FEDA: Zaman sahipsiz, mekan rızasız mazlum çaresiz değildir!

Pir himmeti, Xızır gayreti ile  cümle canları selamlıyoruz.

Anaya mezinle bir bütün,  rızalık eksende süregelen yaşamı, benliğe / tekçiliğe bulaşıp nefsine yenilerek tar û mar eden insan canlısının  yarattığı sûni , ekolojik kirlenme ve daha   birçok nedenden ötürü bilcümle varlığın her yönüyle kendini yaşamsal bir sınavın içerisinde bulduğu zamanlardan geçereken ; nefsine yenilerek tekçi akla bulaşanların inşâ ettiği rızasız / ikrârsız gerçekliğin  her yerde ve her alanda sorgulanmaya başladığını görmek mümkün . Nâhak zihniyetin zamana hükmederek, mekâna rızasız girerek zaptetme çabası beyhudeliğiyle birlikte, en kurnaz en acımasız , en vahşi biçimlerle devam etmekte..

Âit olduğumuz toprakları işgâl zihniyeti ile yöneten, adalet ve  vicdandan yoksun, kâr hırsına odaklı zulüm saltanatı / iktidarı;  sağlıktan tutun  sosyal yaşama, kültürden – ekonomiye kadar yaşamın her alanında en ağır  uygulamalarıyla  varlığını / iktidarını  ‘‘ yapay bir bekâ sorunu yaratarak‘‘ yeniden örgütlemeye gayret etmektedir… Nâhak aklın muhtevasi gereği hiç bir şekilde farklı bir ses, bir renk, bir dil inanç, fikir de kabul görmediği gibi yaşam hakkı dahi tanımamaktadır.  Bu çerçevede muktedirlerin  ilk hedef haline getirdiklerinden / getireceklerinden  birisi yine Aleviler olmuş / olacaktır .Günümüzde, Alevi ana babadan olma muktedirlerin eliyle Toplumumuzun  binlerce yıldan bugüne sırrını koruduğu, ikrâr  ve itikâdın yaşatıldığı rızalık mekânı  Ocaxlarımız bu saldırı / yok etme furyasının odağına yerleştirilmiş durumdadır.

Oysa  kadim yol düsturlarımız;  Kullî evrende gönül gözü ile hâki görerek, rızalık esasına  göre her bir şey‘in  diğeri ile var olmak için mevcut olduğunu söyler. Bölen, yok sayarak karşıtlaştıran değil aksine birliktelik içerisinde uyum mevcudiyetidir yolumuzun sürdügü. Nahak aklın değil, hak olanın  yaşamsallaşmasını dillendirir.

Bu mânâ  ile ve Hak – nâhak mücadelesinde tekçi aklın son dönemlerde yolumuzu kadimden günümüze getiren Ocaxlarımız yönelik geliştirdiği hamle oldukça  mânidar bir o kadar da tehlikelidir. Çok ince ve derin olan bu Osmanlı oyununda  ‘‘Ocakzadeler Meclisi‘‘ adı  altında bir bildiri kaleme alarak; Velayeddin Ulusoyu merkeze alan açıklamaları ile tüm Alevi  toplumunun gündemini belirlemek gibi bir misyon üstlenmiş, bir başka ifadeyle zihinleri  bertaraf etmeye yönelmişlerdir. Mevcut yapılanmanın ve açıklamanın karşısında Alevi Kurumları zülme karşı durma düstürüyla harket ederek  haklı bir tutum geliştirmiş, karşı bir açıklama ile bu hamleyi boşa çıkartmak istemiştir.

Nâhak aklın derin devletin delhizlerinde mayalayarak meydana saldığı, yol dilini beceriksizce taklit eden, kûlliyen karşıtlaştırıcı uslubu ile, Aleviler içerisinde kargaşa çıkartararak iç bölünmeyi tetikleyerek   yolda birlik esaslarına aykırı söylevler içeren   ‘‘ocakzadeler meclisi‘‘ bildirisi tam bir fesat beyanıdır. Kadim Ocaklarımızı işlevsizleştirip. Alevi toplumunu harihsel hafızasından kopartarak; Pir – Talip, Ocax –Ana geleneğini rafa kaldırarak yerine yezid sofrasında yer kapma yarışına girmiş düşkünlerin halifeliklerini ilan etme girişimidir.. Binlerce yıllık belleğimize dayanarak bu gerçeği görmemek imkansız iken, nefsani çıkarlar uğruna hakikate yüz çevirip böylesi bir riyakarlığa ortak olanlara karşı toplumumuz yek vücut olarak karşı çıkmalıdır. Kefensiz ve mezarsız yatanlarımızın bugüne taşıdığı yola bend olmak her birimizin  ikrârıdır !!!

İtâtten elde edilen  icâzetlerinizle ‘‘erenler cemine‘‘  gireceğini zannnederek bu duruma göz yumanlar bilmelidri ki ne yolumuz, ne de yolumuzu sürenler buna kesinlikle müsaade etmeyecektir ! Hınzır Paşa olmaktır akibetiniz, ötesi nafile gayret !  Sarayın icazeti değildir aslolan, ‘‘hakkın inayeti‘‘, yezidin sofrası değil  ‘‘hakikat medanı‘‘ esastır kadim  yolumuzda.  Nahakkın zülmü değil, hakkın gayretidir bizleri bende eden bu yola !

Yol ulularımızdan Şah Hatayi der ki;

Özün eğri ise yola zararsın

Derdini yetişmiş dermân ararsın

Maslâhatın nedir şârı sorarsın

Sarraf olmayınca girme şâra sen !!!!

Bizler de bu vesile ile soruyoruz; Kimin izni ile girdiniz yola, Rehberiniz, kim Piriniz Mürşidiniz kim? Bunca zulum var iken neredeydiniz neden duymadık sizleri? Alevilerin hangi derdine deva oldunuz ? kerametiniz ne ? Talibi olan pirdir, olmayan birdir ! Bu kadar sadedir hakiat ! Peki yol adına söz söyleme hakkın olduğunu iddia ederek meydanda boy gösterenler;  Var mı talibiniz ? Bu yönde bir girişimi geliştirenler eli boş dönecektir, Alevileri kedi tuzaklarına düşüremezler ! ‘‘Kırk katır mı yoksa kırk satır mı ‘‘misali ya bizdensiniz yada karşımızda tiniyetindeki bir dil Alevi edeb erkanına uygun bir dil değildir ! Üyesi / bir parçası olduğu toplumun içerisinde böylesi derin bir karşıtlaştırma yaratmak ‘‘ aslan ile ceylanı‘‘ bir arada peşinde tutan Hünkar’ın öğretisi ile ne kadar uyum içeirsindedir ? Kendi içimizde birbirimize bukadar rahat / fütursuzca ve acımasızca yönelmek kimin hikmeti, neyin gayretidir ? Bu durum toplumumuzun hangi derdine deva olup derman buluyor ?

Aşikare olan, Alevi Toplumu bu ve benzeri girişimlerle derin ve onulmaz çelişkilerle parçalanmak istenmektedir. Bu oyun, nâhak aklın iktidar odaklı nâhak zihniyetinin yeni bir oyunudur. Bu yol cümlemizden uludur canlar !. Ocaxi olan; Rehberini, Pirini, Murşidini, Ana‘yı – Kâmillulahı bilir. Serden vaz geçip, bir lokma bir hırka ile yaşamayı bilenleri Aleviler Pir bilir. Ceminde – Civakında talibiyle postta – hak döşeğinde görür ve yaşatır. Ezel ve ebêdi rıza mekânında  an‘da birleştirelerin demine hu diyenlerdir bu yolda yürüyenler. Ya yanımdasın yada  karşımda ikilemi Alevi uslubu değildir. Bu yöntemi kullananların diliyle Ocaxlarımız hedef haline getirilip, yolun dışında bırakılmak isteniyor. Alevi Toplumu böylesi bir dil ve yöntem ile nâhak zihniyetin sahasına çekiliyor.

Bu tartışma ile Aleviliğin / Alevilerin bir merkeze bağlanması yada bir bir oluşum  üzerinden tekçilestirilerek kontrol mekanızmasına çekilmesi hedefleniyor. Her bir Ocaxımız, hafızamızın korunduğu kutsal mekanımızdır. Unutulmamalıdır ki;  Ocaxlarımız, ağır bedeller ödenerek korunup günümüze getirilmistir. Koçgiri’de, Dersim’de, Maraş’ da,  Hacı Bektaş‘ta, Hatay‘da ve daha birçok yerleşim bölgesinde saldırılara maruz kalmasına rağmen; Ocaxlarımızı canlı tutan, talibiyle hakikat yürüyüsünü ikrâr  ve itikâtiyla , sıdk‘ı sadakat ile sürdüren Pirlerimiz cevherlerimizdir. Binlerce yıldan bugüne varlığını koruyan cevherlerimizin, bizden doğup, bizden görünüp nefs deryasında benliğe bulanarak rureyşleşenler eliyle iktidar aklına teslim edilmesine asla göz yummayacağız !!!

Yol cümlemizden uludur diyerek yolla revan olan  canlara aşk olsun !

Demokratik Alevi Federasyonu -FEDA

Yönetim Kurulu

EN SON EKLENENLER