William Faulkner’den ‘Emily’ye Bir Gül’

William Faulkner, 1962’de, 65 yaşında öldüğünde yalnızca kuşağının en önemli Amerikalı edebiyat insanı olarak değil, aynı zamanda 20. yüzyılın en büyük yazarlarından biri olarak anılıyordu. Kendine özgü üslubu, karakter betimlemeleri, toplumsal gözlemlerindeki çeşitlilik ve derinlik, temel insani sorunları son derece “yerel bir bağlamda” ele alışındaki ısrar ve başarı eşsiz bir yazar olarak hafızalara kazıdı Faulkner’ı. Bugün ise Faulkner, bir kült olarak “yaşamını sürdürmeye” devam ediyor; geride bıraktığı eserleriyle.

Ses ve Öfke, Döşeğimde Ölürken, Yenilmeyenler, Çılgın Palmiyeler… ve sayılmaya kalkılsa uzayıp gidebilecek bir kült eserler listesi Faulkner’ın ardında bıraktıkları. Çok bilinen romanlarının yanında ise yine romanlarının dünyasından doğmuş diyebileceğimiz öyküleri de var. Romancılığının ve romanlarının ardında kalmış gibi gözükse de Faulkner’ın öyküleri, onun dünyasına adım atabilme noktasında çok ayrıcalıklı bir yerde duruyor. Yapı Kredi Yayınları tarafından okura sunulan öykü derlemesi Emily’ye Bir Gül ile birlikte bunu tekrar görüyoruz.

Yerel bağlam

Yazının girişinde Faulkner’ın temel insani sorunları son derece “yerel bir bağlamda” ele alışındaki ısrardan ve bununla beraber gelen başarısından söz etmiştik.

Faulkner’ın bu “yerel” bağlamlarının kaynağını ise ömrünü geçirdiği Amerika’nın Güneyi oluşturuyor. Bahsedildiği gibi Faulkner’ın kaynakları son derece yöreseldi. Kaleminden çıkan hemen her şeyde tek bir Mississipi kasabasını kendi dünyasının ölçeği olarak belirledi. Kendi küçük kasabasında bulduklarını, yine kendi yoğun duyarlığı içinde tutku ve öfkeyle yazdı. Sosyal çöküşe ve bozulmaya olan bakış açısıyla bir manzara çizip bu manzaranın içindeki insanları müthiş gerçekliğiyle yansıttı.

Öfke, adalet, duyarlık, tutku

Emily’ye Bir Gül’de bir araya gelen öykülerde, Faulkner’ın tüm bu yönlerinin hepsini görüyoruz. Öfkesini, adalet duygusunu, duyarlığını ve her kelimesinde hissedilen tutkusunu…

Faulkner’ın üzerinde gezindiği konular, Güney’deki eski düzenin yıkılışı ve o düzenin acımasız ve rekabetçi bir sanayi toplumu tarafından daha da yozlaştırılmasıyla çok yakından ilgili. Güneyli bir yazar olarak Faulkner, bölgesinin tarihsel çıkmazına kendini adadı, bölgesinin sosyal ve ahlaki olabilirliklerini keşfetmenin peşinde sürüklendi. Güneyli kültüre olan bağı ve o kültürün yok olma tehlikesinin endişesini ise hemen her metnine yansıttı.

Emily’ye Bir Gül, Faulkner’ın “edebiyat başkenti” diyebileceğimiz Amerika Güneyi’ni zenginleştirdiği birbirinden derinlikli on yedi öyküsünü bir arada sunuyor okura. Bu anlamda Faulkner’ın dünyasına adım atmak isteyenler için önemli ve güzel bir toplam hâlini alıyor kitap. Emily’ye Bir Gül’ün bir başka önemli yanı ise Türkçenin pek çok önemli çevirmenini bir araya getiren bir çalışma olması. Faulkner’ın güçlü öykülerini; Aysun Arslan, Necla Aytür, Ünal Aytür, Ayberk Erkay, Gül Ülker Gül, Bilge Karasu, Ülkü Tamer, Güven Turan ve Burcu Uğuz’un Türkçesiyle okuma fırsatı yakalıyoruz kitapta.

Emily’ye Bir Gül, bu yönüyle de gerçek bir edebiyat şöleni.

Emily’ye Bir Gül / William Faulkner / Çevirenler: Aysun Arslan, Necla Aytür, Ünal Aytür, Ayberk Erkay, Gül Ülker Gül, Bilge Karasu, Ülkü Tamer, Güven Turan, Burcu Uğuz / Yapı Kredi Yayınları / 288 s. / 2019.

EN SON EKLENENLER