Aleviler için de XWEBÛN

CİHAN EREN

Aleviler gecikmiş de olsa çekinmeden konuşmaya başlamıştır. Bunun olumlu yanı, Alevilerin cesaretle inançsal, kültürel ve siyasi taleplerini dilendirmesidir. Alevilerin açık konuşmasının Türkiye’de hep bir tehlikesi de olmuştur; çünkü Türk İslam sentezinin laik milliyetçi ve dinci milliyetçi kanatları çıkarları gereği, her daim Alevileri hedef göstermiş, vahşileştirdiği katillerini Alevilere saldırtmıştır. Aleviler cesaretle konuşur ve pratik adımlar atarken bu konuda da tedbirli olmalıdır. Tedbir deyince de bazı Alevilerin laik milliyetçi CHP’den öğrendiği “aman dikkat edelim, provokasyonlara gelmeyelim” teranesini kast etmiyorum. En büyük dikkat, Alevilerin Aleviliğe göre hareket etmesidir, mücadele etmesidir ve tereddüt etmeden safını net ortaya koymasıdır. Zira geçen yüz yılda Alevilerin başına ne geldiyse, temsilcisi CHP olan milliyetçi laik siyasetin Alevileri muğlaklaştırmasından, aldatmasından ileri geldi. Aleviler bu CHP’nin yüzüne maske geçirerek yerinde durduğunu unutur, ondan bir beklenti içine girerlerse kendilerine büyük zarar geleceğini bilmek durumundadır.

Cumhuriyetin ilk seksen yılında devletin aklı, laik milliyetçiydi. Bugün AKP ve MHP adıyla devleti ele geçirmiş klik, bu laik milliyetçilerin militanı konumundaydı. Peygamber ocağı Türk ordusunun generalleri, laikliği kırmızı çizgi diyerek propaganda ederek Alevileri sessizleştirir, Türk İslam sentezinin dinci ve milliyetçilerine “Allah için savaş”ta öldürtürdü. Son yirmi yılda dünün militanları devlet olunca dünün devlet aklı laik milliyetçiler de propaganda militanı oldular. Bunlar Alevilere “sakın Kürtlerle, sol ve demokrat Türk yurtseverleriyle bir araya gelmeyin, dinci milliyetçiler sizi katleder” minvalinde uyarmaya başlamıştır. Bu ilişki biçimini Kılıçdaroğlu ile Erdoğan arasındaki söylemden çıkarmak zor değildir. Bazı saf Aleviler ile devlet propagandacısı bir gurup Kılıçdaroğlu’nun laik milliyetçi faşist CHP’yi değiştirmek için çalıştığını ileri sürüyor. Bu iddia, geçmişte milliyetçi laiklerin “biz olmasak dinci milliyetçiler şeriat getirir” Türk yalanının Alevileri 21.yy’da aldatmanın yeniden formüle edilmesidir. Türk devletinde sağ, sol, laik, dindar, dinsiz diye bir şey yoktur. Bu devletin tüm amacı, Kürtleri Türk yapmak, Alevileri Türk İslam sentezi kalıplarına göre İslamlaştırmaktır. Böyle olmasaydı, Kürt halkının kimliği, Alevilik de inanç olarak tanınırdı. Alevilerin bir de bu çarpıcı gerçekliği, her sabah güneşe niyaz olur, dilekte bulunurken hatırlaması iyi olacaktır.

Aleviler önemli bir süreçten geçiyor. Bu süreçte kendilerini güç yapacak iki kaynakları bulunuyor; birincisi Alevi inancının ahlaki ilkeleri ve Alevi kültüründeki direnişçiliktir; ikincisi ise Kürdistan özgürlük mücadelesi ve Türkiye’nin sosyalistleri ve demokratik yurtsever güçleriyle ortaklaşmalarıdır.

Günümüzde Aleviler, cumhuriyetin faşist baskılarından ve asimilasyonundan ötürü Alevilikten epeyce uzak düşmüştür. Alevilerin geleneğinden güç alarak doğru bir inanç ve kimlik mücadelesi vermesi için her bakımdan kendini dara çekmesi gerekiyor. Ki Alevi canlardan yol, erkan bilenler ve inananlar da bunu ifade ediyor. Bu yapılmazsa zamanla, Türk İslam sentezci faşistlerin dinciliğine iyi diyen Alevilerin sayısı çoğalabilir. Bu nedenle tıpkı asimile edilmiş Kürtler gibi Alevilerin de “XWEBÛN” yani “kendi olmak”a ihtiyaçları vardır. Buna tasavvufta “öze dönüş” ve “kendini bil” Alevilikte ayrıca “insani kamil arayışı” da denilmiştir.

Alevilerin Alevilikten güç alması için öncelikle yerine getirmesi gereken somut görevleri vardır; birincisi Aleviliğin Kürt damarı yani Reya Heq süreğinin, özellikle de Dersîm ve Maraş Aleviliğinin güçlendirilmesine ekmek su kadar ihtiyaç olduğunun bilinmesi ve inanılmasıdır. Bu bölgedeki Alevilerden asimile olanları, topraklarını terk edenleri olsa da, halen topraklarında Alevi ve Kürt olarak yaşayanları da vardır. Doğru bir Alevi mücadelesi için Dersîmlilerin Alevi ve Kürt kimliklerini “XWEBÛN” da ısrar ederek yaşaması, Maraş hattınınsa bir kez daha Tembur’a hakikat aşkıyla dokunması hayati önemdedir. Her sürekten Aleviler adı gibi bilmelidir ki hiçbir şey Dersîmlilerin Reya Heq süreğini ve Kürt kimliğini güçlü ve özgür yaşaması kadar Aleviliğe hizmet edemez. Dolayısıyla hiç kimse, faşist CHP’nin Dersîm katliamından sonra Dersîm’e “solculuk, laiklik, demokratlık, ilericilik ve modernlik” adı altında dayattığı kültürel soykırım uygulamalarına destek vermemelidir. Çünkü Dersîm’in Kürt ve Alevi kimliğini önemsiz ve gereksiz görmek demek, bilinçli-bilinçsiz Terteleye arka çıkmak ve CHP’nin ‘38 katliamını haklı ve meşru görmek demektir. Ki bunun özelde Dersîm’i genelde de Aleviliği ne hale düşürdüğü ortadadır.

Alevilere geleneklerinden güç verecek önemli bir diğer kaynak ise Türkmen Aleviliğidir. Bu konuda da önemle üzerinde durulması gereken birinci husus, tarih, kültür ve etnik olarak özbeöz Türk olanların, Anadolu’nun Türk halkına yurt olmasında emek verenlerin, Türkmen Aleviler olduğudur. İkincisi, Türkmen Aleviliğindeki yol erenleri geleneğinin temel taşı olan “Baba” inancının unutulmamasıdır. Son yıllarda dede denilerek bu kadim Türkmen halk inancı, adeta unutulmak istenmektedir. Yine bu bakış açısıyla Pîr Hace Bektaş’ı Balım Sultancı anlayıştan arındırmak da gerekmektedir. Türkmen Alevilerin Menteş’e, Baba İshak ve İlyas’a uzanması gerekmektedir. Çünkü Kürt Aleviler gibi faşist CHP politikaları laiklik adı altında Türkmen Aleviliğini de asimile etmiş, bozmuştur. Örneğin özbeöz Türk olan Türkmen Alevilerin hain ve güvenilmez, Türk olmayan devşirme soylu nesepsizlerinse Türk yurtseveri geçinmesi bu asimilasyonun ortaya çıkardığı sonuçlardandır. Özcesi devşirmeden nesepsiz Erdoğan, Bahçeli, Akşener ve Kılıçdaroğlu gibileri değil, Anadolu Türklüğünü yaratanların Türkmen Pîrleri, Babaları ve Hubyarların, Çepnilerin, Tahtacıların ataları olduğu unutulmamalıdır. Yani Türkmen Aleviler talepte bulunurken, Türk halk yurtseverliğini, tarih ve kültürünü de anlatabilmelidir. Tartışmasız, “kendini bil” ilkesi ile Bektaşilerin, Arap ve Roman Alevilerin de “aynayı yüzlerine tutması” da Alevilere güç verecektir.

özgür politika

EN SON EKLENENLER