NAMAZ : Niyet: EMEVİ CAMİSİ Kısmet: AYASOFYA KİLİSESİ

NECATİ ŞAHİN

Her kim ki, İnancını, İmanını, Maneviyatını siyasi amacına dönüştürmüşse sonunda hüsran yaşamıştır.

Tarihe bakmak yeterlidir.
Ülkemizde, uzağa değil, birkaç yıl öncesine,
FETÖ yapılanmasına bakın yeter…

NAMAZ’ı siyasi amacı uğruna kullandılar yıllarca.
Sonuç ortada!

Çünkü milyonlarcasını bedava dağıttıkları, Devletin her kurumunda okunması “mecburi” olan gazetelerinin asıl adı, şifresi neydi biliyor musunuz?

NAMAZ’dı.

“ZAMAN” gazetesiydi.
Tersinden okuyun:
“NAMAZ”.

Denem O ki,
Kutsal değerler kutsi duygular ile gizemlenince yücelir.. ilhahi Aşk olur…
Tersi hüsran olur!

Sayın Cumhurbaşkanı Emevi Camisi’nde Namaz kılmayı niyet eylemesi milyonlarca İnsanın felaketi oldu ne yazık ki…

Çünkü “Niyet etttiği Camii” başka Ülkenin Toprağıydı…

Kaldı ki Emevi Camii de Vaftizci Yahya’a adanmış Hıristiyan bir Bazilikadan camiye çevrilmişti.

Üstelik “Emevi” Muaviye/ Yezid Soyunun adıdır…

Emevi camisinde NAMAZ gerçekleşemedi .
Olması, Sayın Cumhurbaşkanını da, Ülkemizi de büyütmezdi .

Kısmetine AYASOFYA’yı sundular.

Sundular diyorum.
Zira daha bir yıl önce AYASOFYA Camii olsun diyenlere
“Siz önce Sultanahmet’i doldurun” demişti.
İyi cevaptı.

Neyse, Neye Niyet…
Neye Kısmet …

Kısmet: AYASOFYA Kilisesi.

Kendi Ülkesinin Toprağındaki, Kendi Hıristiyan vatandaşlarının tapınağını tekrar “fethetmek” ?

AYASOFYA siyasete açıldı bugün…
NAMAZ kılındı bugün..
Shova dönüştü Kudsiyet bugün …

Ancak, Bugünkü AYASOFYA NAMAZ’ı Sayın Cumhurbaşkanını da Ülkemizi de büyütmedi…

Hemen yanıbaşındaki Sultanahmet Camisine ve O’nun mimarı MİMAR SİNAN’a da hoş olmadı…

SULTANAHMET Camisi
AYASOFYA Kilisesi
yanyana olunca DEVLET büyür…

BÜYÜK DEVLET

(Daha önce de yazmıştım)

Bir Devlet,
yüzölçümü büyük,
nüfusu büyük ,
köprüleri büyük ,
fabrikaları büyük
tünelleri büyük
binaları büyük
sarayları büyük
Havalanları büyük
olduğu için
“Büyük Devlet ” olmaz .

Devletlerin büyüklüğü,
“AZINLIK”, “Sayısal Azlık” durumundaki vatandaşlarına nasıl davrandığı ile ölçülür…

“Sayısal Azlık” durumundaki inançlara, dillere, halklara, kültürelere nasıl davrandığı ile ölçülür…

AYASOFYA’yı müze yapmak,
AYASOFYA’yı cami yapmak
Devletimizi büyük Devlet yapmaz.

AYASOFYA’yı
tekrar özüne çevirip, Hıristiyan Vatandaşlarına Kilise olarak sunmak büyüklüktür, ululuktur!

Devletimizin, “kılıç hakkı” gibi son derece negativ, kanlı, itici bir deyimin arkasına sığınması ayıptır!
Çok ayıptır!

Hiristiyan vatandaşlarına AYASOFYA’yı Kilise olarak sunan Devlet, Dünya’da çok saygın bir devlet olur. Büyük DEVLET olur…

Ayrıca, AYASOFYA Kilisesi, İstanbul’u Hıristiyanların Kabesi yapar, Vatikan ile yarışır hale getirir…

AYASOFYA’daki
NAMAZ’a
tenezzül etmeyecekti Devletimiz.

Hiristiyan inancındaki milyonları, Türkiye Cumhuriyeti Hıristiyan Vatandaşlarını incitmeyecekti Devletimiz…

Aynı şekilde Muhalefetin ürkekliği,
sessizliği,
desteği de;
“Laik”lerin riyakârlığı da
Hıristiyan vatandaşlarımızı incitmiştir…

Devletimiz ,
Süryani, Ezidi, Ermeni, Alevi-Bektaşi vatandaşlarına, inanç merkezlerini onarıp geri vermesi, vakıflarının mülklerini iade etmesi ile BÜYÜK DEVLET olur..

‘Bir DEVLET yüreklere saldığı korku ile değil,
gönüllere serptiği su ile BÜYÜK DEVLET olur…’

Devletler, insanlığa sundukları bilim ile,
buluş ile, sanat ile, eser ile BÜYÜK DEVLET olur…

Devletler yetiştirdikleri Büyük Dehalar ile nefes alırlar, büyürler…

Hangi köprü, hangi tünel, hangi yol Yunus’dan, Mevlana’dan, Hünkar’dan daha büyüktür…

Hangi bina, hangi saray
Mimar Sinan, Nazım, Veysel’den daha büyüktür?

Hatta, hangi Ülke
Einstein, Edison, Pastor gibi dehalardan daha büyüktür…

Kısacası:
Bizim gönlümüz Devletimizin “BÜYÜK DEVLET” olmasını diler…

AYASOFYA’yı mahkeme kararı ile camii olarak sunan zihniyetin
“NAMAZ”ı gazete adı yaparak “ZAMAN” olarak çıkaran zihniyete benzemiyor mu?

Son Sözüm:

İbadet evden sokağa taşındıkça,
eğlence de sokaktan eve taşınır…

Bu çok vahim sosyolojik bir yoldur ki,
Bu yol, yol değildir…

Ne diyor YUNUS :

“Bir kez gönül yıktıysan
Bu kıldığın NAMAZ değil
Yetmiş iki millet dâhi
Elin yüzün yumaz değil ”

24.07.2020

EN SON EKLENENLER