Cemal Süreya

CEMAL SÜREYA
Yedi yaşında bir çocuk
Tren ıslıkları ile söyleşir
Raylara çizer tarihin gölgesini
Bir çiçek gelir oturur ağzının kıyısına
Konuşur da konuşur derdini
Yük vagonları, nezaretli kamyonlar
İstasyonu bulamayan bir adama seslenir
Sesinde tarih öncesinin yankısı
Biner bir tramvaya Laleli’den dünyaya giden
Mutluluklarıda dahildir buna mutsuzluklarıda
Bahşiş verir ömrünün geri kalanını Tanrı’ya
Bir iddiada kaybeder soyadının bir harfini
Ömründen verir, mısralarından
Ölür babası gözleri sabun köpüğü
Alıp götürürler babasını ummaz ama
Sever kadınları ve itiraf eder sevgisini
“Ama kadınlar, Tanrım, Öyle sevdim ki onları, Gelecek sefer Dünyaya Kadın olarak gelirsem, Eşcinsel olurum.” Der. Susarak giden kadınların sessizliğidir o; Kelimeleri kalbinden öper ve doğurur. Yüreğini eşsiz sözcüklere boyar. Eksik yaşanmış hayatını şiirlerinde onarır gibidir Cemal Süreya. Kızsa da küsmez insana. Türkçede ikinci yeni şiir akımın öncüsü olur. Arkadaşları o akımı ve Cemal’i tariflerken şöyle derler. “İkinci yenide öbür öncüler yüzerken o adeta sörf yapıyordu.” Derler. Onun şiiri kar yağarken çıkar sokağa eteklerinde sarı sıcak alevlerle. Annesinin ninileri ve masallarından çok beslenir. Ortaokulun ilk yılında Dostoyevski’yle tanışır Cemal Süreya. Karamazov Kardeşler romanı, üzerinde öyle bir etki bırakır ki, içindeki huzursuzluğu yazarak dışa vurmaya o zaman karar verir: “Aslında ikinci bir doğum tarihimde var benim: 1943. Dostoyevski’yi okudum, ondan sonra hiç huzur kalmadı bende. Beni edebiyata, şiire iten şeylerde tuhaf bir şekilde en çok bir romancının, Dostoyevski’nin etkisini buluyorum.” Der. 23 yaşında yazdığı Gül şiiri şiirin bilinmedik evreninden seslenir gibidir. “Gülün tam ortasında ağlıyorum
Her akşam sokak ortasında öldükçe
Önümü arkamı bilmiyorum / Azaldığını duyup duyup karanlıkta
Beni ayakta tutan gözlerinin”
Papirüs dergisini arkadaşları ile çıkarır. Ama maddi imkansızlıklardan dolayı üç kez batar dergi. Ve bunu bile alaycı bir üslup ile şöyle dile getirir. “Bir dergi gibidir benim yaşamım; bu yüzden ben ölmem, batarım.” Yüreğindeki coşkuyu hiç bir zaman eksiltmedi büyük usta. Hep sığınacağı huzurlu bir liman aramakla geçti ömrü. Kendine sorduğunda ben ney arıyorum diye? Bulduğu karşılık şu oldu. “Sanırım şefkat arıyorum ben.” Parasız yatılı yıllarındaki zorlukları ise şu sözler ile dile getirir. “Hem sürgün hem parasız hemde yatılıyım.” Keskin bir zekaya sahiptir Cemal Süreya. Şiirlerindeki ışıltı ve üslup bunun göstergesidir. Cemal Süreya’yı anlatmak kolay değildir. O yüzden bu kadarı ile şimdilik yetineyim. Pülümür belediyesi & Dersim belediyesi işbirliği ile düzenlenen Cemal Süreya anması Pülümür’de geniş bir katılım ile gerçekleşti. Değerlerimize sahip çıkan herkese buradan bir kez daha teşekkür ediyorum. Bizler kendi değerlerimiz ile varız.

Yılmazcan ŞARE

EN SON EKLENENLER