Kulu: AYM’nin ‘zorun din dersi hak ihlalidir’ kararını her Alevi aile üst noktadan dile getirmeli

Anayasa Mahkemesi’nin zorunlu din dersleri ile ilgili olarak hak ihlali kararı vermesinin bir kazanım olduğunu söyleyen DAD Eş Genel Başkanı Musa Kulu, “Her Alevi aile, Anayasa Mahkemesi’nin verdiği bu kararı gerekçelendirerek çocuğunun kültürünü, inancını yaşaması ve zorunlu din dersi eğitiminin kaldırılması hakkını kullanmak istediğini en üst noktadan dile getirmesi gerekiyor” diye konuştu.  

Anayasa Mahkemesi (AYM) zorunlu din dersiyle ilgili olarak 2014 yılında yapılan bireysel başvuruyu 8 Nisan günü karara bağladı. Eskişehir’de yaşayan Hasan El isimli yurttaş 2009 yılında dördüncü sınıf öğrencisi olan kızının zorunlu din kültürü ve ahlak bilgisi dersinden muaf tutulması talebiyle başlattığı hukuk mücadelesini 2014 yılında Anayasa Mahkemesi’ne taşıdı. 8 yılın ardından dosya hakkında karar veren yüksek mahkeme hak ihlaline hükmetti. Gerekçeli kararın henüz açıklanmadığı dosyada AYM, “Anayasa’nın 24. Maddesinin dördüncü fıkrasında güvence altına alınan ebeveynlerin eğitim ve öğretimin kendi dinî ve felsefi inançlarına göre yapılmasını sağlama hakkının ihlal edildiği” yönünde karar verdi.

Anayasa Mahkemesi’nin zorunlu din dersleri ile ilgili olarak hak ihlali kararı vermesini değerlendiren Demokratik Alevi Dernekleri (DAD) Eş Genel Başkanı Musa Kulu, Alevilerin bu sürecin sürdürücüsü ve takipçisi olması ile ancak varlığını kendi emeğiyle sürdürebileceğini kaydetti.

“ANAYASASINI TANIMAYAN BİR SİSTEM VAR”

1982 darbe anayasasında dahi inanç özgürlüğüne vurgu yapan yasaların dahi tanınmadığı ve farklı inançların inkar edildiğini vurgulayan Kulu, “1982 anayasası 40 yıldır yürürlükte. Bu anayasa dahi herkesin vicdan, dini inanç ve kanaat hürriyetine sahip olduğunu, dini inanç ve kanaatlerinden dolayı suçlanamayacağını belirtiyor. Ama 12 Eylül’den beri tüm inançların-halkların inkar edildiği, hiçbir hakkının tanınmadığı bir ülkede yaşıyoruz. Zorunlu din dersine karşı açılan davada Anayasa Mahkemesi 8 yıl sonra bir karar alıyor. Kendi anayasasını tanımayan bir sitem ile karşı karşıyayız. Ülkede yaşayan herkes Türk, Müslüman ve Hanefi olmak zorundadır. Onun dışındakiler tanınmadığı gibi hakarete de maruz kalıyor. AİHM’nin aldığı kararlar da yok sayılıyor” dedi.

“ALEVİ AİLELERİN ZORUNLU DİN DERSİNİN KALDIRILMASI HAKKINI DİLE GETİRMESİ GEREKİYOR”

Kulu, Anayasa Mahkeme’sinin verdiği bu karar ile her Alevi ailenin kültürünü, inancını yaşaması ve zorunlu din dersi eğitiminin kaldırılması hakkını en üst noktadan dile getirmesi gerektiğine işaret ederek şöyle konuştu:

“Avrupa’daki Alevi toplumsallığı Aleviliğin özgün bir inanç olduğunu, kendine ait ritüelleri olduğunu kabul ettirdi. Bu ülkenin yüzde 25 nüfusuna tekabül eden Alevi toplumsallığı 1924 Anayasası’ndan sonra inkar ve asimilasyon ile karşı karşıyadır. Bununla yetinilmemiş bu katliam ve zulme dönüşmüştür. Hala Alevilerin evlerine çarpı işareti atılıyor. Bunları yan yana koyduğumuzda bu asimilasyonun ve inkarın katmerlenerek büyüdüğünün aşikar olduğunu görüyoruz. Anayasa Mahkemesi’nin aldığı karar elbette bir kazanım kabul edilmeli. Her Alevi aile, Anayasa Mahkemesi’nin verdiği bu kararı gerekçelendirerek çocuğunun kültürünü, inancını yaşaması ve zorunlu din dersi eğitiminin kaldırılması hakkını kullanmak istediğini en üst noktadan dile getirmesi gerekiyor. Bunun için bir çaba ve gayret içerisinde olması gerekiyor.”

“DİRENGEN ÇABADA OLUNMAZSA İÇ ASİMİLASYONU HAZIRLARSINIZ”

Demokratik Alevi Dernekleri (DAD) Eş Genel Başkanı Musa Kulu, Alevi toplumunun hak ihlalleri ve eşit yurttaşlık konusunda direngen çabasının olmamasının iç asimilasyonu getireceğini kaydederek, “Yasal olan ve insan haklarından kaynaklı olan haklarınızı kabullenip, bunun için direngen bir çabada olmazsanız kendi iç asimilasyonunu hazırlarsınız. Bu da kendinden vazgeçme halidir ve Alevileri aşması gereken bir handikaptır. Alevilerin cemevi talebi ve onun statüsünden öteye, anayasada ayrı bir inanç ve toplumsallık olarak haklarının güvence altına alınması gerekiyor. Eşit yurttaşlık bunu gerektiriyor. Aleviler bu sürecin sürdürücüsü ve takipçisi olmalı ki varlığını kendi emeğiyle sürdürebilsin. Bunun dışındaki sessizlik, bu inancın ve onun tarihsel  hafızasının kaybolmasını kendisiyle getirecektir. Bütün Alevi canlar bu Hızır gayreti ile geleceğini kendi eline almalıdır” dedi.

PİRHA/DERSİM

EN SON EKLENENLER