Êzîdî mücadelesi dünyanın en haklı mücadelesidir

CİHAN EREN

Êzîdîler Şengal’de aylardır kadın, erkek, yaşlı, genç ve çocuk direniyor. Kutlanması gereken bu direniş Êzîdîlerin tarihine yakışan ve beklenen bir direniştir.

Şengal merkezli direniş, Êzîdîlerin kaderini belirlemede bir milat olacaktır. Çünkü Ortadoğu yeniden şekilleniyorken, Êzîdîlerin bölgedeki yerinin ne olacağını önemli oranda bu direniş belirleyecektir. Êzîdîler mücadelesini sürdürürse binlerce yıldır yaşadıkları gibi kendi özgünlüklerini koruyacak, inancıyla yaşamaya devam edecektir.

DAİŞ-TC ve KDP saldırısından bu yana bir Êzîdînin kendi değerlerine, inancına, kimliğine ve de onlarca şehit evladına ne kadar bağlı olduğunda ölçü, Şengal Êzîdîlerinin özerklik mücadelesine ne kadar katıldığı, destek verdiğiyle ölçülür olmuştur. Çünkü 21. yüzyılda Êzîdîlerin Êzîdî olarak var olması, kendilerine ait değerlerle binlerce yıldır yaşadıkları gibi yaşaması bu direnişe bağlı hale gelmiştir.

Êzîdîliğin inanç ve kültür olarak yok olmasını istemeyenler, Êzîdîliğe en kadim Kürtlük diyenler, Kürt olmaktan şeref duyanlar, Kürt değerlerini kimliğini savunmayı görev bilenler, Şengal’de süren mücadeleye katılanlar ve destek verenlerdir. Soykırımcı TC ile Êzîdî Özerkliğine karşı çıkanlarınsa sadece Kürtlükleri değil, onur ve şerefleri de tartışmalıktır. Bu sebeple Êzîdîlere destek vermek her Kürt için insani, ahlaki ve yurtseverlik görevidir.

Şengal direnişi, binlerce yıldır direnen Êzîdîlerin direniş geleneğinin çağdaş halkası olmaya başlamıştır. Bundan önceki direnişler ağırlıkta inanç öncülük direnişler olmuştu. Bu direnişte de Êzîdî inancı önemli rol oynuyor. Güç ve moral veriyor. Ancak bu kez tehlike Êzîdîlerin her alandaki yaşamını, üzerinde yaşadıkları ata-ana topraklarını da tehdit ediyor. Bugünün düşmanları eski düşmanlardan daha tehlikelidir; Daha sinsi, daha hain, daha namert ve daha kan dökücüdür.

Êzîdî gençleri YBŞ-YJŞ ve Asayiş örgütlemesiyle görevlerini yerine getirmeye çalışıyor. Bu önemli bir gelişmedir. YBŞ-YJŞ ve Asayişteki Êzîdî gençlerin direnişi sadece kurum ve örgütlemelerini savunma direnişi değildir. Aynı zamanda Êzîdîliğin ve Êzîdîlerin geleceğini savunma direnişidir. Amaç Êzîdî inancının ve toplumunun geleceğini savunmak olduğu için, din adamlarına da en az YBŞ-YJŞ ve Asayiş kadar görev düştüğünü bilmek gerekmektedir.

Êzîdîlerin 73 fermana karşı direnişlerin birçoğuna din adamları öncülük etmiştir. Eskisi kadar olmasa da bu direnişin başarıyla sonuçlanmasında da din adamlarına büyük görevler düşüyor. Din adamları günümüzün toplumsal özelliklerini dikkate alarak Êzîdî kadınlarına, gençlerine daha çok moral ve cesaret verebilir. Eski soykırım saldırıları esasta Êzîdîliği hedef almıştır. Bunun için de din adamları direniş cephesinin en önünde yer almıştır. Onca soykırım saldırısına rağmen halen bir Êzîdîlik ve Êzîdî topluluğu varsa bunda Êzîdî din adamlarının yaşamdaki etkisi, rolü yanında geçmiş direnişlerde büyük sorumluluklar alması, bedel ödemesinin belirleyici olduğuna şüphe yoktur. Yani bugün bir Êzîdîlik varsa, bunun temelinde din adamlarının Êzîdîlere düşünsel, moral güç vermesi, silahlı mücadeleyi teşvik etmesi, öncülük ederek savaşması belirleyici olmuştur.

TC’nin kurulmasından sonra Başûrê Kurdistan topraklarında yaşayan Êzîdîler Türk soykırım rejiminin doğrudan saldırısına DAİŞ adı altında maruz kaldılar. Türk devletinin Şengal’in statüsüne karşı çıkarak DAİŞ adı altında yaptığı soykırımı tamamlamak istediği çok açıktır. Bu Şengal’e saldırının bir boyutudur. Görünen o ki TC, KDP (belki de sadece Barzanilerle) Tarık Haşimi ve Nuceyfi gibilerinin temsil ettiği Sünni Arap kabileleriyle anlaşmıştır. TC bu anlaşmayla Musul’a inmeyi hedeflemektedir. KDP ise Şiilere karşın mevzi kazanma peşindedir. TC, Şengal dağını askeri bölge yapmayı, buraya dinleme, gözetleme merkezleri kurup Arapları tehdit etmek istemektedir. Başûr ile Rojava parçalarını birbirinden kopartmak istemektedir. Kuzey Doğu Suriye’yi de kuşatmayı hedeflemektedir. Bu husus Türk soykırım rejiminin Şengal Êzîdîlerini hedef yapmasında bilinmesi gereken diğer nedenler olmaktadır. Söz konusu anlaşma dışındaki Iraklılar bu gerçeği giderek daha iyi görmekteyse de kimi Şii Arap gruplarsa, Êzîdîleri Türklere vurdurmak suretiyle Şengali boşaltıp kendileri Şengale yerleşmeye çalışmaktadır.

Görüldüğü gibi Êzîdîler bu defa sadece dinsel kimliklerinden ötürü değil, tutukları coğrafyanın stratejik konumundan ötürü de saldırı altındadır. Bu kez tehlike daha büyüktür. Dolayısıyla güncel gereklilikler Êzîdî din adamlarına tarihsel birikimlerine dayanarak bir kez daha rolünü oynamalarını emrediyor. Başta Mîr ve Bavê Şex olmak üzere, Pîr, Şex kısacası Ruhani Meclis üyesi tüm din adamları, direnilmezse Êzîdîliğin yok olabileceğini bilerek sorumluluğunu yerine getirebilmelidir. Bilmek gerekir ki Şengal’in Türk devletinin emperyalist yayılmasının hedefinde olması, TC’nin Irak topraklarındaki yayılmada KDP’yi kullanması işe birçok devlet ve grubun dahil olmasına neden olmakta bu da Êzîdîler üzerindeki tehlikeyi büyütmektedir. Tehlike büyük olsa da ilgili güçler arasındaki çelişkiler de büyüktür. Bu da direnmeye devam edilirse Türk sömürgeciliğinin Başûr’daki yenilgisini, sökülüp atılmasını beraberinde getirecektir.

Son haftalarda Şengal’deki din adamları, inanç temsilcileri direnişin ön saflarında yer almaya başlamıştır. Bu da toplumu daha duyarlı kılmış, cesaretini artırmış ve gençler başta olmak üzere Êzîdîlere moral vermiştir. Böyle bir tutum ve duruş başta Şêxan ve Baadre olmak üzere Duhok sınırları içindeki Êzîdî din adamları ve inanç temsilcilerinden de istenmelidir. Yine Avrupa’ya göçmek zorunda kalmış inanç temsilcilerinin ve halkın da daha fazla eylemsel olması gerekmektedir. Özellikle de Avrupa’daki Êzîdî gençlerinin ayağa kalkması gerekir. Çünkü tehdit edilen esasta Êzîdî gençlerin geleceğidir.

özgür politika

EN SON EKLENENLER