10 kurumdan Dersim Tertelesi açıklaması: İnsanlık bu vahşi soykırımı unutmayacak!

Demokratik Alevi Federasyonu, Avrupa Demokratik Dersim Birlikleri Federasyonu, Dersim İnşa Kongresi’nin de aralarında bulunduğu 10 kurum ortak bir yazılı açıklamayla, Dersim Katliamı ile yüzleşilmedikçe kültürel soykırımın aşılamayacağını vurguladı. Açıklamada, katliamla Dersim’in haritadan en vahşi şekilde silinmek istendiği kaydedildi. 

Demokratik Alevi Federasyonu (FEDA), Avrupa Demokratik Dersim Birlikleri Federasyonu (ADEF), Dersim İnşa Kongresi (DİK), Maraş Dernekleri Federasyonu (MARDEF)
Varto Der Rhein Main e.V, Avrupa Koçgiri Kültür Merkezi, Dersim Soykırımı Karşıtı Dernegi e.V, Penaberen Anatolia Navin (PKAN), Komela Xınus, Venge Dersim-Hanover, Dersim Tertelesi’nin 85. yılı dolayısıyla ortak yazılı bir açıklama yaptı.

“Dersim Soykırımı devam ediyor (Dersim 37-38 XO Vira Nekeme)” denilen açıklamada, Dersim Soykırımı’nın halkların vicdanında kapanmayan yara, belleklerinde silinmeyen iz ve vahşet olarak hafızalarımızdaki tazeliğini koruduğu vurgulandı.

1937-38, Dersim’ e ve Dersim’in kadim değerlerinin toptan imha edilmek istendiği tarih olduğu belirtilen açıklamada, “Osmanlı’dan günümüze dek birçok kez katliama uğrayan Dersim; en vahşi ve en kanlı olanını 4 Mayıs 1937-38 Soykırımı’nda yaşamıştır. Tarihin tanıklık ettiği, insanlığa karşı işlenen suçların sayfasına yazılan bu planlı saldırı ile Dersim, insanlık tarihinden silinmek ve ortadan kaldırılmak istenmiştir” denildi.

Dersim’in Özgür yaşam kaynaklarının insanı ile birlikte ‘yerinde ve sonsuza kadar’ etkisiz kılınmak amacıyla ateşe verildiği vurgulanan açıklamada şunlar kaydedildi:

“Sağ ele geçirilip zoraki göçertilenlerin topraklarına geri dönüşleri kanunla yasaklanmış, mallarına ve mülklerine el konulmuştur. Mustafa Kemal, İnönü ve Fevzi Çakmak’ın onayı ile 4 Mayıs 1937 tarihinde çıkartılan kararname, Dersim Soykırımı’nın karar altına alındığı gündür. Bu nedenle o gün tarihe KARA GÜN (ROJA ŞAYE-ROJA REŞ) olarak geçmiştir.

Osmanlı döneminde sayısız sefer yapılan, istenilen sonucu elde edemeyince, Osmanlı’dan Türk devletinin kuruluşu ve sonrası süreçte Dersim, egemenler açısından daima kesilip atılması gereken “Çiban Başı“ olarak görülmüş, soykırım ve katliamlara tabi kılınmıştır.
Osmanlı’nın yıkılışı üzerinden ulus devleti inşa etmek isteyen İttihat ve Terakki zihniyetinin; “Tek Devlet, Tek Ulus, Tek İnanç, Tek Dil ” eksenli ırkçı, inkârcı Faşist Türk Ulus Devlet Paradigması; 1925 Şark Islahat kanunu, 1934 Iskan Kanunu, 1935 Tunç-eli Kanunları ile planlı ve on yılları kapsayan hazırlıklarla karar altına alınan soykırım, adım adım ağır siyasal ve sosyal travmalarla hayata geçirilmiştir.

Türk Devleti’nin Dersim’’e dönük 4 Mayıs 1937-38 soykırımı; Dersim toplumunun Türkleştirilmesi ve Alevi-Kızılbaş inancının başkalaştırılıp İktidar İslam’ı dayatmanın uygulaması olmuştur.

“YÜZLEŞİLMEDİKÇE KÜLTÜREL SOYKIRIMI AŞMAMIZ MÜMKÜN DEĞİLDİR”

1915 Ermeni Soykırımı, Êzidî, Rum (Pontus), Asuri/ Süryani/ Keldani, Koçgiri, Kürt, Alevi Soykırım ve katliamları ulus devletin tekçi mantığıyla Anadolu- Mezopotamya halkları ve inançlarına yaşatılmıştı. Uzun tarih boyunca özerk olan Dersim Eyaleti’nde yaşayan Kürt Aleviler başta olmak üzere birçok halk ve farklı inançlardan topluluklara karşı en büyük soykırım Kemalist cumhuriyet döneminde yaşatıldı. Türkçü ve İslamcı zihniyetle halklara ve inançlara dönük Kemalist devletin inkâr, katliam ve soykırım politikası bugün AKP-MHP’nin Türkçü siyasal İslamcı faşizmi ile yürütülmektedir. Bu nedenle Aleviler gerçek manada, Kemalist modernist Cumhuriyetle yüzleşmedikçe, yürütülmek istenen kültürel soykırımı aşmamız mümkün değildir. AKP-MHP’nin geliştirmek istediği provokasyonun hedefinde olan Aleviler olarak bu inkâr ve nahak zulme karşı, örgütlü ve ikrarlı savunmanın hak olduğu bilinci ile hareket etmeliyiz. Aleviler ve ezilen mazlum halklar olarak, yeni soykırımlar yaşamak istemiyorsak, Hüseyin’i duruş ve Seyit Rıza’nın ikrarlı ve onurlu duruşu ile ya cümle canlar olarak kültürel direnişte ısrar edecek ve kazanacağız ya da Yezid zihniyetine yol vermiş olacağız.

“DERSİM SOYKIRIM HAKİKATINI TÜM DÜNYAYA ANLATMALIYIZ”

Dersim Soykırımı gerçeğini uluslararası düzeyde halen kabul ettirebilmiş değiliz. Bu nedenle daha çok çalışmak, örgütlü mücadeleyi daha da büyütmek gerekiyor. Dersim Soykırımı hakikatını tüm dünyaya anlatmanın ve kabul ettirip başarmanın tek yolu; Alevilerin, kadınların, ezilenlerin, emekçilerin, sol ve sosyalistlerin birliğinden geçmektedir. Gelinen aşamada parçalı, dağınık, pasif, örgütsüz, programsız, önderliksiz duruş bizim için kaybetmek anlamına gelmektedir. Kerbela’da, Dersim’de, Maraş’ta, Gazi’de, Sivas’ta katliamların yaşanmasının nedeni mazlumların birliği ve öz savunmalarının olmamasıydı.

“DERSİM’İ HARİTADAN SİLMENİN VAHŞİ, ACIMASIZ, BÜYÜK KİN VE ÖÇ ALMANIN SOYKIRIMIDIR”

Bu tarihsel yaşanmışlıklardan çıkaracağımız en temel ders; küçük hesapları bir tarafa bırakarak, birliğimizi, dirliğimizi, hak ve hakikat mücadelesine göre yürütmek olmalıdır.
Uzun erimli ve kapsamlı planların sonucu olarak gerçekleştirilen Dersim Soykırımı’nda; elli binle, yüz bin arasında insanın kırımdan geçirildiği, bir o kadarının sürgüne gönderildiği bilinmektedir. Dersimde yapılan kırımda kız çocukları Türk subaylarına peşkeş çekilmiş, bir çoğu zorla evlendirilmiş, daha küçük yaşta olanlar evlatlık verilerek Türkleştirme politikalarına tabi tutulmuşlardır. Deyim yerindeyse Dersim Soykırımı; canlı- cansız tüm varlıklarıyla, Dersim’i haritadan silmenin vahşi, acımasız, büyük kin ve öç almanın soykırımıdır. Devletle işbirliği yapan aşiretlerden insanların bile sonradan toplu katliamlardan geçirilmesi; ulus devletin Dersim’i tamamen ortadan kaldırmayı amaçladığını göstermektedir.

1915 Ermeni Soykırımı’nda Ermeni halkına kucak açan, koruyan ve acılarını paylaşan Dersim halkı; bu tutumu nedeni ile TC. Devletinin kara defterine kaydedilmişti. Devletçi egemenlikçi sisteme yüz yıllar boyunca boyun eğmemiş, kendi içinde otonom yaşayan, sermaye birikimi için azınlıkların ve farklı olanların mallarına ve değerli varlıklarına el koymak isteyen ırkç faşist devlet, Alevilerin Ocaxlar sistemine dayalı kendilerine özgü devlet dışı toplumsallığını dağıtmaya 1924’te işe koyulmuştu. Bu toplumsallık sayesinde ulus devletin tekçi ve inkârcı asimilasyon politikalarına karşı ruhi şekillenmeyi sürdürüyor olması nedeni ile, “Çıban Başı” olarak yaftalamışlardı.

Dersim Soykırımı’nda zehirli gazların kullanıldığının devlet görevlilerince itiraf edilmesi, soykırımın uluslararası boyutunu da göstermektedir. Süreç içerisinde Almanya başta olmak üzere, Emperyalizmin Dersim Soykırımı’nda Türk Devletine sattıkları bu zehirli gazlar, Dersim toplumunu kitlesel ortadan kaldırma amacıyla kullanıldı. Savunmasız Dersim toplumu yaşlısı, çocuğu, kadını ile birlikte mağaralarda “fare gibi” zehirlenerek hunharca katledildiler.”

Dersim Soykırımı’nın çeşitli biçimlerde devam ettiği belirtilen açıklamada, “Kültürel ve ekolojik kırım, Dil ve inanç asimilasyonu, özüne yabancılaştırma, yozlaştırma 1925 Şark Islahat Planı güncellenerek, Dersim ve Kürdistan’da soykırım politikası sürdürülmektedir” dedi.

Açıklamaya şöyle devam edildi:

Yapılan onca zulme karşın, Türk Devleti gerçekleştirdiği tarihi soykırımlarla yüzleşmedi ve özür dilemedi. Dersim toplumunun talepleri kabul edilmedi ve görmezden gelindi.
Dersim ismi iade edilmediği gibi, 4 Mayıs Tertelesi resmi anma günü kabul edilmemiş, Seyit Rıza ve yol arkadaşlarının mezar yerleri açıklanmamıştır.”

Maraş, Malatya, Sivas, Çorum ve Gazi katliamlarını, yakın dönemde Sur, Cizre katliamlarının izlediği belirtilen açıklamada, Efrin, Rojava, Şengal ve Başûr’da da işgal ve soykırıma devam edildiği kaydedildi.

Açıklamada, kullanılan kimyasal silahlarla sadece Dersim’e karşı değil, aynı zamanda tüm insanlığa karşı suç işlendiği ifade edilirken, “Bu temelde soykırıma ve insanlık suçlarına karşı mücadelede demokratik kamuoyuna ve tüm insanlığa büyük görevler düşmektedir. Dersim Soykırımı ve yaşanan diğer bütün soykırımları nefretle kınıyor, lanetliyor, mağdurlarını saygı ve minnetle anıyoruz. Soykırım sorumlularını Halklarımız nezdinde ve uluslararası alanda hesap vermeye, halklarımızı haklı mücadelede birlikte olmaya çağırıyoruz. İnsanlık bu barbar ve vahşi soykırımı unutmayacaktır” diye kaydedildi.

(HABER MERKEZİ)

EN SON EKLENENLER