Askeri Darbelerle Gerçek Bir Yüzleşme Olmadan

Prof. Dr. ALİ ARAYICI / Paris

12 Eylül 1980’de, dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Kenan Evren Başkanlığı’nda

yapılan askeri bir faşist darbeyle; Türkiye siyasi tarihinin en karanlık bir dönemine girdi. 27 Mayıs 1960 darbesi ve 12 Mart 1971 muhtırasından sonra, TSK yönetime 3. kez el koydu. Darbeden sonra, Kenan Evren kuvvet komutanlarıyla birlikte; MGK’ni (Milli Güvenlik Konseyi) oluşturdu.

Bu Konsey, 1983 Milletvekili Genel Seçimi’ne kadar; aralıksız olarak Türkiye’yle ilgili olan  bütün kritik kararları aldı. Askeri darbenin ardından, 1983’te ilk serbest Milletvekili Genel Seçimi yapıldı. Bu seçim sonucunda, askerlerin desteklediği Turgut Sunalp‘ın MDP (Milliyetçi Demokrasi Partisi) değilde, Turgut Özal‘ın ANAP’ı (Anavatan Partisi), birinci  parti olarak iktidara geldi.

EN KANLI DARBE

Cumhuriyet Türkiye’sinin en kanlı askeri darbelerden biri olan, 12 Eylül 1980 askeri faşist darbesinde; TBMM lağvedilerek yetkilerine el konuldu. İnsan temek hak ve özgürlükleri askıya alındı. Süleyman Demirel’in Başbakan olduğu hükümet görevden alındı. Anayasa, uygulamadan kaldırıldı. Siyasi partiler, sivil toplum örgütleri, devrimci örgütsel yapılar ve sendikalar kapatıldı.

Ana muhalefet partisi CHP Genel Başkanı Bülent Ecevit, AP Genel Başkanı ve Başbakan Süleyman Demirel, MHP Genel Başkanı Alpaslan Türkeş, MSP Genel Başkanı Necmettinn Erbakan, diğer siyasi parti liderleri; devrimci sendika örgüt ve başkanları, sivil toplum örgütleri göz altına alınıp uzun süre yargılandı. Siyasi tarihin en baskıcı, kanlı ve karanlık dönemi yaşandı.

Türkiye’de siyaset yeniden dizayn edildi. Tam 9 yıl süren askeri düzende, tüm toplumsal katmanlarda büyük bir zulüm ve yıkım yaşandı. 14 bin kişi vatandaşlıktan çıkarıldı. Açılan 210 bin davada, 230 bin kişi yargılandı. 937 film sakıncalı olarak yasaklandı. Gazeteler, 300 gün yayın yapamadı. 446 bin kişi hakkında adli işlem yapıldı. 80 bine yakın, kişi tutuklandı.

Bununla birlikte, 20 bin civarında kişi, adli kontrolle serbest bırakıldı. Bunlar yetmiyormuş gibi, 125 bin 800 kamu görevlisi meslekten ihraç edildi. 20 bin dolayında, memur açığa alındı. Her türden darbeye karşı çıkan ve bu uğurda savaşan, insan temel hak ve özgürlükleri savunucuları, sivil toplum örgütleri temsilcilerinin, neredeyse hepsi 12 Eylül’de cezaevine konuldu.

 “ASMAYALIMDA BESLEYELİM Mİ?”

12 Eylül 1980’de, yönetime el koyan faşist darbeci askerler, Türkiye’yi tarihinin en karanlık bir dönemine itmiş ve dehşet verici bir konuma sokmuştu. Acısı asla unutulmayacak ve yıllarca sürecek idamların kararını da verdi. Darbeden hemen sonra, ilk idam 9 Ekim 1980’de gerçekleşti. İlk olarak, Dev-Genç’li Necdet Adalı, ardından ülkücü Mustafa Pehlivanoğlu idam edildi.

Darben önce, bir askeri inzibat erini öldürdüğü gerekçesiyle hüküm giyen, 17 yaşındaki Erdal Eren; 19 Mart 1980’de idama mahkum edildi. Kenan Evren‘in, 17 yaşında astırdığı Erdal Eren için söylediği “Asmayalımda besleyelim mi?” sözü, yıllarca unutulmadı. 12 Eylül darbesi sürecinde, 517 kişiye idam cezası verildi. 50 kişi, infaz edildi. 171 kişinin, işkenceden öldüğü belgelendi. 300 kişi, kuşkulu bir şekilde öldü. 11 kişi, göz altında kaybedildi.

Türkiye’de, bu askeri darbenin yol açtığı, ağır insan temel hak ve ihlalleri görülmemiş bir düzeye yükseldi. Bu darbede, yaklaşık 1 milyon 683 bin kişi fişlendi. 98 bin 404 kişi,“terör örgütü üyesi” olarak suçlandı. 388 bin kişiye, pasaport verilmedi. 30 bin kişi işten atıldı. 100 binlerce insan, Türkiye’yi terketmek zorunda kalarak; Avrupa’nın farklı ülkelerine sığındı.

DARBELERLE YÜZLEŞME

Bugüne kadar, 12 Eylül askeri faşist darbesiyle, gerçek bir yüzleşme olmadığı için; zihniyet hala daha devam ediyor. Bu nedenle, insan temel hak ve özgürlüklerine saygılı gerçek demokrasiyi inşa etmek olanaksızdır. Darbenin sorumluları, Kenan Evren ve Hava Kuvvetleri Komutanı Tahsin Şahinkaya’nın; yarım-yamalak yargılamaları yapıldı. Bunada yargılama denmez.

Askeri darbenin üzerinden, tam 41 yıl geçti. Doğru-dürüst bir yargılama yapılmadığı ve cezasız kaldıklarından dolayı, bugünün Türkiye’sinde darbeci zihniyet hala daha devam ediyor. Son 20 yıldır, iktidarda bulunan AKP Hükümeti’nin uyguladığı ırkçı ve gerici politikalar; 12 Eylül askeri darbenin uyguladıkları politikalardan daha da beterdir.

15 Temmuz 2016’da, Türkiye’de askeri darbe girişimiyle birlikte, AKP tarafından OHAL ilan edildi. Bu süreçte ve sonrasında, benzer bir şekilde ifade özgürlüğü, gösteri hakkı, insan temek hak ve özgürlükleri engellendi. Bugün, Türkiye’deki baskı, adaletsizlik, tutuklama, insan temel  hak ve özgürlükleri kısıtlamalar; 12 Eylül askeri darbe yönetimin yaptıklarından hiçte geri kalmıyor.

Sonuç olarak, askeri faşist bir darbeye zemin hazırlamak için, planlanan katliamlar dizisi; hala daha araştırılmaya ve ortaya çakarılmaya muhtaçtır. Askeri darbeler ve girişimiyle, gerçek bir yüzleşme yapılmadığı sürece; bu darberler devam edecek ve bunları önlemek olanaksız olacaktır.

 

 

 

EN SON EKLENENLER