Alman devleti Asuri-Süryani aktivistlerden ne istiyor?

Almanya devleti özellikle son üç yıldır yasak, gözaltı, tutuklama, para ve hapis cezaları gibi yöntemlerle Asuri-Süryani örgütleri kriminalize edip sindirmeye çalışıyor. Üstelik Asuri-Süryani örgüt, parti ve organizasyonlara yönelik herhangi bir resmi yasak olmamasına rağmen, bayraklar gerekçe yapılarak peş peşe dava açılıyor.

Örgüt ve organizasyonların dışında Asuri-Süryanilere ait ulusal sembollerin de Alman polisinin hedefinde olması dikkat çekiyor. Bunun son bir örneği geçtiğimiz hafta Düsseldorf kentinde Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü için yapılan oturma eyleminde yaşanmıştı. Sabri Barsilibo isimli bir Asuri aktivist ulusal bayrağıyla etkinliğe katılmak istemiş, ancak polisin keyfi tutumuyla karşılaşmıştı.

Asur-Süryani bayrağının İçişleri Bakanlığı’nın yasak sembolleri listesinde yer almamasına rağmen keyfi olarak yasaklanması Almanya’da yaşayan Asuri-Süryani toplumu arasında sert tepkiye yol açarken, ajansımızın edindiği bilgiye göre şu ana kadar Almanya çapında Asuri-Süryani halkının siyasi bayraklarını açtıkları gerekçesiyle en az 10 aktivist hakkında dava açıldı.

Avukatların “Bu bayraklara yönelik herhangi bir yasak yok” şeklindeki savunma ve mahkemeye sundukları belgelere rağmen açılan davalardan üçü para cezasıyla sonuçlanırken, sadece ikisi iptal edildi. Bavyera, Baden-Württemberg ve Kuzey Ren Vestfalya (NRW) eyaletlerinde açılan davalarda Mezopotamya Komünist Süryanileri (SGB)’nin bayraklarının daha önce yasaklanan DHKP-C’nin (Devrimci Halk Kurtuluş Partisi Cephesi) olduğu iddia ediliyor.

ÜST MAHKEME BÜTÜN DELİLLERİ HİÇE SAYARAK CEZAYI ONAYLADI

Son olarak aynı gerekçelerle yargılanan 24 yaşındaki Arami-Süryani aktiviste 1800 Euro para cezası veren bölge mahkemesinin kararı Augsburg’daki eyalet mahkemesi tarafından da onandı. 1 Mayıs 2018 gösterisinde SGB’nin bayrağını taşıyan bu aktivistin yaptığı savunma ve sunduğu belgeleri hiçe sayan yargıç, mahkemenin başında SGB’nin ve sembollerinin örgütlenmesinin Almanya’da yasak olmadığına, ancak DHKP-C bayrağının benzer olduğuna ve bu nedenle bir araştırma yapılacağını söylerken, daha sonra tam tersi bir tutum aldı.

Almanya’daki yasalara göre bir sembol yasak değilse de “yasaklanmış olan bir sembole benzer” ise yasaktır. Yargılamada bu yasayı gerekçe yapan savcı, bayrakların belli noktalarda farklılık göstermesinin önemli olmadığını, ancak ana özelliklerinin aynı olduğunu; kırmızı zemin üzerindeki sarı yıldız, çekiç ve orak kombinasyonunun DHKP-C’ye ait olduğunu ve dolayısıyla DHKP-C’nin bayrağı olabileceğini vurguladı, bu nedenle yasak olduğunu ısrarla savundu. 

Münih’ten Avukat Mathes Breuer ise karşılaştırmalı olarak mahkemeye Sovyetler Birliği’nden birçok farklı bayrak ve Spartakusbund bayrağını etkileyici bir şekilde sundu. Avukat Breuer, bu yasağa göre bakılırsa kırmızı zemin üzerine sarı yıldız, çekiç ve orak bulunan tüm sembol ve bayrakların yasak olarak ilan edileceğini ve büyük bir baskı dalgası olması gerektiğini belirtti. Breuer devamla şöyle konuştu: “Öyleyse bu tipik sosyalist ve komünist kombinasyona Almanya’da sahip olan herkese; her benzer sembollerin yargılanması gerekiyor.”

Avukat Breuer, bayraklar arasındaki farkların bayrakları karıştırmayacak kadar büyük olduğunu ifade ederken, davada tanık olarak emniyet ve Anayasayı Koruma Teşkilatı çalışanı iki yetkilinin verdiği ifadelerin ardından yargıç, SGB bayrağının kafa karıştırıcı bir şekilde DHKP-C bayrağına benzediğini ve temsildeki farklılıkların bir önemi olmadığını iddia ederek Augsburg Bölge Mahkemesi’nin kararını onayladı.

‘KOMÜNİST HAREKETİN EVRENSEL SEMBOLÜ SUÇ SAYILIYOR’

Avukat Mathes Breuer ve Augsburglu 24 yaşındaki Süryani aktivist bir üst mahkemeye gidip adalet mücadelesine devam edeceklerini belirtirken, Avrupa Süryaniler Halk Meclisi Mezopotamya’daki Komünist Süryanilerin bayrağının yasaklı bir bayrakla karıştırılarak kriminalize edilmesini kınadı. Çok sayıda insanın ifade ve toplanma özgürlüğünü Alman güvenlik birimlerinin bilinçli şekilde uyguladığı yöntemlerle hedef seçildiğine dikkat çeken Süryaniler Halk Meclisi şu çağrıyı yaptı:

“Kırmızı zemin üzerindeki bu sarı yıldız, çekiç ve orak bayrak, sosyalist ve komünist hareketin evrensel sembolüdür ve aslında yasal olsa da, duruma ve yerel polis otoritesine bağlı olarak, bayrağın gösterilmesi artık bir suç olarak görülebilir. Keyfi sınırlayan bu uygulama hukuken kabul edilemez. Yerel soruşturma makamlarının, kendi başına yasal olan belirli bir durumda SGB bayrağını göstermenin yasaklanıp yasaklanmayacağına vaka bazında karar vermesi, ceza hukukundaki kesinlik ilkesiyle hiçbir şekilde uyumlu değildir. 

Bu şüpheli muamele, polis tarafından dernek yasasının ihlali iddiası olarak değerlendirilen Asuri-Süryani bayrağın son zamanlarda Düsseldorf’ta gösterilmesi gibi, tamamen yasal Suryoye kurumlara yönelik bir uygulamadır. Federal İçişleri Bakanlığı, eyaletlere göndereceği bir genelgeyle Süryani sembollerinin suç sayılmayacağını ve buna bağlı olarak toplanma ve ifade özgürlüğünün kısıtlanamayacağını belirterek bu konuyu artık netliğe kavuşturmalıdır.”

‘YASAK VE BASKILAR BİR KONSEPTİN PARÇASI’

Almanya’ın değişik kentlerinde açılan dava ve yürütülen soruşturmalara ilişkin ANF’ye konuşan Süryani aktivist Sami Baydar ise, bayrak ve sembollerinin yasaklı olmadığının Alman polisi ve yargısı tarafından çok iyi bilindiğini savundu. Mezopotamya’nın en eski halklarına karşı yürütülen yasak ve baskı siyasetinin bir konseptin parçası olduğuna dikkat çeken Baydar, bu durumun başta Kürt özgürlük hareketi olmak üzere diğer halklara karşı yürütülen konseptlerle benzerlik arz ettiğini söyledi.

Özellikle AKP-MHP iktidarının talebiyle Alman devletinin Asuri-Süryanilerin özgürlük hareketine karşı bu sindirme konseptini hayata geçirdiğini belirten Baydar devamla şöyle konuştu: “Son olarak Düsseldorf’ta Asurilerin ulusal bayrağının engellenmesi ve arkadaşlarımıza açılan olaylar bu konseptin önümüzdeki dönemde daha da kapsamlı hale geleceğini gösteriyor. Bana göre tüm bunlar Asuri-Süryanilere yönelik hayata geçirilecek genel bir yasağın ön hazırlıklarıdır. Örneğin daha önce de Kürt hareketine de parça parça getirilen yasaklar ve engellemelerden sonra İçişleri Bakanlığı toplu bir yasak ilan etmiş, ardından yasaklı sembollerin yer aldığı bir listeyi yayınlamıştı.”

EN SON EKLENENLER