Yeni teklisi ‘Ay’ ile gündemde olan Nuri Huri Ateş: ‘Çünkü varız’

Tam da Onur Haftası’nda geldi Nuri Harun Ateş’in yeni şarkısı “Ay”. Tanıtım için yollanan basın bülteninde “Şeffaf, süssüz, net bir manifesto” deniyordu şarkı için. Ardından yıllardır Onur Yürüşü’nün yapıldığı (gerçi son birkaç yıldır çok engeller konuldu bu yürüyüşe de, muhafazakar iktidar tarafından elbette) Beyoğlu sokaklarında geçen bir de klip geldi. hal böyle olunca bize de Nuri harun Ateş’e ulaşıp, aklımızdakileri sormak kaldı. 

Dediğiniz gibi ‘Manifesto’ gibi bir şarkı olmuş “Ay”. Hikâyesini bir de sizden dinleyelim mi?

Gerçekten “ay” demem yasaktı küçükken tabii “ayol” da, her ağzımdan kaçırdığımda annem çok kızardı. Çiçekli gömleklerim vardı, 11 yaşındaydım, dersaneye onları giyip giderdim; bir gün dershane hocası annemi arayıp “oğlunuz çok renkli giyiniyor, hareketleri de kız gibi, bir uyarsanız” deyince benim gömlekler direkt çöpe gitti ve gardrobum oduncu gömlekleri ve kahverengi şeylerle dolduruldu. Böyle böyle delirttiler beni, sonunda şarkısını da yaptım, işte hikayesi bu. 

‘AİLEM FARKLILIKLARIMI TÖRPÜLEMEYE ÇALIŞTI’

Tam da Onur Haftası’na denk düşen bir günde çıktı şarkınız. Ayrıca yaptığınız basın açıklamasında  “Homofobisiyle hayatımı cehennem çeviren ailem” demişsiniz. Kendi deneyimlerinizİ paylaşmak ister misiniz?

Eşcinsel doğuyorsunuz, tıpkı diğer doğal yönelimler gibi bu durum da aynı. O yüzden bebekliğimden itibaren farklılıklarımı farkeden ailem beni değiştirmeye çalışa çalışa, farklılıklarımı törpüleye törpüleye büyütmeye çalıştı. Annemin en büyük korkusu eşcinsel olmamdı. Bunun doğanın getirdiği bir yönelim olduğunu anlayıp beni olduğum gibi kabul etmeye başlaması yıllarımızı aldı ama çok büyük bir sevgi vardı aramızda ve o sevgi akılla birleşince her şey olması gerektiği gibi dönüştü. Ama ikimiz de çok mücadele ettik bunun için, o kendisiyle, ben onunla.

LGBTİ+ hakları tüm dünyada bir mücadele alanı şu sıralar. Türkiye’de nasıl yürüyor hareket ve mücadele size göre?

Dünya online yayına geçtiğinden beri, yani internet çağı başladığından beri her şey çok hızlandı. Ayrımcılığın, fobikliğin her çeşidi daha görünür oldu ve bu yüzden artık daha güçlüyüz. Türkiye de bundan bağımsız değil. Daha görünür ve sonsuz haklılığımızın farkında olarak temel insan haklarımızın peşinde yan yana dev bir kalabalığız artık.

‘AYRIMCILIĞIN BİNBİR ÇEŞİDİ OLMUŞ TARİHTE’

Muhafazakarlığın yükselişi bu bağlamda nasıl etkili oluyor sizce?

Bir yükseliş olduğunu düşünmüyorum ben, hep varolan, insan mayasındaki “ötekini, kendi varoluşuna tehdit olarak görme” hali bu çağda daha görünür oldu. Ayrımcılığın her zaman binbir çeşidi olmuş tarihte, bazen ten rengiyle, bazen cinsiyetle, bazen ırk saçmalığıyla, bazen inançla, yaz yaz bitmez bu ilkel dürtünün tezahürleri. Bir çözümü de yok aslında, biz daima mücadele edeceğiz çünkü varız.

Yeni bir albüm var mı yakınlarda?

Tek şarkı, tek şarkı çıkarıp bir albümü öyle oluşturacağız. Yol arkadaşlarım başta aranjörüm Ogün Dalka, orkestram ve şu an beraber yürüdüğüm Pasaj-Garaj  müzikle durmadan üretmeye devam edeceğiz.

Kontrtenor olarak yaptığınız kayıtlar çok ilgi çekmişti, yine bu tarz çalışmalarınız olacak mı?

Tabii “Barok Masallar” devam ediyor, edecek de. O dönemden kopmam mümkün değil. Öyle çok seviyorum ki o şahane bestecilerin eserlerini, daima söylemeye devam edeceğim. Zaten bir Kontrtenor olarak ses türümün geldiği gelenek de bunu gerektirir.

Salgın ve karantina sürecinde müzisyen olarak ne gibi sıkıntılar yaşadınız? Ekonomik ya da başka anlamlarda?

Maddi olarak büyük bir yokluk dönemi hepimiz için, ailemin desteği ve ailem kadar beni destekleyen bir de kahramanım var, onlar olmasaydı ayakta kalıp üretmeye devam edemezdim.

Bu pandeminin hayatımıza ne gibi değişiklikler getirdiğini ya da getirmesi gerektiğini düşünüyorsunuz?

Yine yeni bir dönemin başlangıcı bu pandemi. Bana mutlu ve huzurlu olmak için çok az şeye ihtiyacımız olduğu gerçeğini iyice gösterdi. Ve tabii sanatın, özgürce üretmenin ne kadar değerli olduğunu da.

AY

“Ay” demem yasakmış
“Ay” hiç yakışmazmış
“Ay” gömleklerimde çiçekler varmış
Yatakta şöyle 
Sokakta böyle 
Herkes tarif peşinde

İstediğimi giyerim dedim
İstediğimi söylerim
Kalp dediğine söz geçmez, işte öyle!
Ben de böyle birisiyim

“Ay” demem yasakmış

“Ay” hiç yakışmazmış
“Ay” gömleklerimde çiçekler varmış
El âlem ne der
Çok da umrumda

Bir tek Annem isyanda

İstediğimi öperim dedim

İstediğimle giderim

Kalp dediğine söz geçmez, kesin bilgi

Ben de böyle birisiyim

Nuri Harun Ateş, “Ay”ın klibini yöneten İrfan Yıldırım (ortada) ve klipte rol alan Koreograf/Drag Queen Ahsen Gönülce ile. 

BEYOĞLU’NDA GEZERKEN…

“Olay Beyoğlu’nda geçiyor” diyen bir duvar yazsıyla başlıyor Nuri Harun Ateş’in “Ay” klibi. Bir yanda Nuri Haruyn Ateş’i gökkuşağı desenli tişörtüyle Beyoğlu, Tünel ve civar sokaklarda yürür ve şarkı söylerken izliyoruz, bir yandan da LGBTİ+ bireylerin kendi evlerinde ya da dövmecide, bir terasta vb. çekilmiş dans görüntülerini… İrfan Yıldırım’ın yönetmenliğini üstlendiği, kurgusunu ise Koray Can’ın yaptığı bu eğlenceli klipte bakın kimler rol aldı: Ahsen Gönülce (Koreograf, Draq Queen) Moshe Aelyon (Kreatif Direktör), Fethi Bozkırlı (Dansçı), Zenne Segah (Dansçı), Jilet Sabahat (Performans sanatçısı), Madır Öktiş(Performans sanatçısı), Krutzog ( Performans sanatçısı), Metin Akdemir Fox (Performans sanatçısı), Onur Özdemir (Menajer), Orhan Ergiol (Plates eğitmeni, Dansçı), Aylin-Tufan İlksöz (Doktor, dövme sanatçısı), Florence Konstantina Delight (Performans sanatçısı, Drag Queen)

kaynak: cumhuriyet gazetesi

EN SON EKLENENLER