Cezaevlerinin bir yıllık hak ihlali raporu

 

Med Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Hukuki ve Dayanışma Dernekleri Federasyonu (MED TUHAD-FED), bir yılda tutsaklar ve yakınları tarafından kendilerine iletilen hak ihlallerini raporlaştırdı.
Yazılı olarak yayımlanan raporda, özellikle salgına ilişkin yeterince önlem alınmadığını ve bundan kaynaklı tutsakların büyük tehlike altında olduğu kaydedildi.
Raporda cezaevlerinde salgın tedbirleri adı altında, mutlak bir tecrit hali ve ceza içinde ceza politikası uygulandığı belirtildi. Raporda, Ceza ve Tevkif evleri Genel Müdürlüğü’nün 8 Kasım’da yaptığı açıklamaya değinilerek, şunlar ifade edildi:
“368 Ceza İnfaz Kurumundan 117’sinde pozitif vaka görüldüğü ve 12 tutsağın yaşamını yitirdiği belirtilmiştir. Mevcut veriler ve yıl boyunca Sivil Toplum Örgütleri tarafından yayınlanan raporlar bir arada değerlendirildiğinde; cezaevlerinde bırakın pandemi tedbirleri uygulamayı, pandeminin mevcut ceza infaz rejimi tarafından bir fırsat olarak değerlendirilmiş ve cezaevleri tümden tecrit altına alınmaya çalışılmıştır. Bu kapsamda cezaevlerinde bulunan tutuklu ve hükümlüler, 27 Kasım 2020 tarihinde İmralı Adası’nda Sayın Abdullah Öcalan şahsında geliştirilen tecrit politikası başta olmak üzere tüm cezaevlerine ve topluma yayılan tecrit ile bir bütünen hak ihlallerine karşı açlık grevine başladıklarını belirtmişlerdir.”

‘TUTSAKLARIN YAŞAM HAKKI TEHLİKEDE’

Raporda, hak ihlalleri, tespit ve yapılması gerekenler şöyle açıklandı:

“* Cezaevlerinde uzun zamandır sağlık hakkına erişim engelleri yaşanmaktaydı. Ancak pandemi ile birlikte bu durum tahammül edilmeyecek ve yaşam hakkını ciddi boyutlarda tehlikeye atacak bir hal almıştır. Özellikle sağlık durumu, cezaevlerinde kalamayacak kadar kötü durumda ol an birçok hasta tutuklu ve hükümlü tedavi bile edilmeyerek cezaevlerinde yaşamını yitirmiştir.

* Birçok cezaevinde vaka görülmüştür. Hem hastalığın önlenmesi hem yayılması noktasında yetersizlikler yaşanmış hem de tedavi süreçleri eksik yürütülmüştür. 2 Ekim tarihinde tutsak Muhammet Emir kovidden kaynaklı solunum yetmezliği sebebiyle hayatını kaybetmiştir.

* Yine Diyarbakır Kadın Kapalı Ceza infaz kurumunda çift kelepçe uygulaması, pandemi tedbirleri de hiçe sayılarak devam etmektedir.  Tutuklu ve hükümlüler uzun süredir böyle insanlık dışı uygulamalarla tedavi edilmektedir.

‘İNSANLIK ONURU HİÇE SAYILDI’

* İnsanlık onuru ve pandemi kuralları hiçe sayılarak, birçok cezaevinde çıplak arama dayatması yaşandığı raporlara yansımıştır. Özellikle Diyarbakır 1 Nolu Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumu ve Diyarbakır Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda yaşanan çıplak aramalar uzunca bir süredir kamuoyunun gündeminde.

* Bütün cezaevlerinde yaşanan temel ihlallerin başında ortak alan, sosyal faaliyetlerin yaşanmaması durumu gelmektedir. Aynı koşullar altında bulunan tutuklu ve hükümlülerin, sosyal faaliyetlerinin engellenmesi hem hukuka hem de temel insanlık kurallarına aykırılığa neden olmaktadır.

YAYINLARIN ENGELLENMESİ VE SÜRGÜN

* Başta Yeni Yaşam olmak üzere birçok dergi ve gazete hiçbir mahkeme kararı olmaksızın birçok cezaevine ulaştırılamamaktadır. Özellikle Kürtçe gazete ve dergilerin gerek tercüman yokluğu gerekse de güvenlik bahanesi ile cezaevlerine alınmadığı iletilen temel sorunlar arasındadır.
 
* Yaşanan pandemi ile birlikte ailelerinden uzak kentlerdeki cezaevlerinde bulunan tutuklu ve hükümlülerin temel gündemlerinden biri de aileye yakın cezaevlerine sevk meselesi olmuştur. Tutuklu ve hükümlülerin, dilekçelerine pandemi nedeniyle olumlu yanıt verilmezken, resmen bir çifte standart uygulama olarak birçok tutsağın rızası dışında başka cezaevlerine güvenlik gerekçesiyle sevk edildikleri de basına yansımıştır. Ailelerinden uzaktaki cezaevlerinde bulunan tutuklu ve hükümlüler, yazdıkları mektuplar ve başvuruları ile pandemide tam tecrit halinde olduklarını birçok kez dile getirmişlerdir. Bu haliyle hem derneklerimize hem de ÖHD’ye aileye yakın cezaevine sevk talebi noktasında birçok başvuru yapılmıştır.
 
* Yine bazı cezaevlerinde yaşam alanlarını görecek şekilde kameraların konulduğu hem kurumların hem kamuoyunun hem de TBMM’nin gündemine getirilmiştir. Özellikle Anayasa Mahkemesi’nin Meral Danış Beştaş kararı bu noktada yaşanılan durumun hak ihlali olduğunu açıklar niteliktedir.
 
* Cezaevlerinde en çok başvuru yapılan konulardan biri de keyfi disiplin soruşturmalarıdır. Birçok tutsağın ya infazları yanmış ya da yanma riski altındadır. Yine infaz koruma memurları ile yaşanan en ufak sorunların disiplin soruşturmasına dönüştüğü bir gerçektir. Ceza infaz rejiminde, disiplin cezalarının sıklaştırılması birçok cezaevinde dile getirilmektedir. Yine açlık grevleri sonrası verilen disiplin cezaları da basına yansımıştır.

‘HASTA TUTSAKLAR BIRAKILMALI’

Tespit ve önerilerimiz; 
* Cezaevlerinde öncelikle hasta tutuklu ve hükümlülerin infazların durdurulması; aksi durumda tedavi koşullarının derhal sağlanması gerekmektedir.
 
* Cezaevlerinde tutuklu ve hükümlülere yönelik işkence ve kötü muamele uygulamalarından derhal vazgeçilmeli; hukuka aykırı fiiller gerçekleştiren kamu görevlileri hakkında etkin soruşturma mekanizmaları işletilmelidir.
 
* Tutuklu ve hükümlülerin, mahremiyet hakkına saygı duyulmalı; mahrem alanları gösteren kameralar derhal kaldırılmalıdır.
 
* Tutuklu ve hükümlülerin,  sosyal ve kültürel etkinlik gerçekleştirmeleri için gerekli olanaklar sağlanmalıdır.
 
* Yaşanılan sorunların kamuoyunda duyarlılık oluşturması ile yetkili kişi ve kurumlara duyurulması açısından basınla paylaşım yapılması önerilmektedir.
 
* Tutuklu ve hükümlüler tahliye edilinceye kadar yeterli, dengeli ve sağlıklı beslenmesinin sağlanması, vitamin takviyesi yapılması,
 
* İnceleme yapan kurum üyeleri ve yetkilileri cezaevi rejimi, fiziki koşullar ve tutuklu ve hükümlülere yönelik hukuka aykırı gerçekleştirilen muameleler hakkında etkili bir idari ve yargısal denetim sağlanması gerektiğini tespit etmiştir. İşkence ve diğer zalimane, insanlık dışı ya da onur kırıcı muamele ya da cezanın önlenmesi özleşmesi seçmeli protokolüne uygun şekilde ‘bağımsız’ ulusal denetim mekanizmalarının oluşturulması için hükümeti derhal gerekli çalışmaları başlatmaya davet etmektedir. Ceza İnfaz Kurumlarında yaşanan hak ihlallerine karşı Adalet Bakanlığı’nı ve TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu’nu göreve davet ediyoruz.
 
* Bilim Kurulu ve Adalet Bakanlığının açıkladığı ölçüler doğrultusunda Ceza İnfaz Kurumunda salgına ilişkin tedbirler artırılmalıdır. Bu çerçevede Ceza İnfaz Kurumunun temizliği, dezenfekte edilmesi, infaz koruma memurlarının sosyal temas kurallarına uyması öncelikli önerilerdir.

 ‘İMRALI HEYETİ OLUŞTURULMALI’

* İmralı Cezaevi başta olmak üzere Türkiye’deki tüm cezaevlerinde, alınmış olan tedbirlerin standartlara uygun olup olmadığı konusunda, kamuoyunun bilgilendirilmesi için, aralarında hukukçuların, insan hakları örgütleri ve hükümet temsilcilerinin de bulunduğu bir heyetin kısa süre içerisinde oluşturularak incelemelere başlamaları gerekmektedir.”

EN SON EKLENENLER