bizim çocuklarımız topraklarımızı onlardan alacak ve biz geri döneceğiz. Ölürüz ama Efrin’i kimseye bırakmayız. Orası bizim doğup, büyüdüğümüz ve öleceğimiz topraklardır” diyor.
MA / Erdoğan Altan

EN SON EKLENENLER