Asrın Hukuk Bürosu’ndan AİHM Başkanı’na çağrı

Asrın Hukuk Bürosu, “Avrupa İnsan hakları Mahkemesi (AİHM) Başkanı Sayın Robert Spano’nun çeşitli gerekçelerle Türkiye’de ziyaret halinde olduğunu öğrenmiş bulunmaktayız. Biz de bu vesile ile gerek Sayın Başkanı gerekse kamuoyunu birkaç temel konu hakkında bilgilendirmeyi görev kabul etmekteyiz” dedi.

İMRALI TECRİT SİSTEMİ

Açıklamada, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın durumuna ve AİHM’in tutumuna ilişkin şu bilgiler yer aldı:

“Bizler uzun bir süredir Sayın Abdullah Öcalan’ın AİHM sunumlarında ayrıntılı olarak işlediği üzere, İmralı Tecrit Sistemi’nin Türkiye Ceza Hukuk ve Siyaset Sistemi açısından belirleyici olduğunu ifade etmekteyiz. Zira birçok temel konu önce İmralı Ada Cezaevinde hukuka aykırı bir şekilde fiilen uygulanmakta sonrasında da kademeli olarak tüm Türkiye’ye yayılmaktadır. Hukuksuzluk ve keyfiyetin esas olduğu İmralı Cezaevi’nde birçok uygulama ile ilgili ne ulusal ne de uluslararası hukukun hiçbir ölçüsü önemsenmemektir.

PROTO-GUANTANAMO

İmralı Ada Cezaevi Proto-Guantanamo tarzında hukukun ve temel insan hakları ilkelerinin geçerli olmadığı özel bir statüde kurulmuştur. Sayın Öcalan için bir yargılama alanı olarak da kullanılan İmralı Adasındaki yargılama, 4 ay gibi kısa bir sürede idam cezası verilebilmesi için formalite şekline yürütülmüştür.

AİHM TARAFINDAN ÜSTÜ KAPATILDI

AİHM, bu formalite yargılama hakkında adil yargılanma hakkının ihlal edildiği kararı vermiştir. Ancak Türkiye bu kararı uygulamamış Sayın Öcalan’ı yeniden yargılamamıştır. AİHM’in dönemin Türkiyeli hukukçularının önerisi ile Türk Yargısı dosya üzerinden yine formalite olarak bir hüküm kurarak dosyayı kapatmıştır. Başta AİHM olmak üzere uluslararası hukuk kurumları tarafından bu durum görmezden gelinerek üstü kapatılmıştır.

AİHM’in idam ile ilgili verdiği karar ise ömür boyu çürüterek öldürme niteliği olan ağırlaştırılmış müebbet cezasına dönüştürülmüştür. 2014 yılında AİHM, ölünceye kadar cezaevinde kalma şeklindeki ağırlaştırılmış müebbet infaz rejiminin işkence yasağının ihlali olduğuna karar vermiştir. Bu karar üzerinden 6 yılı aşkın bir süre geçmiş bulunmasına rağmen kararın uygulanması yönünde Ceza İnfaz Kanununda bir değişikliğe gidilmiş değildir. AİHM’in ve Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin bu kararın uygulanması konusunda pasif tavrı Türkiye’de İnfaz Rejiminde, Siyasi Tutsaklar aleyhine durumu daha da ağırlaştıran ayrımcı yaklaşımlara zemin sunmuştur. Pandemi koşullarında bile düşüncelerinden dolayı mahkum olan insanlar cezaevinde tutulmaya devam ediyorken topluma karşı suç işlemiş ağır ceza alan kişiler ise serbest bırakılmışlardır.

İHLAL EDİLEN ADİL YARGILANMA HAKKI VE İŞKENCE SİSTEMİ

Müvekkilimiz Sayın Öcalan’ın adil yargılanma hakkı ihlal edilerek işkence sistemi olan Ağırlaştırılmış İnfaz Rejimi altında tutulmasına ek olarak bir de Avrupa İşkenceyi Önleme Komitesi’nin (CPT) “ceza içinde ceza” olarak nitelendirdiği mutlak tecrit uygulaması geliştirilmiş ve uygulanmaktadır. Sayın Öcalan 2011 yılından sonra sekiz yıla yakın bir süre avukatları ile görüştürülmemiş; avukatları ile görüşmesi ancak 2019 yılında binlerce insanın açlık grevine girip ölümlerin yaşanmasından sonra sadece birkaç görüşme için mümkün olabilmiştir. İmralı’da ağırlaştırılarak sürdürülen tecrit koşullarına karşı avukatlar olarak 2011 yılında yaptığımız hukuki başvuru halen AİHM tarafından neticelendirilmiş değildir.

AİHM’İ SORUMLU KILIYOR

Başka birçok husus ile de izah edilebilecek bu uygulamalar Sayın Öcalan şahsında bir kişiye veya cezaevine dönük olarak değil Sayın Öcalan’ın temsil ettiği siyasal ve toplumsal değerlere dönük bir sistem halinde geliştirilmektedir. Maalesef Türkiye bu konuda uygulamalarını sürdürecek uluslararası hukuk ve siyaset bağlamında boşluklar aramaktadır. Türkiye’nin bu uygulamaları sözleşmelerle bağlı olduğu Avrupa İnsan Hakları Hukuk Sistemi’ni de sorumlu kılmaktadır. İmralı her geçen gün; hukuksuzluk ve keyfiyet ile Evrensel İnsan Hakları Hukuku açısından ‘kara delik’ olan Guantanamo gibi Avrupa Hukuk Sistemi için kara delik haline gelmektedir. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve AİHM tam da bunu denetlemek ve engellemek için mücadele sonucu kurulmuştur.

Bu açıdan Sayın Başkanın bu ziyaretini Türkiye’de yaşanan başka diğer ihlaller ile birlikte İmralı Tecrit Sisteminin yüz yüze eleştirel bir tutum ile ifade edilmesi için önemli görmekteyiz. Ancak niyetten bağımsız aksi bir tutumun da Türkiye Devleti’ni insan haklarına aykırı uygulamaları konusunda daha da cesaretlendireceğini hatırlatmak isteriz.”

EN SON EKLENENLER