Alevi Hareketinin Kısa Tarihi

Uzun ve zorlu bir tarihi var, Alevilerin. Binlerce yılı kapsar. Ancak ben bu yazıda Alevi hareketinin “Cumhuriyet dönemi” Türkiye’sindeki 70 yıllık süreci değerlendireceğim.

1950’lerden günümüze kadar olan 70 yıllık tarihi üç döneme ayırabiliriz,

  1. 1950- 80 dönemi
  2. 1980- 2013 dönemi
  3. 2013 Gezi isyanı sonrası dönem

1.Dönem (1950 sonrası)

Bu dönemde devrimci-sosyalist örgütlerin içinde örgütlenen bir Alevi gerçekliği vardır. Alevilerin “bağımsız” örgütlenmeleri henüz oluşmamıştır. Düzene öfkelerinin, sisteme muhalif kimliklerinin ifadesini sol-sosyalist örgütlenmeler içinde bulmuşlardır. Bu dönemde bir “Alevi Hareketinden” bahsedemeyiz. Bir anlamda küçük kıpırtılar yaşayan Aleviler, sol-sosyalist örgütlerde inançsal kimliğiyle değil de sınıfsal, siyasal kimlikleriyle kendilerini ifade etmişlerdir. Bu dönemi araştırmacı yazar Mehmet Ertan, Aleviliğin örtük politikleşmesi olarak tarif eder. (Aleviliğin Politikleşme Süreci, M. Ertan, s- 27)

1945 sonrası kırda kapitalizmin gelişmesi, 1950 çok partili sistem Türkiye politik dokusunu oldukça keskin ve sert bir şekilde dönüşüme uğratmıştır. Bu, kırdan şehirlere ilk göçlerin başlamasıdır aynı zamanda. Cumhuriyetin ilk yıllarında Alevileri Kemalist rejimle kesiştiren Laiklik, muasır medeniyet, “sınıfsız imtiyazsız kitleyiz” anlayışının tozu dumanı dağılırken (Kemalist rejimin uygulamalarının toplumsallaşarak iyice açığa çıktığı, Alevilerin bu rejim içerisinde temsiliyetlerinin olmadığı gerçeğiyle yüzleşmeye başladıklarının, bu gerçekliğin komünün direngen içeriğini yavaş yavaş açığa çıkardığı yıllardır) 1950’ler sonrasında sınıf zıtlıkları gerçekliğini açıkça ortaya koymuştur. Türkiye’de kapitalizmin gelişimine bağlı olarak Türkiye halkları ve inançları köklü dönüşümlere uğramıştır. İnsanların göçlerle yaşam alanları değişip kentleşirken, sınıf dinamiklerinin açığa çıkmasıyla “toplumsal hareketler” örgütlenmeler hızla artmıştır. “1960’ lı 1970’li yıllarda geleneksel Aleviliğin çözülmesinin yarattığı bu kimlik bunalımı Aleviler ve sol hareketler arasındaki yakınlaşmanın başlangıç noktasını oluşturacaktır” (7)

Alevilerde bu gerçekliğin içinde şekillenerek kendilerini ifade etmişlerdir.

  1. Dönem (1980 sonrası)

“Alevi uyanışı”, “Alevi Rönesans’ı” dönemi olarak ta adlandırılır. Kentleşen Alevilik gerçekliğinde Alevilerin kendi inançsal kimliklerini haykırdığı, inanç ve ibadet yerlerini fiili olarak oluşturduğu bir dönemdir. Alevilerin, “Ben Aleviyim” diyerek önceden gizlediği inanç kimliğini özgürce haykırdığı yıllardır. Bağımsız inanç değerleriyle kendini gerçekleştirme yönünde adımlar atmışlardır. Bu dönemin en belirgin özelliği “bağımsız bir Alevi Hareketinin” doğuşudur. 80 sonrası “kentleşme” gerçekliğinde, Aydınlanma/Rönesans süreci yaşadı Aleviler.  Alevi Hareketi’nin bir ayağı burası ise, diğer güç aldığı ayağı Avrupa Alevi hareketiydi. Özellikle inanç kimliğinin oralarda tanınması ve özgürce gelişim olanakları bulması Türkiye Alevilerini de etkiledi.

Alevi hareketinin gelişmesine bağlı olarak, egemen güçler, binlerce yıldır süregelen baskı ve katliam mekaniğini işletmekten kaçınmamışlardır. Önce 1993 Sivas katliamı, ardından 1995 Gazi katliamıyla durdurulmaya çalışılmıştır. Ancak Aleviler 93 Sivas katliamı sonrasında isyan ederek güçlü bir “Alevi Hareketi” yaratmışlardır. İnanç kimliği temelinde Alevi olarak örgütlenen bir” Alevi Hareketi” gerçek, kendi dinamikleriyle Türkiye politikasında özneleşmiştir.

Alevi hareketi, 2002’de ise federasyonlaşarak örgütlenmesini bütünsel bir güç haline getirebilmiştir.

Bu dönem 2013 “Gezi İsyanına” kadar sürmüştür.

3.Dönem (2013 Gezi İsyanı ve sonrası)

93’te oluşan Alevi Hareketinin, 2013’te kapandığını, 80 sonrası gelişen Alevi hareketini içererek aştığını “Gezi isyanıyla” yen bir dönemin açıldığını tespit etmeliyiz.

Aleviler, Gezi isyanına kitlesel katılımlarıyla, kapitalist sömürü düzenine, neo-liberal yoksulluk ve talan politikalarına, AKP iktidarının soygunculuğuna, adaletsizliğine ve yaşam alanlarına mü­dahalesine isyan ettiler.

Gezi ayaklanması, bir yönüyle de yok edilmeye çalışılan Alevi inancına sahip çıkmanın dire­nişidir.

Gezi ayaklanması, Alevilerin sisteme tepkisinin özgürlükçü ve demokratik bir zeminde dile ge­lişidir. En önemlisi Alevi hareketinin işçi sınıfı ve Anti-Kapitalist toplum dinamikleriyle buluşma çabasıdır. Alevilerin inanç kimliğinin sınıfsal kimlikle bütünleşme atılımıdır.

Bu üç döneme baktığımızda diyalektik bir gerçekliği belirlemek mümkündür. Birinci dönemde “siyasal-sınıfsal”, sol sosyalist hareketlere “bağımlı”,” bir Alevilik varken, ikinci dönemde Aleviler, “bağımsız” ve “inanç kimliği” ile kendini ortaya koymuştur. Gezi sonrası dönem bu iki zıtlığın “bağımsız-inanç ve sınıfsal kimliğiyle bütünleşme yönelimi ve isteğidir. Birinci dönemi bağımsızlık ve inanç kimliğiyle yadsıyan Alevi Hareketi, üçüncü dönemle de ikinci dönem yadsınmıştır (8) (Yadsımanın yadsıması-Engels) Gezi isyanıyla birlikte Aleviler yeniyi işaret ederken eskiyi içererek aşmıştır. Ancak yeniye doğru atılım ve aşma ruhu henüz “yapısallaşmış” yeni bir sentez oluşturamamıştır.

Yeni dönemde yolun erenleri olabilmek, Alevi yolunu sürdürmek kaçınılmaz görevdir.

Aşk ile..!

Haydar ARIKUŞU

alevinet12/09/08/2021

EN SON EKLENENLER