1 Kasım Seçimleri ve Aleviler

ALİ HAYDAR SAYGILI

1 Kasım seçimleri, Aleviler cephesinden de sadece bir oy verip vermeme meselesi değildir.    1 Kasım’ın kazanılması, bu coğrafyada mücadele eden bütün ilerici toplumsal kesimler ve siyasal güçler gibi Alevi toplumunun ve demokratik Alevi hareketinin de kazanması demektir.

1 Kasım seçimlerinde Alevilerin tavrı ne olmalıdır? Sonda söylenecek sözü başta söylemek gerekirse, Alevi toplumu ve demokratik Alevi hareketi, açıkça ve tereddüt göstermeden HDP’yi desteklemeyi sürdürmelidir. 7 Haziran seçimleri sürecinde yer aldığı devrimci demokratik ittifakla yürüme iradesini kararlıca korumalı, bu tutumunu daha da derinleştirmelidir.

1 Kasım seçimleri, önceki seçimlerden farklı bir siyasi zeminde ve yönde şekilleniyor. Bu seçimler, burjuva düzen partileri arasında geçen bir seçim yarışı ve siyasi rekabetten ibaret değildir. Esas olarak, devlet ile halklarımızın devrimci demokratik ittifakı arasında bir irade çarpışması olarak gelişmektedir. Cephenin bu tarafında birleşik halk iradesini ve süregiden direniş hattını temsil eden HDP duruyor. Karşı tarafta, saray cuntası ve AKP’de ifadesini bulan karşıdevrim cephesi ve onların topyekün savaş siyaseti duruyor. Mücadele bu iki blok arasında sürüyor. Üstelik sadece 1 Kasım günü oy kullanılması temelinde değil, öncesi ve sonrası süreçte yürütülecek mücadeleler ile çarpışa çarpışa yürünen bir etap olmaktadır.

Seçim süreci ve çalışmaları da farklı bir mecrada seyrediyor. Seçim propagandası yarışları, kitlesel aday tanıtım şovları, program ve vaat tartışmaları, kitlesel meydan mitingleri yok. Bu süreçte öne çıkan şey, başta Kürt halkımız olmak üzere halklarımıza, ilerici, devrimci, demokrat, yurtsever güçlere dönük saldırılar ile halklarımızın tarihi ittifak bloku olan HDP şahsında halk iradesini kırmak için başvurulan savaş siyasetidir. Saray cuntasının seçim kampanyası bu mecrada tırmandırıyor.

Kürt halkımız başta olmak üzere ezilen halklarımız da bu savaş siyasetine direnişle yanıt veriyor; kent kent, mahalle mahalle direniyor. Batıda ezilenler Kürt halkımızla dayanışmasını yükseltiyor. 7 Haziran sürecinde aldıkları tutumla yürümekte ısrar ediyor. 1 Kasım’a giden süreci de bu direniş ve halk iradesi etrafında örülen mücadele belirliyor.

Alevi inancından halklarımız ve demokratik Alevi hareketi, bu devrimci demokratik halk iradesinin ve mücadele cephesinin doğal bir bileşeni ve ittifak gücüdür. Aleviler, 7 Haziran sürecinde olduğu gibi 1 Kasım seçimlerinde de Alevi toplumunu ve demokratik Alevi hareketini kolektif olarak temsil eden adaylarla ve kendi demokratik taleplerini öne çıkaran mücadele programıyla halkların demokratik direnişi içinde yer alıyorlar. Diğer ezilen toplumsal kesimler ve ilerici, devrimci, demokrat yurtsever güçlerle ittifak halinde HDP’de birleşerek mücadele ediyorlar. Dolayısıyla ve mücadelelerinin doğal seyriyle, hem kendi talepleri etrafında saflaşıp birleşiyorlar hem de ittifak gücü olarak içerisinde yer aldıkları birleşik halk iradesi zemininde tekçi, inkarcı, asimilasyoncu rejimle karşı karşıya geliyorlar.

Faşist rejim ve AKP, 1 Kasım seçimlerine giderken (ve sonrasında da) halklarımızın mücadele birliğini ve ittifakını parçalamak için her türlü yol ve yönteme başvurmaktan çekinmeyeceğini bugünden gösteriyor. Bir yandan Alevi toplumunun demokratik taleplerini baskı altına almak, mücadele gücünü kırmak, Alevileri devlete ve düzen siyasetine bağlamak istiyor. Öte yandan; Alevilerin devrimcilerle, sosyalistlerle birlikte yürüme, Kürt halkımız başta gelmek üzere diğer ezilen toplumsal kesimlerle buluşma ve onlarla birlikte mücadele etme isteğini, iradesini geriletmeyi hedefliyor. Alevi kurumlarına, kurum temsilcilerine, Alevi kimliği ve inancına, devrimci, demokrat, ilerici güçlere dönük saldırıları sürdürüyor.

Bu nedenlerle, 1 Kasım seçimleri Aleviler cephesinden de sadece bir oy verip vermeme meselesi değildir. Saldırıların püskürtülmesi ve mücadelenin daha ileriye taşınması için kazanılması gereken bir siyasi çarpışma safhasıdır. 1 Kasım seçimlerine giden sürecin ve 1 Kasım’ın kazanılması, bu coğrafyada mücadele eden bütün ilerici toplumsal kesimler ve siyasal güçler gibi Alevi toplumunun ve demokratik Alevi hareketinin de kazanması demektir. Bunun yolu, birlik ve dayanışmanın yükseltilmesinden ve daha güçlü bir halk iradesinin ortaya konmasından geçiyor. Daha açık ve net ifade etmek gerekirse, 1 Kasım seçimlerinde saray cuntası, AKP ve rejim karşısında HDP’yi desteklemeyi sürdürmekten ve bu tutumu yeni, kitlesel kopuşlarla beslemekten geçiyor.

Bu noktada, Alevileri devlet ve düzen siyasetine bağlamaya çalışan, burjuva siyaset içerisinde çare aramaya yöneltmek isteyen, demokratik Alevi taleplerinden taviz vermeye, onlardan uzaklaşmaya hizmet eden kişi, çevre ve anlayışlardan uzak durulması, onlara destek verilmemesi de oldukça önemlidir. Bilhassa, yıllarca Alevi kurumlarında yöneticilik yaptıktan sonra, bu kurumların ve Alevi toplumunun kolektif duruşuna aykırı olarak, bireysel tutumlarla düzen partilerinin örneğin CHP’nin listelerinde yer alanlar bu kapsamdadır. Onların adaylığı, demokratik Alevi taleplerini benimseyen ve öne çıkaran bir siyasi çizgiyi ve programı savunmak ve bunun mücadelesini yürütmek temelinde değildir. Yer aldıkları kurumları, o kurumların sürdüregeldiği mücadele çizgisini ve kolektif iradeyi de temsil etmiyorlar. Bireysel olarak aday olmuşlardır. Onlara listelerinde yer veren partinin amacı da demokratik Alevi mücadelesini ve taleplerini yükseltmek değildir. Alevileri yine oy deposu olarak görüyorlar. Bu adayları da, seçilme garantisi olmayan kritik sıralara koyuyorlar. Böylece Alevilerin oylarını çekmek için vitrin oluşturuyorlar. Alevi toplumu ve demokratik Alevi hareketi bu yaklaşımları mahkum etmeli, tecrit ve teşhir etmekten imtina etmemelidir.

Buna mukabil ezilenlerin tarihsel bloku ve ittifak gücü olarak şekillenen HDP, programında doğrudan doğrudan demokratik Alevi taleplerine yer vermektedir. Gerek HDP, Gerek HDP bileşeni devrimci, sosyalist güçler, gerekse Alevi toplumunun ve hareketinin demokratik iradesini temsil eden HDP’den aday olan Alevi temsilcileri bu talepleri ve programı öne çıkaran bir mücadele yürütmektedir. Bu nedenle HDP’nin desteklenmesi demek, on yıllardır yürütülen demokratik Alevi mücadelesinin ve demokratik taleplerinin desteklenmesi demektir.

Ayrıca HDP, tekçi, inkarcı, asimilasyoncu düzen siyasetini geriletebilecek, halklarımızı hedef alan faşist saldırıları püskürtebilecek, bölgede ezilen halkları hedef alan savaş kışkırtıcılığını boşa çıkartabilecek mücadele gücünün ve deneyiminin birleştirildiği ortak mevzidir. Saray cuntasını ve AKP’ye dur diyebilen mücadelenin kazanımlarını koruyup geliştirilebilecek, rejimin yönetememe krizini derinleştirerek, devrimci demokratik mücadelenin önünü açacak halk iradesini temsil ediyor. Alevilerin mücadele çizgisi ve süregeldiği demokratik gelenek de halkların birliğini ve zulme karşı direnişini esas almaktadır. Bu esas, bugün HDP ile yürümeyi gerektiriyor.

1 Kasım seçimleri, devrimci demokratik halk iradesi ile faşist rejim arasında irade çarpışmasına sahne olacak. Alevi toplum ve demokratik Alevi hareketi, halk iradesini daha da güçlendirmelidir. Alevi toplumu dahil coğrafyamızdaki ezilen halkların kazanmasının yolu, halkların birleşik direniş mevzisini ve dayanışmasını büyütmekten ve HDP’nin kazanmasından geçiyor. Başka bir yol yok.

ETHA

EN SON EKLENENLER