Buldan: İmralı ile birlikte tüm ülke tecritte

HDP’nin Demokratik Mücadele Programı devam ediyor. HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, Demokratik Mücadele Programının üçüncü aşaması kapsamında Doğubayazıt’taydı.

Buldan’ın burada yaptığı konuşmasının satır başları şöyle:

“Hem bu bölgede hem de Türkiye’nin batısında halk buluşmaları ile 1 Eylül Dünya Barış gününe kadar devam edeceğiz. 1 Eylül Dünya Barış Günüdür. Biz de bu üçüncü aşamada Savaşa Karşı Barışı Tecride Karşı Özgürlüğü istediğimizi ifade eden bir şiarla hazırlığımızı sürdüreceğiz. Bu ülke savaşlardan, çatışmalardan, ölümlerden en fazla zarar gören, mağduriyet yaşayan ülkelerdendir. Bugünkü krizlerin ana nedeni olan savaşlara karşı çıktığımızı ifade etmek bu yolculuğumuzun ana nedenidir.

Savaşa karşı çıkmak büyük bir erdemdir. Biz savaşa karşı çıkıyoruz çünkü biz barışı savunuyoruz. Savaşların son bulduğu, çatışmaların yaşanmadığı, ölümlerin olmadığı, annelerin yüreğinin yanmadığı, gözyaşı dökmediği bir ülke yaratmak ve bu havayı bu ülkeye yaşatmak bizlerin asli görevidir. Siyaset yapanların yola çıkma amacı da budur. İnsanı yaşatmak, insan değerlerine saygı duymak, insan haklarını savunmak siyasetin gereğidir. Ancak bu ülkeyi yönetenler insan haklarını hiçe sayan, savaşları ön plana koyan, çatışma süreçlerine destek veren ve insanlarımızın yaşamını yitirmesine sebep olan yol ve yöntemleri tercih ediyorlar. Bu zihniyetle bu ülkeyi yönetenler şimdiye kadar hiçbir şey elde etmediler. Geçmişte ve bugün bu ülkeyi yönetenlerin çatışmalı süreçlerde payı olduğunu herkes biliyor. Ancak biz geçmişten beri bütün geleneklerimizle ve göreneklerimizle, siyasi mücadelemizin başından beri her zaman barışı, insan haklarını ve demokrasiyi savunduk.

Bu ülkenin toplumsal barışa ihtiyacı var.

Yeni bir anayasa yazılmadan bu ülkenin sorunları çözülmez. Bu ülkede yeni bir tarih yazılacaksa bu yeni bir anayasa ile yazılacak.

‘İKTİDARIN HALKA VERECEĞİ HİÇBİR ŞEY YOK’

Bu ülkeyi yönetenler, milyonlarca insanı açlığa, sefalete maruz bıraktılar. Bugün milyonlarca insan açlıkla, sefaletle mücadele etmek zorunda kalıyor. Çünkü bu ülkeyi yönetenlerin gerçek anlamda bu halkın sorunlarıyla ilgilenmek gibi bir dertleri yok. Tek kaygıları, tek dertleri kendi çıkarları, kendi iktidarlarını ve yandaşlarını ayakta tutmaktır. Bunun dışında Türkiye halklarının Türkiye toplumunun yaşadığı ekonomik sıkıntıdan tutalım sosyal ve siyasi sıkıntılara kadar hiçbir sıkıntıyı kendisine dert etmeyen, kaygı duymayan bir iktidarla karşıyayız. Bugün tutunacak tek bir dalı kalmayan bir AKP iktidarı ile karşı karşıyayız. İşte tutunacak tek bir dalı kalmayan AKP hükümetinin bu halka vereceği hiçbir şey yoktur.

10 sene önce olduğu gibi bir kez daha ‘gaz bulduk’ müjdesi verecekler.

‘İMRALI ŞAHSINDA TÜM ÜLKE TECRİTTE’

Siz bu ülkeyi hırsızlıkla, usulsüzlükle, krizlerle, tecritle, kayyumlarla yönettiniz ve hâlâ aynı anlayışta ısrar ediyorsunuz. Kayyum anlayışını bütün Türkiye’ye yaydınız, tecrit anlayışını bütün Türkiye’ye yaydınız. Bugün sadece İmralı Cezaevi tecrit altında değil. İmralı’da başlayan ama bütün Türkiye’ye yayılan bir tecrit ile karşı karşıyız. Bu tecrit Türkiye’nin yarı açık cezaevine dönüşmesine sebep oldu. Çünkü Türkiye’de hiçbir insan artık kendisini güvende hissetmiyor. Geleceğine, yarınlarına güvenle bakamıyor. Ekonomik krizin olduğu bir yerde, siyasi çıkar ve hesapların olduğu bir yerde, tecritle kayyımla yönetilen bir yerde insanlar geleceğine güvenle bakamaz.

Dolayısıyla başta İmralı Cezaevi olmak üzere yaşanan bütün tecritlere bir an önce son verilmesi ve bütün insanların kendisini özgür ve güvende hissedebileceği ortamların yaratılması için mücadele etmek zorundayız. Bu mücadele bizim mücadelemizdir. Bu ülkeye barışı, demokrasiyi, özgürlükleri, kardeşliği, adaleti, hukuku getirmek ancak ve ancak mücadeleyle olur. Bize AKP hükümetinin altın tepsi ile sunacağı bir lütuf değildir.

KÜRT SORUNU

Kürt sorununun sadece bir raporla çözüleceğine dair inançlarını ifade edenler bazı gerçekleri görmek zorundadır. Nedir bu gerçekler? Kürt halkı üzerinde uygulanan baskıcı, inkar, asimilasyon politikalarını görmezden gelerek kimse bu ülkede Kürt sorunun çözümünden bahsetmemelidir. Bir halkın değerleri, bir halkın seçme ve seçilme hakkı elinden alınıyorsa, bir halkın seçtiği belediye başkanlarının yerine kayyımlar atanıyorsa, bir halkın seçtiği milletvekilleri cezaevine gönderiliyorsa, bir halkın siyasetçilerinin vekillikleri düşürülerek siyasetten men ediliyorsa tüm bu sorunların bir raporla çözülebileceğine inanıyor musunuz? Selahattin Demirtaş’ın, Figen Yüksekdağ’ın, onlarca belediye eşbaşkanımızın, milletvekili arkadaşımızın, kadın yoldaşlarımızın rehine tutulduğu bir dönemde bütün bu gerçekleri görmeden, kayyıma karşı çıkmadan “Ben Kürt sorununu çözmek istiyorum, bir rapor hazırlıyorum” diyenler bu gerçeği mutlaka görmek zorundadır.

‘DOĞUBEYAZIT HALKINA İHANET EDENİ AFFETMEYİZ’

Doğubayazıt halkına önemli bir haksızlık yapıldı. Seçilen belediye başkanı sizin hak ettiğiniz bir davranış içinde olmadı. Bazid halkı bu davranışı asla hak etmedi. Doğubayazıt tarihsel olarak bizim için çok önemli bir yere sahiptir. İlk kadın belediye başkanlığı kazandığımız yerdir Doğubayazıt. Kadın çalışmalarının, kadın mücadelesinin en doruğa çıktığı yerlerden bir tanesidir Doğubayazıt. Siyaset gelip geçicidir. Eğer siyasette bir değer yaratmazsanız yaptığınız siyasetin hiçbir önemi yoktur. Biz bütün gücümüzü değerlerimizden alan bir halkız ve bir siyasi geleneğe sahip bir partiyiz. O değerlere sahip çıkmak, o değerlere tutunmak, o değerlerin üzerinden değerlerimize değer katmak bizim öğrendiğimiz, bizim mücadele ettiğimiz bu yolun en kıymetlisidir. Halkımız seçim döneminde belediye başkanına güvendi ve iradesini teslim etti. Ancak ne yazık ki sizin verdiğiniz o değere belediye başkanı sahip çıkmadı ve bunu heba etti. Parti olarak asla kabul etmediğimizi bu tür davranışları asla affetmeyeceğimizi buradan bir kez daha ifade etmek istiyorum.

Biraz önce buraya yaşlı bir amca geldi bana söylediği şey şuydu, ‘Biz duyduk ki bu belediye başkanı partiye gelip gidiyormuş.’ Hayır, kendisine de söyledim burada söylüyorum o belediye başkanının bizimle ilişkisi bitmiştir. Onun bizimle herhangi bir ilişkisi kalmamıştır.”

EN SON EKLENENLER