‘Aleviler kamusal alanda ilk iletişimini semboller ve simgeler ile kuruyor’

‘Aleviler: Din, Beden, Cinsiyet; Neşeden Kedere’ sempozyumunda Alevi medyasının gelişim seyrine dair konuşan Doç. Dr. Halise Karaaslan, “Kentleşme Aleviliğin iletişimsel görünürlüğünü değiştiriyor. Kamusal alanda hem kendi arasında iletişim ile hem de yabancılar ile iletişimde araçlara ihtiyaç duyuyor. Alevi medyası hem nicelik hem de nitelik olarak geniş bir alana yayılmış durumda” dedi.

Alevi Bektaşi Kültürünü Tanıtma Derneği (ABKTD), Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı (HBVAKV) ve Pir Sultan Abdal Kültür Derneği’nin (PSAKD) düzenlediği “Aleviler: Din, Beden, Cinsiyet; Neşeden Kedere” Sempozyumu’nun ikinci gününde, “Medyanın Ötekileri, Ötekilerin Medyası: Gör Diyene Kör, Duy Diyene Sağır” konu başlıklı sunumlar gerçekleşti.

İzmir Kültürpark Fuar Alanı’ndaki İsmet İnönü Sanat Merkezi’nde yapılan oturumu Ali Duran Topuz kolaylaştırdı. Oturumda Doç. Dr. Halise Karaaslan, Dr. İlkay Kara ve İnci Hekimoğlu konuştu.

“HER KUSURUNUZ KADIN OLMANIZA BAĞLANIR”

‘Medyada “Öteki” Kadınlar’ başlığıyla sunum yapan Gazeteci İnci Hekimoğlu, kadın gazetecilerin taciz, siyasi baskı ve mobbing gibi zor şatlarda mesleğini icra etmeye  çalıştığını belirterek şöyle konuştu:

“Bir kadın çalışan hamile olduğu için işten çıkarılabiliyor, mobbinge uğruyor. Kadın her koşulda, iş hayatında erkeklerden daha fazla çalışmak zorunda. Temiz, titiz  ve güzel olmak zorunda. Kadınların yaşadığı bütün sorunlar sabah programlarında bireysel bir alan olarak sunuluyor. O programlarda kadının buna yol açan kabahatleri ön plana çıkarılıyor.

Medya içindeki kadınlara dönersek eğer televizyon programlarında çoğu erkektir. Kadınlar genelde sunucu ve moderatördür. Onlarda genç ve güzel olmak zorundadır. Genel yayın yönetmeni bir kadın yok. İki kat çalışmak zorundasınız. Öncelikle erkek meslektaşınız yanında daha zeki, çalışkan olmak zorundasınız. Çünkü her kusurunuz kadın olmanıza bağlanır.”

“KADIN GAZETECİLER TACİZ VE BASKI ORTAMINDA ÇALIŞIYOR”

Ünlü olmayan ve çoğunluğu Kürt medyasında çalışan kadın gazetecilerin maruz bırakıldıkları hak ihlallerini duyulmadığını dile getiren Hekimoğlu, “Medya bu iktidardan önce promosyon kampanyaları sürecinde gazetecileri işten çıkarmış ve havuz medyası oluşmaya başlamıştı. 20 yıllık AKP iktidarında şikayet ettiğimiz dönemdeki sorunlarımız iki katına çıktı. Medya eskiden de bağımsız değildi. Ama hiçbir zamanda bugünkü gibi yüzde 90’ı ele geçirilmiş ve doğrudan saraydan müdahale edildiği bir süreci hiç yaşamamıştık. Dayatılan tek bir kadın modeli var. Buna direnmek giderek daha zorunluluk hale geliyor. Yerlerde sürünen bir gazetecilik var. Yerel medyada durum çok daha ağır. Kadınlar taciz ve siyasi baskının çok daha ağır olduğu alanda çalışıyorlar” dedi.

MEDYA VE CİNSEL ŞİDDETİN HABERLEŞTİRİLMESİ

Dr. İlkay Kara, medyanın ayrımcı söyleminde cinsel şiddetin haberleştirilmesi ve tecavüz mitlerine dair yaptığı sunumda tecavüz suçunun kadınların iradesine bağlanarak suç olarak ortadan kaldırıldığına dikkat çekti. Kara, şunları belirtti:

“Kadınlar medyayı da değiştirip dönüştürdü. Kadınlar bastırdıkça geri adım atılıyor. Bu politik bir mücadele alanı. Bu dönüştürücü güçten asla vazgeçmememiz gerekiyor. Medya sektöründe toplumsal cinsiyetçiliğe göre iş bölümü paylaşılıyor. Haberin öznesi kadın olduğu durumda fiziki ve medeni durumunun işlenmesi genel eleştiri konusu.

Modern toplumlarda şiddete ilişkin yaygın bir söylem var. Ruhsal dengesizlik ve bireysel davranış olarak ele alınıyor. Yaşanan tecavüz ve cinsel şiddet meşrulaştırılıyor. Tüm toplumsal bağlarından koparılan bir tecavüz kurgusu yaratılıyor. Tecavüz suçunun varlığına inanmada bir sorun yaşanıyor. Tecavüz, kadınların iradesine bağlanarak suç olarak ortadan kaldırılıyor. Erkek iradesinin dışından çıkarılarak, kadın bunun suçlusu oluyor. Bu yargılar ile haberde tecavüz suç olmaktan kaldırıyor ve veya bunun suçlusu olarak kadını işaret ediyor.”

“ALEVİLERİN İLK KAMUSAL İLETİŞİMİ SEMBOLLER İLE OLUYOR”

‘Alevi Medyasında Kadın’ konulu sunumunda Alevi medyasının gelişim seyri ve güncel durumunu örneklerle aktaran Doç. Dr. Halise Karaaslan, Alevilerin kamusal alanda ihtiyaç duyduğu iletişim araçlarını semboller ile yaşama geçirdiğini kaydetti.

Alevi medyası hem nicelik hem nitelik olarak geniş bir alana yayılmış durumda olduğunu söyleyen Karaaslan, “Alevi medyasında kadın konusu maalesef henüz değerlendirilmemiş. Akademisyenler korktukları için Alevi medyası üzerine çalışma yapmıyorlar. Alevilerin iletişimi sözlü kültür üzerinedir. Yazılı hale dönüşmesi Alevilerin kentleşmesi ile başlıyor. Kentleşme Aleviliğin iletişimsel görünürlüğünü değiştiriyor. Kamusal alanda hem kendi arasında iletişim ile hem de yabancılar ile iletişimde araçlara ihtiyaç duyuyor. İlk kamusal alana çıkışı simge ve sembollerle oluyor. Zülfikar kolyesi-küpesi takma, farklı sesleniş biçimleri, Hacı Bektaş Veli kartpostalları sembol olarak kamusal iletişim oluyor.  Alevi medyası çok  hem nicelik hem nitelik olarak geniş bir alana yayılmış durumda” diye konuştu.

PİRHA/İZMİR

EN SON EKLENENLER