İnsan Doğanın Bir Parçasıdır

“Hırs ve tamahın (açgözlülük) başladığı noktada saf duygular sona erer.” BALZAC.

Doğada hiçbir canın diğer bir can karşısında üstünlüğü yoktur, kâinat ve insan tam anlamıyla bir bütünlük içerisindedir. Sadece ve sadece insan doğaya beden ile dâhil olmamış; akıl, mantık, irade ve duygusuyla dâhil olmuş ve bu şekilde yaşamını sürdürmüştür. İnsan, akıl ile doğru-yanlış, irade ile iyi-kötü ve duygu ile güzel-çirkini ayırt ederek insanlığın özünü (ahlaki-politik toplum) oluşturmuştur. İnsan doğanın içerisinde kendi özünü oluşturmuş bir varlıktır, öz ise güzele hitap eden, çirkin (bed) olanı ret edendir. Öyle birilerinin söylediği gibi de insan doğada “üstün” bir varlık değildir, “ne varsa âlemde mevcudu var âdemde”, bu anlamıyla insan doğanın bir parçasıdır.

Ahlaki-politik toplumcu yani bizci, çoğulcu iradenin ortaya çıkardığı eşitlikçi-özgürlükçü demokratik rejimle, benci, iktidar eksenli tekçi, inkârcı, sömürücü rejimler birbirine karşıt zıt durumdadırlar. Eşitlikçi-özgürlükçü, çoğulcu demokratik rejimler toplumsal doğanın yaşam tarzını benimserken, kapitalist, sömürücü, tekçi, inkârcı ve asimilasyoncu rejimler ise her zaman bir baskı, sömürü ve yok etme aracı rolünü oynarlar. Kapitalizmin odaklandığı tek nokta azami kâr ve sömürü sistemidir, bu zihniyet sadece insanı sömürmez aynı zamanda doğayı da sömürür ve talan eder.

Kâinat (doğa) herkese eşit bir şekilde yaşam hakkı tanırken, merhametsiz, açgözlü, israfçı, tahripkâr, tekçi, inkârcı, asimilasyoncu ve sömürücü biz yerine ben diyen emperyalist-kapitalist sistem, rıazılık sistemini alt üst etti ve her canlı doğduğu mekânda yaşamını sürdürürken her şey ters yüz edildi. Kapitalist zihniyet, evrendeki canlı cansız tüm varlıkların denge içinde olduğu kurulu düzeni ve dengeleri yok ederek, korkunç, acımasız açgözlü karakteriyle doğaya saldırdı, binlerce yaban hayvanın canına kıydı, uçan kuşun, yürüyen karıncanın yuvasını bozdu, bu acımasız kıyımlar sonucunda yaban hayatta var olan birçok canlı türü yok oldu.

Kapitalist zihniyet, daha çok kazanma hırsıyla, ırmakları, dereleri, gölleri kuruttu, ormanları ve tarım arazilerini talan edip bütün çevreyi kirletti, tarım ilaçları ile tüm gıda maddelerini zehirledi. Bütün bu olumsuzluklardan dolayı da iklimlerin dengesi bozuldu, ozon tabakası delindi, buzullar eridi. Nasıl ki baskı gören insanlar sonsuza dek baskı altında kalamazlar ise doğada sürekli baskı altında tutulamaz ve kendisine karşı yapılan bunca olumsuz müdahaleye karşı sessiz kalamaz!  Günümüzde yaşanan Corona virüsüne bu perspektifle bakmak gerekiyor diye düşünüyorum. Çin’in Vuhan kentinde Aralık 2019’da ortaya çıkan Corona virüsü 100’e yakın ülkede etkisini göstererek, 190 binden fazla kişiye bulaştı, 20 binden fazla kişinin yaşamını yitirmesine neden oldu. Bütün bunlar doğanın insana bir uyarısıdır.

Unutmayalım ki; kurt sisli havayı, kapitalizm kaos (kargaşa) ortamını sever, kapitalizm fırsatçıdır ve de ikiyüzlüdür! Umarım, bu Corona virüs, insana yitirdiği akıl, vicdan paylaşma ve dayanışma ruhunu yeniden hatırlatır. Canlar, bu karantina günlerinde rıza şehri ilkelerine uymanın ve doğruyu yapmanın tam zamanıdır. Bu süreçte her can birbiriyle dayanışma içinde olup, ihtiyacı olana yardım ederek lokmalarını paylaşmalıdır. Bu dar ve sıkıntılı günlerde her can birbirinin Hızır’ı olmalıdır. Her şeyden önce insanlık ancak ve ancak bu sıkıntılı günlerden bir ders çıkararak ve birbirinin Hızır’ı olarak bu dar günleri aşacaktır. Bu sıkıntılı günleri atlatıp nice güzel günlerde buluşmak dileğiyle… Aşk ile.

EN SON EKLENENLER