Yeni Dönemde Yeni Tarihsellikte Aleviler

Haydar ARIKUŞU

Tarih, tarihi yaratan öznelerin işliği(atölyesi)ve yargıcıdır. O, “verili koşulu” ile nesnel, kendini yaratan özneyle “etkileşimli-hareketli-somut-tarihsel/süreç l) ilişkisinde ise yargılayan “özne”dir. Üstelik sadece “parmak sallama” uyarıcılığıyla da yetinmez. Keser, biçer,“Dar’a çeker”
Alevilerin tarihi de Alevilerin yargısıdır. “İnsan çağından kaçamaz” der filozof Hegel; ve Tarih, tarihçilik “sadece olayları zapt ve tespit etmekten ibaret” değildir. Tarih biliminin kurucusu İbn Haldun’un da söylediği gibi: Tarih, anlatılıp ve hikâyeyle geçiştirmeden; “düşünmek, araştırmak ve hadiselerin sebeplerini” bulup ortaya koymaktır
“İnsanların toplumsal tarihi, bunun bilincinde olsalar da olmasalar da her zaman insanların bireysel gelişmesinin tarihidir” (Marx) belirlemesinin ışığında “toplumsal tarih içinde tek tek bireylerin gelişimini” görmek önemlidir.
Ve elbette ki; Alevilik “Yol” unda “dört kapı kırk makam” sürecinde pişerek “Kâmil İnsan” olunacaksa her Alevi özne(birey, pir, ana, dernek, vakıf, cemevi, dergâh, parti, platform, oluşum) Alevilerin tarihsel sürecinde odaklaşarak, güncelliğin somutluğunda geleceğin diyalektik bağını kurmalıdır.
Alevilerin, Alevi hareketi öznelerinin tarihle “kendi tarihsel gelişimi” arasındaki kurduğu ilişki böylesi bir “Tarih Felsefesi” diyalektiğinde olması kaçınılmaz görünmektedir.
Alevilerin Yakın Tarihi
Sadece 15yıllık yakın geçmişe bakıldığında dahi(AKP’nin açılım politikasından, Gezi İsyanı sonrasına) Alevilerin yeni bir “tarihsellik” yeni bir tarihsel kavşak/Dönüm noktasıyla karşı karşıya olduğunu çıkarımı yapabiliriz.
Azaplı bir “inanç Kıyım” ikliminde, adım adım faşizmin kurumsallaştırıldığı mevcut iktidarın , asimilasyon ve zulüm politikalarına karşı Alevi inancının özgürleşmesi, eşit yurttaşlık hakkı için “özgür ve demokratik cumhuriyet” mücadelesi temelinde şekillenen/ şekillenebilecek, yeni bir “Alevi Tarihselliği” tespit etmeliyiz.
İçinde bulunduğumuz bu yeni “tarihsellik”; sadece nesnel politik ortamın(Orta Doğu’da hegemonya savaşı, Suriye savaş politikası), sistemin çoklu krizi ve iktidarın güncel Alevi politikaları çerçevesinde sınırlandırılamaz. Alevilerin kendi öznel/iç tarihi açısından da yeni bir dönemdir.
12 Eylül 1980 faşizmi sonrası mayalanıp 93 Sivas katliamı sonrasında “harekete” dönüşen Alevi gerçekliği 2013 “Gezi İsyanıyla” yeni bir boyut kazanmıştır. Alevi kurumlarının içinde bulunduğu “zaaflı-patinajlı” durum, Alevi inanç değerlerinin sistem tarafından içerilip Erdoğanist İslam zemininde “Sünnileştirme” boyutu göz önünde bulundurulduğunda kendini değiştirip dönüştürerek “yeni bir Alevi Hareketi” yaratmak tüm Alevi öznelerinin(Pir, Ana, talip, Alevi Kurumları) görevi ve sorumluluğu olabilmelidir.
Aleviler, kendi tarihiyle yüzleşmelidir. Kendi tarihinin “Dar’ında” toplumsal/siyasi sorumluluğunun arınmışlığını yaşamalı, yeni bir dönemin “ikrarını” verebilmelidir.
Aşk ile…!

10/06/2021

 

EN SON EKLENENLER