Özen, eşit yurttaşlık hakkı ve cemevlerine ibadethane statüsüyle ilgili araştırma önergesi verdi

HDP İstanbul Milletvekili Zeynel Özen, Anayasal hükümlere rağmen halen temel eşit yurttaşlık haklarının sağlanmaması ve cemevlerine ibadethane statüsünün tanınmamasının nedenlerinin ve uygulamadaki çözüm yollarının araştırılması için Meclis’e araştırma önergesi verdi.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Milletvekili Zeynel Özen, Birleşmiş Milletler (BM) taahhütleri, BM Evrensel İnsan Hakları Beyannamesi, ülkemizi de bağlayıcı olan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Kararları (AİHM) ve Anayasal hükümlere rağmen halen temel eşit yurttaşlık haklarının sağlanmaması ve cemevlerine ibadethane statüsünün tanınmamasının nedenlerinin ve uygulamadaki çözüm yollarının araştırılması için Meclis’e araştırma önergesi verdi.

Özen, verdiği önergede, Alevi inancı ve ibadethaneleri olan cemevlerinin yıllardır yok sayıldığını belirterek, Alevi yurttaşların maruz kaldığı mağduriyetlerin giderilmesi, idarenin uygulamalarından doğan sorunların önüne geçilmesi ve cemevlerinin halen yasal statüye kavuşturulmasının nedenlerinin ve uygulamadaki çözüm yollarının araştırılmasını istedi.

“ANAYASAYA GÖRE CEMEVLERİNE DE İBADETHANE STATÜSÜ VERİLMELİDİR”

Özen’in Meclis’e sunduğu önergede şu ifadeler yer aldı:

“Anadolu, Balkanlar ve Mezopotamya coğrafyasının dolayısıyla da bu toprakların kadim inançlarından birisi olan hak ve hakikat yolundaki Alevi inancı ve ibadethaneleri olan cemevleri yıllardır yok sayılmaktadır. Hatta Alevi inancına mensup yurttaşların vergileri dahi Diyanet İşleri Başkanlığı nezdinde farklı inanca aktarılmaktadır.

Devletin demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti niteliğini tanımlayan Anayasa’nın 2’nci maddesi, herkesin vicdan, dini inanç ve kanaat hürriyeti ile ibadet, dini ayin ve törenlerin serbest olduğunu belirten Anayasa’nın 24’üncü maddesi ile herkesin din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayrım gözetilmeden kanun önünde eşitliğini tanımlayan 10’ncu maddesi gereği cemevlerine de ibadethane statüsü verilmelidir.

“HERKESİN DÜŞÜNCE, VİCDAN VE DİN ÖZGÜRLÜĞÜNE HAKKI VARDIR”

Türkiye Cumhuriyeti olarak taraf olunan uluslararası nitelikteki temel hak ve özgürlüklere ilişkin hukuki metinlerde, Birleşmiş Milletler’in İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 18. Maddesi’nde, ‘Herkesin düşünce, vicdan ve din özgürlüğüne hakkı vardır. Bu hak, din veya topluca açık olarak ya da özel biçimde öğrenim, uygulama, ibadet ve dinsel törenlerle açığa vurma özgürlüğünü içerir’ düzenlenmesi yapılmıştır.

Yine Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun 25 Kasım 1981 tarihli kararında ‘Din veya İnanca Dayalı Her Türlü Hoşgörüsüzlük ve Ayırımcılığın Kaldırılması Bildirisi’nin 6.maddesinde de herkesin düşünce, vicdan, inanç veya inançsızlık özgürlüğüne özellikle önemli vurgular yapılmıştır.

“AİHS’E GÖRE CEMEVLERİ DİĞER İBADETHANELER GİBİ DİNİ İBADET İÇİN KULLANILAN YERLERDİR”

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin ‘Düşünce, Vicdan ve Din Özgürlüğü’ başlıklı 9. Maddesi’nde;

1- Herkes vicdan ve din özgürlüğüne sahiptir. Bu hak, din veya inanç değiştirme özgürlüğü ile tek başına veya topluca, açık veya özel tarzda ibadet, öğretim, uygulama ve ayin yapmak suretiyle dinini veya inancını açıklamak özgürlüğünü de içerir.

2-Din veya inancını açıklama özgürlüğü, ancak kamu güvenliğinin, kamu düzeninin, genel sağlığın veya ahlakın ya da başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması için demokratik bir toplumda zorunlu tedbirler ve yasayla sınırlanabilir denilmektedir.

AİHM’nin 02 Aralık 2014 tarihli kararında, Türkiye’nin imzalaması nedeniyle Anayasa’nın 90. Maddesi’ne göre kanun hükmünde olan AİHS’nin 9. Maddesi’nin (din ve vicdan özgürlüğü) ve 14. Maddesi’nin (ayırımcılık yasağı) ihlal edildiğine, cemevlerinin diğer ibadethaneler gibi dini ibadet için kullanılan yerler olduğuna karar verilmiş olup, 02.12.2014 tarihli AİHM kararı, iç hukukumuzu bağlayıcı ve Anayasanın 90. Maddesi gereği uyulması gereken kanun hükmündedir. AİHS’nin 46. Maddesi’ne göre mahkeme kararları taraf ülkeleri bağlayıcıdır.

“ALEVİ YURTTAŞLARIN YILLARDIR UĞRADIĞI MAĞDURİYETLERİN GİDERİLMESİ İÇİN ÇÖZÜM YOLLARI ARAŞTIRILSIN”

Demokratik ve laik hukuk sisteminin esas alındığı yönetimlerde; bir yerin ibadethane olup olmadığına, bir fikre, görüşe, dine, mezhebe, inanca gönül bağlayan insanların kendi özgür iradeleri ile verecekleri karar olmalıdır.

Fiili ve sosyal gerçeklik, anayasal haklar ve tamamı Alevilerin inanç özgürlüğü lehine çeşitli AİHM kararları ile birlikte değerlendirildiğinde, ülkemizin de onayladığı uluslararası sözleşmelerde yer alan ‘düşünce, vicdan ve din özgürlüğü’ hakkının halen yaşama geçirilmemesi, Alevi yurttaşların yıllardır uğradığı mağduriyetin giderilmemesi, idarenin uygulamalarından doğan sorunların önüne geçilmemesinin ve en nihayetinde cemevlerinin halen yasal statüye kavuşturulmamasının nedenlerinin ve uygulamadaki çözüm yollarının araştırılması elzemdir.”

PİRHA/ANKARA

EN SON EKLENENLER