HILOYÊ ŞOREŞÊ

1937-38 kıyımının üzerinden ondört yıl geçmişti. Ama zulüm bitmemişti. Askerler istedikleri zaman gelip köylüleri harman yerinde topluyor, onlara kasatura ve silah dipçikleriyle eziyet ediyorlardı.

Bu yüzden yaşlılar, zaman zaman “Kıyım döneminde köyü kuşattıları zaman bizi öldürselerdi de bu eziyeti çekmeseydik” diyorlardı. Söyledikleri olay 1938‘de yaşanmıştı. Askeri birlik köyü kuşatmış, insanları esir alıp dere ağzına götürmüş, kurşuna dizmek isterken o sırada tesadüfen başka bir yetkilinin gelip engel olmasıyla öldürülmekten kurtulmuşlardı.

Ancak zulüm ve hakaretler bitmek bilmiyordu. Bir gün askerler köylüleri yine harman yerinde topladı. Bir kadın artık isyan etti. “Neden Sihe Kere Silo gibi yapmadık” dedi. Sihe Kere Silo, hakkında vur emri olan bir emekçiydi. Yıllarca dağlarda, orman içinde saklandı. Sakalı bir metreden fazla uzadı. Her tarafı karınca, bitle doldu. Ama teslim olmadı. Yerleşik hayata geçmedi. Ve istenmeyen son: Bir gün sudan geçerken katledildi. Kadın, askerlere düşmanca bakarak Kürtçe, “O, onuruyla öldü. Biz her gün işkence altındayız” diyordu.

*

Bu köyde, güneş her sabah iki dağın arasında, köyün alt tarafında olan boğazda doğuyordu. 1952 senesinin bir sabahında, güneş yukarı doğru yükselirken bir erkek çocuk dünyaya geldi. Bu çocuk, yeni evli olan Dılıf ile Hüseyin‘in ilk evladıydı. Çocuğun yüzü Hıloya Gomulgan‘a bakıyordu.

Hılo, kartal demektir. Gomulgan köyün ziyaretinin adıdır ve ziyaretin üzerinde gerçekten de kartallar yaşar. Hıloyê Gomulgan, ziyareti koruyan kartal anlamına geliyordu. Doğan bu çocuk ileride Metris Zindanı‘nda Hıloyê Gomulgan gibi devrimcilerin onurunu koruyacak, darbeden sonra zamanı geldiğinde en zor kararı vermekten çekinmeyecek ve tek başına da kalsa doğru bildiği ilkelerden şaşmayacaktı. Bu çocuk Teslim Demir‘di.

Teslim Demir, 1952 yılında Dêrsim Pertek‘e bağlı Margek (Günboğazı) köyünde doğdu. Çocukluğu köyün etrafını saran yüksek tepelerin üzerinde, meşe ve ardıç ormanlarının içinde geçti.

Buradaki meşe ormanı tıpkı Dêrsim halkı gibi asiydi. Devlet ne kadar yaksa, ne kadar kesip götürse de yinede bitmiyor ve yeniden gür bir şekilde çıkıp dağı bir yorgan gibi örtüyordu. Teslim ve arkadaşları ormanın kuytu köşelerinde olan yabani armut ve alıçları topluyor, ama kartallara, güvercin ve kekliklere karışmıyorlardı. Özellikle kartalları peskovi gibi görüyor, onları seyrediyor ama onlara dokunmuyorlardı.

Teslim Demir, bazen çocukluk arkadaşlarını toplayıp köylerine komşu olan Tümek‘in zirvesine çıkıyor, oradan Dêrsim merkezini, Mazgirt‘i ve Munzur‘u seyrediyordu. Kışın çok kar düştüğünden dolayı köyün çevresinde doğal göller de vardı. Buzulların erimesiyle oluşan bu göller onun ve arkadaşlarının oyun alanlarındandı.

O, ilkokulu kendi köyünde Günboğazı İlköğretim Okulu‘nda okudu. Buradaki eğitim süresince anne ve babasına köy işlerinde yardım etti. Yeri geldi kuzuları otlattı, yeri geldi hayvanlar için saman taşıdı. Ekin biçti, harman yapıp buğdayı kaldırdı. Yüksek tepelerde yaşayan her çocuk gibi kışa hazırlık için günler süren odun taşıma işini yaptı.

Onun çocukluğu döneminde köylerde yaşayan insanlar kış için sadece kendilerini değil hayvanları da düşünmek zorundaydı. Teslim her yaz mevsiminde hayvanlar için ot kurutuyordu. Dağda ot biçiyor, onları desteler halinde kuruttuktan sonra eve taşıyordu. Evleri topraklı ve iki katlıydı. Aşağı katı ahır olarak kullanıyorlardı. Taşıdığı samanı ve kuruttuğu otları ahırın bir bölümüne yerleştiriyor, kışın onlarla hayvanların karnını doyuruyorlardı.

Teslim ailenin büyüğüydü. Kendisinden sonra Hüseyin, Haşim, Hıdır ve kızkardeşi Naciye doğdu. Ailenin büyüğü olarak bu işleri ilk çocukluk yıllarında O yapıyor, böylece anne ve babasına destek oluyordu.

Teslim Demir, ortaokul ve liseyi Dêrsim‘de Kalan Lisesi‘nde okudu. Liseye başladığı dönem, 1967 senesinde Türkiye İşçi Partisi‘nin düzenlediği Doğu Mitingleri‘ne katılarak ulusal ve emekten yana talepler haykırdı. Bu mitingler Diyarbakır, Silvan, Siverek, Batman, Dêrsim, Ağrı ve Erzurum‘da gerçekleşti. Ve o dönem Kürd toplumu üzerinde büyük etki yaptı. O, Dêrsim‘de yapılan mitinge aktif bir şekilde katılım sağlayarak, ilk siyasi eylemini yapmış oldu.

Teslim Demir, 1971 senesinde üniversiteyi kazandı ve Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi‘nde okumaya başladı.

6 Mayıs 1972 günü Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan idam edildi! İdamlar Teslim Demir üzerinde büyük etki yaptı. Denizler üzerine bir şiir ve yazı yazdı.

Bu şiir ve yazıdan dolayı Ankara‘da gözaltına alındı ve bir haftaya yakın bir zaman işkence gördü. Sırf bir şiir ve yazıdan dolayı üniversite öğrencisi olan Teslim Demir‘in tırnakları söküldü (!) ve vücuduna elektrik verildi.

O gözaltında işkence altındayken, polisler Dêrsim merkezde Kışla Mahallesi’ndeki evlerine operasyon yaptı. Evdeki bütün yorgan ve döşekleri yırtıp parçaladılar. Kendilerine göre suç unsuru arıyorlardı. Bir şey bulamadan, eli boş çekip gittiler.

Yine de Teslim Demir‘i bırakmadılar. Bir hafta süren ağır işkenceli sorgudan sonra onu Dêrsim‘e getirdiler ve Kalan Kapalı Cezaevi‘nde 2.5 ay tutuklu kaldı. Kardeşleri onu cezaevinde ziyaret ettiler. Bu ziyaret hem ona, hem de kardeşlerine büyük güç verdi. Ailenin büyüğü, örnek aldıkları abilerini demir parmaklıklar ardında görmeleri kardeşlerini duygulandırdı. Ama aynı zamanda onun duruşundan ziyadesiyle etkilendiler ve abileriyle gurur duydular.

Tutukluluk süresi sona erince serbest bırakılan Teslim Demir, tekrar Ankara‘ya döndü. Burada eğitimini sürdürürken, siyasi çalışmalarını da arttırdı. Tarih okuyordu ve tarihin aydın gençliğe yüklediği görevden kaçmayarak 1973‘ten itibaren örgütlü bir şekilde THKO içerisinde çalışmalara başladı. Hedefi Anadolu ve Kürdistan‘da tüm halklardan ve inançlardan emekçilerin kuracağı sosyalist bir ülkeydi.

1923‘te ilan edilen Türkiye Cumhuriyeti devleti, etnik olarak Türklük ve inanç olarak Hanifilik üzerine kurulmuş ve diğer tüm etnisite ve inançları yasaklamıştı. Ayrıca 1925 Takriri Sükunu ile 1 Mayıs İşçi Bayramı yasaklanmış, emek sömürüsüne dayalı bir sistem vücuda getirilmişti. Düşünen insanlar ya katlediliyor, ya da hapsettiriliyordu. Onun ülkesi Kürdistan 1925-1938 arasında boydan boya kana bulanmıştı. 1925 İsyanı aynı yıl kanla bastırıldığı halde 1927 yılına kadar köylere yapılan baskınlarda 15 bin kişi tutuklanmış ve İstiklal Mahkemeleri‘nde idam ettirilmişti. 1930 Zilan ve 1937-38 Dêrsim katliamları ile Kürdlerin yurdu yakılıp yıkılmış, talan edilmişti.

Teslim Demir, tüm bu tarihi suçların KÜÇÜK ÇAPLI PARLAMENTER REFORMLARLA DEĞİL DEVRİMLE(!) sona ereceğine inanıyordu. Bu nedenle devrimci çalışmalarını arttırdı. Üniversitede son sınıfta okurken aranır duruma düştü ve okulunu bırakıp Kürdistan‘a döndü.

Dêrsim‘de sıfırdan kendi hareketini örgütlemeye başladı. 1977‘ye gelindiğinde Dêrsim‘deki en güçlü siyasal akımlardan biri onun yarattığı çizgi oldu.

* Teslim Demir, 29 Eylül 2018 günü yaşamını yitirdi. 1973-2018 yılları arasında aralıksız olarak örgütlü bir devrimci olarak yaşadı. O, TDKP kurucularındandı. 1981 yılında tutuklanan Demir, Metris Zindanı‘nda beş yıl boyunca devlet terörüne karşı devrimci direniş içinde yer aldı. 1986 Nisan ayında zindandan çıkan Demir, kendi partisinden ideolojik nedenlerle ayrıldı ve yine yalnız başına mücadeleye sıfırdan başladı.

Önce beraber yürüdüğü yoldaşlarıyla EKİM Hareketi‘ni kurdu. Hareket büyüdü ve 1998 yılında bir kongre ile partileşti. Teslim Demir, yaşamını yitirdiği güne kadar kurucu önderlerinden olduğu Türkiye Komünist İşçi Partisi (TKIP) çalışmalarında yer aldı.

Teslim Demir’in devrimci yaşamının anlatıldığı bir kitap… Eksen Yayıncılık tarafından çıkan kitap Şubat 2020’de İstanbul’da çıktı. H. Fırat’ın derlediği kitap 200 sayfa.

EN SON EKLENENLER