2023’te olası ‘Kelebek etkisi’

2023 yılında Türkiye, Yunanistan, Doğu Akdeniz, Rusya, Ukrayna, Suriye, Libya, Irak, İran, Dağlık Karabağ, İngiltere, Lübnan, Peru, Afganistan, Pakistan eksenli kaotik gelişmelerin kelebek etkisini görebiliriz

Mehmet Ali Çelebi

2022 yılı direniş ve otoriter yönetimleri alaşağı etme umutlarını yeşerten Kazakistan’daki halk ayaklanmasıyla başladı, jeopolitik etkileri keskin olan Ukrayna’daki savaşla ısındı, Sri Lanka’da Rojhilatê Kurdistan’da ve İran’daki isyanla sürdü, darbeyle tamamlandı. Gerilim tırmansa sınıra yığınak yapılsa da Ukraynalılar bile savaş beklemiyordu. Ancak savaş Gayya Kuyusu açtı. Rusya-Ukrayna Savaşı, AB’yi, NATO’yu, Ortadoğu’yu yeniden şekillendirecek potansiyel taşıyor. Ayaklanmalar da halklar için ilham ve moral dalgaları yükseltti. Çok yönlü sarsıntılar yaratan faylar 2023’te Türkiye, Doğu Akdeniz, Rusya, Ukrayna, Suriye, İran, İngiltere gibi yerlerde “Kelebek etkisi”yle kaotik süreçler doğurabilir. Eşitlik, adalet, özgürlük dinamikli yoğun bir katarsise ihtiyacı olan dünyda devrimci dinamiklerin buluştuğu yerler ancak özgürlük-adalet mimarisi inşa edebilir.

İşte 2022’den 2023’e yansımalar: Kazakistan’da çalkantı sürebilir

Yolsuzluklar, baskı, Covid-19’un ekonomi üstündeki etkisi sonucu biriken öfkeyle yeni yılın ikinci günü Kazakistan’da isyan patlak verdi. Kazakistan petrolde dünyada 11 sırada, doğal gazda 20. sırada olmasına rağmen eşitsizlik vardı; işsizler, yoksulluk sınır altında yaşayanlar, yoksullar çoktu. Yolsuzluk ve insan hakları ihlalleri vardı. İlk başkan olarak 28 yıl koltukta kalıp 2019’da koltuğu bırakan Nursultan Nazarbayev’in siyaset üstündeki etkisi, 2019’da ülkenin ikinci başkanı olan Kasım Cömert Tokayev’in eski sistemi sürdürmesi ve sıvılaştırılmış petrol gazı (LPG) fiyatlarına yeni yılla birlikte zam yapması bardağı taşırdı. Bazı hükümet binaları ele geçirildi, bazıları ateşe verildi. 5 Ocak’ta Nursultan Nazarbayev, Güvenlik Konseyi Başkanlığı’ndan alınsa da Başbakan Askar Mamin istifa etse de ayaklanma 8 Ocak’a kadar sürdü. Tokayev, OHAL ilan edip Twitter, Facebook, Instagram, Telegram’a erişimi yasakladı. Orduyu devreye soktu. Tokayev; Rusya, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Belarus ve Ermenistan’ın üye olduğu Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütü (KGAÖ) üyesi ülkelerden destek istedi. Ayaklanma, Rusya ordusu desteğiyle kanlı şekilde bastırıldı. Nüfusun yüzde 68 kadarı Kazak, yüzde 19 kadarı Rus. Ukraynalılar, Özbekler, Almanlar, Tatarlar, Uygurlar, Koreliler, Kürtler (Almatı gibi kentlerde), Dunganlar, Azeriler, Ahıska Türkleri diğer halklardan oluşan Kazakistan, iletişim çağının geliştiği, gençlerin anlam arayışının arttığı bir dönem yaşanırken yeni ayaklanmalara gebe. Tokayev koltukta kalsa da zenginliklerin ve gelirin oligarklara transferi, şeffaf seçimlerin olmaması ve hak ihlalleri nedeniyle çalkantılar kaçınılmaz.

Sıra Sadabad Sarayı’nda mı?

2022’nin uzun vadede jeopolitik dönüşümlere, örgütsel sıçramalara yol açacak başkaldırılarından biri İran ve Rojhilatê Kurdistan’da yaşandı. 22 yaşındaki Kürt kadını Jîna Mahsa Emînî (Jîna Mahsa Amini) İran’ın başkenti Tahran’da Metro İstasyonu çıkışında kardeşiyle yürürken saçlarının bir kısmını örtmediği gerekçesiyle Gaşt-e Erşad Devriyesi (Ahlak Polisi) tarafından 13 Eylül’de gözaltına alındı, işkence gördü. 16 Eylül’de ailesine cenazesi verildi. Kadınlara karşı terör estiren Gaşt-e Erşad, Ortaçağ zihniyetinin klonu olarak Mahmud Ahmedinejad tarafından 2005’te kurulmuştu. Rejim, Kürt kentlerinden Saqiz’da doğan Jîna Mahsa’nın katledilmesini otoriter yönetimlerin klişe yalanlarıyla örtbas etmeye çalıştı. Gazeteciler ve ailesi işkenceyi göze alarak karanlığın yırtılmasını sağlayınca Jîna Mahsa Emînî’nin 17 Eylül’de Saqiz’da toprağa verildiği sırada öfke kıvılcımları alevlendi. Yaşam tarzına müdahaleler, dil, tarih, kültür temelli hakikatlerin baskılanması, asimilasyon, yoksulluk, yolsuzluk, ordu-polis yağması, ordu-polis işkenceleri, idamlar gibi nedenlerle katmerleşen öfkenin; kadınların ve gençlerin ağzından yılların birikimi çok katmanlı felsefi damarları ve dalgaları olan “Jin, jiyan, azadî” sloganına dönüşmesiyle başkent Tahran’a kadar direniş setleri oluştu.
Rejim 18 yaş altındaki çocukları dahil öldürmeye, idam etmeye başlayarak meydan okumayı küllendirmeye çalışsa da “Jin, jiyan, azadî” farklı dillerde de keskinleştirilip İran’ın dışına taştı. Dünyanın birçok ülkesinde kadınlar hem İran direnişini selamladı hem kendi ülkelerindeki baskıyı “Jin, jiyan, azadî”yi kendi dillerinde yankıladı. Özgürlük rüyalarının ısıttığı İran sokaklarında gelecek düşlerinin mevsimleri “Ölüm olsun zalime, ister şah olsun ister molla”, “Örtülü, örtüsüz, devrime doğru ileri”, “İster başörtülü ister başörtüsüz gidiyoruz devrime doğru”, “İdam cumhuriyetine ölüm”, “Çocuk katili devlet istemiyoruz” sloganlarıyla mayalandı. İsyan; Cumhurbaşkanı’nın kaldığı Sadabad Sarayı, Tahran’daki Azadi Meydanı, Ayetullah Ali Hamaney’in karargahların işgaline evrilirse sadece İran’da değil, Ortadoğu’da yeni bir dönemin kapılarını açacak.

Ukrayna ve Çanakkale Boğazı

Rusya ile Ukrayna arasında 2014’ten beri Donbass (Donetsk ve Luhansk) krizi yaşanıyordu. Ukrayna’da 2. Dünya Savaşı’nda Hitler-Nazi güçleriyle çalışan Stepan Bandera’nın artçıları olan faşist gruplar iktidarca kollanırken bu gruplar 2 Mayıs 2014’te Odessa’da 48 kişinin yakıldığı sendika binası katliamı gibi saldırılarla tansiyonu yükseltiyordu. Ancak Rusya Başkanı Vladimir Putin, maximalist güdülerle makas değiştirip Ukrayna’nın tamamına yöneldi. Putin, Ukrayna’nın Lenin ve Stalin tarafından yaratıldığını ve yok edilmesi gerektiğini ilan ederek 24 Şubat 2022’de saat 05.00’te Ukrayna nehirlerine, tarım alanlarına, nükleer santrallerine, enerji nakil koridoruna hakim olmak, Transdinyester ile birleşme için 24 Şubat 2022 günü savaş başlattı.

Çeçen grupları, Wagner gruplarını alıp kilometreleri bulan uzun tank konvoyuyla Rus ordusu Kiev’e ilerlerken savaş yayıldı. Rusya, Belarus üslerini kullanarak balistik füzelerle Harkov, Lviv, Donbass, Mariupol, Kherson (Herson), Odessa hattını bombardıman altına aldı. Çeçenistan gibi yerlerden asker toplayan, uçaklar, balistik füzeler ve kara birlikleri ile ilerleyen Rusya ordusu, Mariupol, Melitopol, Zaporijya, Herson’u ele geçirerek hem nükleer santrali kontrolüne aldı hem Azak Denizi’ni Ukrayna’ya kapattı. Ukrayna’nın güneybatı sınırındaki Moldova’daki Rus nüfuslu Transdinyester’le birleşme stratejisi Odessa’yı geçemeyince gerçekleşmedi. Savaş iki taraftan on binlerce asker kaybına, binlerce sivilin hayatını kaybetmesine, milyonlarca kişinin mültecileşmesine neden oldu. Tahıl ülkesi ve enerji geçiş koridoru olan Ukrayna’daki savaş gıda fiyatlarını tırmandırdı, dünya genelinde ekmek vb. gıda fiyatları yükseldi. Enerji krizi baş gösterdi. Yaptırımlar ve Rusya ordusunun ağır kayıpları Rusya’nın Suriye’de TSK-SMO ittifakına, Azerbaycan-Türkiye ittifakına taviz vermesini getirdi. Putin, 2023 seçimlerini Erdoğan’ın kazanması için Avrupa’ya doğal gaz dağıtımı için Trakya’da Gaz Dağıtım Merkezi projesini masaya koydu, sıcak para desteğinde bulundu.
Putin yönetimi bağımsızlık hakları olduğunu söyleyip 30 Eylül 2022’de Donbass’ı (2014’te Rusya desteğiyle Donetsk ve Luhansk bağımsızlık ilan etmişti, Rusya vatandaşlık dağıtmıştı), Zaporijya’yı ve Herson’u ilhak ettiğini ilan ederken Kremlin yönetiminin Astana-Soçi formatıyla Suriye iç savaşını sürdürmesi, sık sık Kuzey-Doğu Suriye Özerk Yönetimi için “Kürtler, provokatif ayrılıkçı faaliyetlerine son vermeleri” gibi açıklamalar yapması ilkeler yerine çıkarların yüceltildiğini bir kez daha gösterdi.

Rusya’nın, Donbass’ı hedef yapmışken beklenmedik şekilde Ukrayna’yı haritadan silme konuşması yapıp konvansiyonel güçleri konvoylarla Kiev’e yöneltmesi vizyon körlüğü ve ahmaklık girdabı olarak siyasi tarihe geçebilir.
Ekonomik krizleri derinleştiren, ABD-NATO ile Rusya arasındaki hegemonya savaşına dönüşen savaşın etkilerinden biri yön sorunu yaşayan NATO’nun genişlemesi ve güçlendirilmesi oldu. I. ve II. Dünya Savaşı’nda milyonlarca insanın hayatına mal olan, Ermeni, Yahudi ve Pontus Soykırımlarında rol alan Almanya’nın yeniden silahlanma kararı alması diğer sonuçlardan oldu. Silahlanan Almanya 1. ve 2. Dünya Savaşları’nda olduğu gibi halklara karşı yeniden tehdit olacak.

“Savaşa hayır” gösterileri yapanları şiddetle bastıran Putin yönetimi, Kiev’i birkaç günde düşürmek, Ukrayna Başkanı Vlodimir Zelensky yönetimi yerine bir yönetim oluşturmak isterken savaş uzayacak. Savaşın artçı şokları birçok bölgeye Gordion Düğümü atacak.
Kiev’de yönetime gelecekler uzun yıllar AB, İngiltere ve NATO’nun sömürge valisi pozisyonuna düşecek. ABD-NATO; Balkanlar’a, Yunanistan’a, Karadeniz kıyısı ülkelere daha çok yerleşecek. Rusya-Ukrayna Savaşı’nın uzaması Ege, Kıbrıs, Doğu Akdeniz’de çalkantıları arttıracak.
Savaşın bir yılı dolmadan ABD ve AB ülkeleri Rusya’ya karşı Karadeniz’i kontrol etmek, Çin’in Bir Kuşak Bir Yol (OBOR) hattını bloke etmek ve Suriye Milli Ordusu’nu (SMO) kullanan Türkiye’de ciddi bir El Nusralaşma, IŞİD’leşme ve Taliban zihniyetinin AB ülkeleri için tehdit durumuna gelmesini önlemek için Çanakkale’nin karşısındaki Alexandroupoli’de (Dedeağaç) donanma üssünü genişletti, bazı adalara silah sevkiyatı gerçekleştirdi bile. AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan adaların silahlandırılmasının durdurulması için “Tayfun diyorsun, Yunan ürküyor, ‘Atina’yı vurur’ diyor. Vuracak tabii” dese de durum Ankara açısından iç açıcı değil. Yunanistan’a saldırı olursa karşı ittifak Çanakkale Boğazı’na el koyabilir. IŞİD, El Nusra zihniyeti, Avrupa’yı çok ürkütmüştü. Türkiye’nin Yunanistan’a saldırması durumunda aportta bekleyen ülkeler Türkiye’de El Nusralaşma sürecinin AB’yi tehdit ettiği güdüsüyle, Çin’in yolunu kesme, Ege ile Akdeniz’i Rusya’ya kapatma güdüsüyle Çanakkale Boğazı’na el koymayı deneyebilir. 28 Kasım-15 Aralık’ta California’da yapılan Çelik Şövalye-2023 Tatbikatı’ndaki Island Fight’ın (Ada Dövüşü) Ege Adaları ve Çin’in hedeflediği adalar için prova olduğu söylenebilir.
Askeri harcamaların artmasıyla toplumsal huzursuzluğun kaynayacağı Rusya; Ortadoğu’da, Orta Asya’da, Kafkasya’da ve Balkanlar’da Türkiye gibi ülkelere daha çok taviz vermek zorunda kalacak. Bu da biyoritmini kaybetmiş Kremlin tarzı siyaseti sonucu Putin’in ömür boyu iktidarda kalmak için yaptığı anayasa değişikliklerinin berhava edip iktidarına mal olabilir. Günün sonundaysa Ukrayna büyük yıkım yaşasa da savaşın kaybeden küfesinde Rusya yer alacaktır.

Sri Lanka’da soykırımcıların sonu

2002 ortasında Sri Lanka’da Tamillere karşı soykırım yapan, tehcir, işkence, yolsuzlukla anılan Gotabaya Rajapaksa (Devlet Başkanı), Mahinda Rajapaksa (Başbakan), Basil Rajapaksa (Maliye Bakanı) diktatörlüğüne karşı Mart-Temmuz 2022 ayaklanması yaşandı. Türkiye’nin de örnek aldığı Sri Lanka’da diktatörlüğe karşı başkaldırı ülke tarihini farklı yöne büktü. Koltukları aile içinde paylaşan Rajapaksa ailesinin Tamillere karşı soykırımına dünya seyirci kalmıştı. Kaynaklar “güvenlik” ve “savaş” perdesi arkasında ordu, polis ve oligarklar tarafından çalınırken yoksulluk, gıda, akaryakıt, elektriğe erişimde sorunlar artmıştı. Dış borç ödenemiyordu, ilk kez 2022’de temerrüde düşülmüştü. Akaryakıt alamayan halk ada ülkesinde balığa da çıkamıyordu. Sri Lanka’da ekonomik krizi ve elektrik kesintilerini çözemeyen Devlet Başkanı Gotabaya Rajapaksa ve abisi olan Başbakan Mahinda Rajapaksa protesto edildi. 9 Haziran 2022’de halkların Başkanlık Sarayı’nı basması aile diktatörlüğünü tarih çöplüğüne süpürdü. Mahinda Rajapaksa’nın istifası sonrası Gotabaya Rajapaksa 13 Temmuz’da askeri uçakla Maldivlere kaçıp istifa etti. Maliye Bakanlığı’ndan istifa etmek zorunda kalan Basil Rajapaksa da ABD’ye kaçtı. Sri Lanka’da halkın “sokaktan saraya” aşamalı protesto stratejisi sonuç verirken taşlar yerinde ve zamanında döşenebilirse devrimci yönetimler oluşturulabilir

Barut fıçısı: Zengezur ve Laçin Koridoru

Ukrayna Savaşı nedeniyle artan petrol, doğal gaz, gıda ihtiyacının bir kısmını Azerbaycan-Türkiye arası boru hatlarından karşılamayı hesaplayan ABD, İngiltere, Almanya gibi ülkeler ve Ukrayna’da savaşan Rusya, Dağlık Karabağ hattındaki krizi uzaktan izleme pozisyonundaydı. Erdoğan ile Aliyev arasında 15 Haziran 2021’de Şuşa’da Müttefiklik İlişkileri Hakkında Şuşa Beyannamesi’ni imzalanmıştı. Konjonktürü değerlendiren TSK-Azeri ordusu ittifakı; 2020’deki 2. Karabağ Savaşı’nda ağır asker ve silah kayıpları verip toparlanamayan Ermenistan ordusuna darbe vurup Lozan Anlaşması’nın 100. yılına Aras Nehri’nin kuzeyini koparıp “Zengezur (Syunik) Koridoru” açarak, Nahçıvan’ı Azerbaycan’a kesintisiz bağlayarak girmeye hazırlanıyordu. Aliyev yönetimi tetiğe basınca 12-15 Eylül 2022 arasında Türkiye destekli Azeri güçler Dağlık Karabağ’da Daşkesen, Kelbecer ve Laçin istikametlerinde saldırdıktan sonra Ermenistan sınırını da geçti. Azerbaycan ordusu Gegharkunik, Syunik, Artanish, Verdenis, Sotk, Jermuk, İskhanasar, Goris gibi yerleri vurdu. Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan 14 Eylül’de KGAÖ’nin devreye girmesini talep etti, Paşinyan’dan hazzetmeyen, Ankara ile kopma noktasına gelmek istemeyen Putin KGAÖ’yü dışarıda tuttu. Ermeni ve Azeri taraflar yüzlerce asker kaybetti. Siviller katledildi. İşkence, tecavüz vakaları basına yansıdı. 8 bin kadar sivil yerinden edildi. Paşinyan, Azeri güçler karşısında zor durumda kalıp Azerbaycan ile bazı anlaşmalar yapmaktan söz edince 14 Eylül gecesi binlerce kişi Parlamento önünde toplandı. Eylemciler ülkesini koruyamadığı, tavizler verdiği gerekçesiyle Paşinyan’ı protesto etti.

Türkiye farklı kartlarla Rusya, ABD, İngiltere, Fransa, Almanya’yı uzakta tuttu. İran-Ermenistan sınırında akan Aras Nehri boyunca demiryolu, kara yolu içeren petrol-doğal gaz boru hattının geçirilmesi, Türkiye-Nahçıvan-Azerbaycan arasında kesintisiz ticari-askeri yol açılmasını içeren Turancılık hayalinin gerçekleşmesi hedefinde “Zengezur (Syunik) Koridoru” için hesaba katılmayan bir ülke vardı: İran.
İran’da yüzde 16-17 kadar Azeri nüfus vardı ve çanların çalabileceği endişesi vardı. İran sınıra asker gönderip namlu gösterince Aras’ın geçtiği Zengezur denen Ermenistan’ın güneyini koparma, Orta Asya kaynaklarını taşıma, Zengezur rüzgarıyla Türkiye’de seçime gitme hayali buharlaştı.
Ancak Erdoğan-Aliyev ittifakı, Ermenistan’ı zorlamak için Laçin Koridoru’nu Aralık 2022’de kapattı. Laçin, 2. Karabağ Savaşı’nda TSK-Azeri birlikleri tarafından ele geçirilmişti, koridor Ermenistan ile Dağlık Karabağ arasında yaşamsal bağlantıydı. Bölgedeki “Rus Barış Gücü” de koridorun açık kalmasını sağlayamazken Laçin Koridoru’nun kapatılması sadece İran’ı değil, Çin’i de rahatsız etti.
7 Aralık 2022’de Brüksel’de planlanan Azerbaycan, Ermenistan ve AB arasındaki üçlü liderler zirvesi, Erivan’ın Fransa’nın da dahlini istemesi üzerine Bakü tarafından iptal edildi. Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan da Rus Barış Güçleri’nin Laçin gibi yerlerde görevlerini yerine getirmediğini kaydederek Azerbaycan ve Ermenistan dışişleri bakanları arasında Moskova’da 23 Aralık’ta planlanan görüşmeleri iptal ettirdi. Olanlar krizin çok katmanlı olarak büyüyeceğine işaret. Hem bu hattaki kriz hem İran’daki Jîna Mahsa Emînî ayaklanmasına Azerilerin de katılmasının yarattığı dönüşümler nedeniyle Tahran ile Türkiye-Azerbaycan ittifakı arasında yeni krizler de kaçınılmazlaştı.

Peru’da darbe

Paraguay’da 2012’de Fernando Lugo’nun, 2009’da Honduras’ta Manuel Zelaya’nın, 2016’da Brezilya’da Dilma Rousseff’in, 2019’da Bolivya Başkanı Evo Morales’in “soft-power” darbesiyle (Bolivya’da ordu aktif rol alıp sokağa çıkmıştı) devrilmesinin tekrarı 7 Aralık 2022’de Peru’da yaşandı. Sol ittifakın adayı olarak cumhurbaşkanı olan eski sendikacı ve öğretmen Pedro Castillo’ya karşı egemen güçler Kongre üstünden darbe yaptı. Pedro Castillo, 7 Aralık 2022 günü hükümeti devirmekle suçladığı Kongre’nin feshedildiğini, ülkeyi acil durum hükümetinin yöneteceğini açıkladı. Kongre, Pedro Castillo’yu görevden aldı. Yerine yardımcısı Dina Boluarte’nin atandığı ilan edildi. Castillo, Başkanlık Sarayı’ndan çıkışta aynı gün gözaltına alınıp tutuklandı. Castillo destekçileri başkent Lima dahil birçok kentte alanlara çıktı. Onlarca gösterici katledildi. Başkanlık seçiminin 5 yılda bir yapıldığı Peru’da sağ partiler çalıp çırpıyordu, solu ise emperyal güçlerce frenleniyordu. 6 yılda 6 başkan değişmişti. 28 Temmuz 2016’da Pedro Pablo Kuczynski’nin başkanlık koltuğuna oturmasından sonra sırayla Martin Vizcarra, Manuel Merino, Francisco Sagasti, Pedro Castillo, Dina Boluarte koltuğa oturmuştu. Ancak Bolivya gibi nüfusun büyük kısmı yerli olan Peru halkları sağın sömürgeci geçmişinden çok çektiğinden kısa sürede yeniden sol diyecektir.

#2023te #olası #Kelebek #etkisi

EN SON EKLENENLER