Petrol daha az karlı: 125 milyar varili hiç çıkarılmayabilir

Dünyanın küresel ısınma nedeniyle oluşacak zararlardan ne kadar etkileneceği tartışılırken, ısınmaya neden olan karbondioksit (CO2) salınımlarının en önemli faktörlerinden biri de fosil enerjiler. Bunların başında ise kömür ve petrol geliyor.

Ancak küresel çapta gelişen bilinçlenme ile devletlerin ve özel sektörün güneş ve rüzgâr başta olmak üzere yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırımları da artış gösteriyor. Öte yandan özellikle son aylardaki ekonomik krizle birlikte fiyatları düşen petrolün maliyetinde herhangi bir değişiklik söz konusu değil. Bu ise petrol yatırımlarını giderek daha az ‘karlı’ hale getirirken, son dönemlerde birçok büyük şirketin petrol yatırımlarını azaltması da bu eğilimin işareti olarak görülüyor.

AVRUPALI ŞİRKETLER ON MİLYARLARCA EUROLUK YATIRIMDAN VAZGEÇİYOR

Avrupa’nın aynı zamanda dünyanın en büyük petrol üreticisi olan şirketlerinin bu yıl içinde iptal ettikleri yatırımlar on milyarlarca Euro değerinde. The Guardian’ın ‘dünyanın çevreyi ve atmosferi en çok kirleten şirketi’ olarak sunduğu British Petroleum (BP) şirketi, son olarak Arjantin yakınlarındaki Falkland Adaları’nda daha fazla yeni petrol sahası açmayacağını duyurması dikkat çekmişti. Burada en son 2010’da bulunan petrol rezervlerinin 1,7 milyar varille 60 milyar Euro’nun üzerinde değeri vardı.

Ancak son aylarda piyasalardaki varil fiyatı 20 dolarlara kadar düşen petrolün mevcut maliyetlerle çıkarılmasının zarara yol açacağı bildiriliyor. Şirketin ayrıca başka ülkelerde petrol arama ve çıkarma işlemleri için yeni yatırım yapmayacağı kararı da bunu gösteriyor.

BP’nin ve bir diğer önde gelen şirket olan Shell’in bu yıl içinde dünya genelinde iptal ettikleri yatırımların toplamının 34 milyar Euro olacağı hesaplanıyor.

Öte yandan Kanada’nın Alberta eyaletinde petrol kumu çıkarma faaliyetinde bulunan Fransız Total şirketinin de birçok sahadaki çalışmalarını durdurduğu biliniyor. Buradaki petrolün maliyetinin çok yüksek olduğu ve mevcut kuyular haricinde üretimin arttırılmayacağı duyurulmuştu. Şirketin üstünü çizdiği yatırımların toplamının 7 milyar Euro’ya yakın olduğu bildiriliyor.

ARTIK MALİYET ÇOK YÜKSEK GELİYOR

Avrupalı birçok şirketin petrol arama ve çıkarma faaliyetlerini kısıtlamalarının mali gerekçelerle alındığı kesin. Tabii bu şirketler çoğu zaman ‘karbon izlerini azaltma’ veya ‘sıfır kirlilik’ seviyesine ulaşma gibi vaatlerde bulunarak yatırımlarını daha çok yenilenebilir enerjilere yönelteceklerini son yıllarda daha sık duyuruyorlardı.

Buna rağmen 2014’te 100 dolar seviyesini aşan petrolün varilinin bu yıl içinde 20 doların altına kadar düşmesi ve gelecekte de belirli bir düzeyin altında kalacağı yönündeki tespitler, petrole olan ilgili azaltıyor. Bunda halen süren Covid-19 salgını kaynaklı ekonomik krizin de etkisi oldu.

Fakat ekonomik krizden bağımsız olarak fiyatlara dair öngörüler de artık petrolü daha az tercih edilir kılıyor. Avrupa’da en çok satılan Brent petrolün varil fiyatı Mart ayında 50-60 dolar seviyesinde iken, son günlerde 35-40 dolar seviyesinden işlem görüyor. Şirketler, 2030 yılına kadar da bu durumun sürebileceğini savunuyor. Total tarafından yapılan değerlendirmelerde Brent petrolün 2030 yılına kadar ortalama varil fiyatının 42 dolar olacağını öngörüyor.

125 MİLYAR VARİL HİÇ ÇIKARILMAYABİLİR

Her ne kadar Chevron veya ExxonMobil gibi Amerikan petrol devlerinin bu yönde bir girişimleri olmasa ve petrolü ’40 yıl sonra da gerekecek’ bir ürün olarak görseler de yenilenebilir enerjilerin maliyetlerinin düşüşüyle tüm petrol projelerini zarar pahasına yürütmek hiçbir şirket için mantıklı olmayabilir.

Rystad Energy adlı Norveçli analiz şirketinin tahminlerine göre, bugüne kadar tespit edilen petrol rezervlerinin bir kısmı hiçbir zaman işletilmeyebilir. Bu petrollerin toplamda 125 milyar varili bulabileceği, bugünkü değerle ise 4,7 trilyon Euro değerinde oldukları tahmin ediliyor.

EN SON EKLENENLER