Yorum: 128 milyar dolar nerede?

İyi muhalefet kader değiştirebilir. Son haftalarda gündemden düşmeyen “128 milyar dolar nerede” ve “Merkez Bankası rezervleri ne oldu” soruları karşısında iktidar ikna edici tek bir cevap verebilmiş değil. Her kafadan farklı bir ses çıkıyor. “Hiç öyle bir para olmadı” diyen de çıktı, “Salgında şu kadar para harcadık” diye durumu kurtarmaya çalışan da.

Bu kargaşa, Beştepe’yi rahatsız etmiş olacak ki, en sonunda Merkez Bankası başkanlığına en son atanan isim olan Şahap Kavcıoğlu’nun Anadolu Ajansı’na açıklama yapması istendi. Ne var ki, Kavcıoğlu’nun Anadolu Ajansı’nın ısmarlama gibi duran sorularına verdiği cevaplar da, 128 milyar dolarlık rezervin akıbetini açıklamaya yetmedi.

Kavcıoğlu diyor ki, “2017 yılından itibaren ihtiyaç görülen durumlarda, kamu bankaları aracılığıyla döviz işlemleri yapılmaya başlanmıştır. Bu sayede sistemde sağlıksız fiyat oluşumlarının engellenmesi ile döviz piyasalarındaki arz-talep dengesi ve likiditenin tesis edilmesine katkıda bulunulmuştur.” Yani Merkez Bankası Başkanı, yasadışı bir şey yapılmadığını, döviz kurunu kontrol etmek için piyasaya dolar basıldığını söylemekle yetindi. Ne var ki, birileri için likidite tesis edilirken, arz – talep dengesi falan sağlanmadı. Bu başarılsaydı, şimdi döviz kurları da başka yerde olurdu, değil mi?

Erdoğan’ın iletişimcisi Fahrettin Altun da, son dönemlerin yetkili ve etkili ismi olarak bir Tweet zinciri yaptı. Konuyu yine teröre bağlayıp saptırma gayretiyle, “128 milyar dolar nerede” kampanyasını yürüten CHP’yi “PKK ile ittifak yapıp, vatan millet edebiyatı yapmakla” suçladı. “Kaybolmuş tek bir kuruş yoktur” dedi. O “kuruşların” kaybolmadığının herkes farkında. Soru, o kuruşların nereye gittiği sorusu.

CHP Ekonomi Politikaları Genel Başkan Yardımcısı Faik Öztrak’ın Kavcıoğlu’nun açıklamasının ardından söyledikleri, soru biraz daha açıyor: “Sıra bu dövizlerin hangi tarihlerde, hangi kurlardan, hangi tutarlarla, kimlere satıldığının itiraf edilmesine geldi… Kimler halkın sırtından döviz vurgunu yaptı?”

Merkez Bankası deneyimi olan ekonomist Uğur Gürses de Kavcıoğlu’nun topu taca kornere atmasına izin vermeyenlerden. Gürses, yazıda yukarıda yaptığım alıntıyı alarak asıl soruyu hatırlattı: “Merkez Bankası’nın çeyrek yüzyıllık döviz piyasası deneyimi varken, dövizleri neden arka kapıdan kamu bankalarına vererek bu yola girmiş? Kurumu temsil eden kişi bunu sorgulamalıydı.” Ama elbette sorgulanmadı.

Banu Güven

Mesele dönüp dolaşıp, damadın icraatine geliyor. Damadın Merkez Bankası rezervlerini tükettiğinin anlaşılmasının ardından görevden alındığı çok yazıldı. Naci Ağbal’ın da bu yüzden Merkez Bankası başkanlığına atandığını, ama bu meseleyi kurcaladığı için de yine görevden alındığını da okuduk. Biliyoruz ki, para politikaları konusunda Erdoğan’ın “tezlerini” benimsediğini bildiğimiz Kavcıoğlu bu işi sorgulamayacak ve sadece kendisinden isteneni yapacak.

İyi muhalefete geri dönelim. İktidar polislere, memleketin dört bir yanında asılan “128 milyar dolar nerede” afişlerini indirmek gibi bir ek iş çıkardı. Onlar indirdikçe afişlerin yenisi asılıyor. İktidar afişleri indirttikçe, kamuoyu kendisinden bir şeyler gizlendiğini düşünüyor.

Bu 128 milyar dolar meselesini CHP çok etkin şekilde kullanıyor, ama “Meseleyi ilk biz gündeme getirdik” diyen, Merkez Bankası net rezervinin eksi 60 milyar dolar olduğunu da söyleyen DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan önümüzdeki dönemde daha fazla can sıkmaya devam edecek. Damadın kayınbabasının gönlünü hoş tutmak için izlediği yolun yol olmadığını ilk görenlerden biri o. Bundan sonra da nereye bakacağını biliyor.

Muhalefet seçmenleri de arkasına alarak sesini yükseltiyor ve manevra alanını genişletiyor. Hala cevaplanması beklenen sorular var ya. O soruların cevaplarını da önümüzdeki günlerde duyacağız. “Neden salgın desteğinde işsizlik fonundan 50 milyar TL harcadınız” sorusu da bir sonraki soru olabilir belki. Sorular çok, iktidarın sıkıntısı büyük.

Banu Güven

© Deutsche Welle Türkçe

EN SON EKLENENLER