14 yılda işlenen bin 352 ‘faili meçhul’ cinayetten sadece 2 fail ceza aldı, onlarda dışarıda

Diyarbakır Barosu’nun öldürülen Başkanı Tahir Elçi tarafından başlatılan, JİTEM’in aktif olduğu 1988-2002 yılları arasında yaşanan “faili meçhul” cinayetlerle ilgili veri taban çalışması tamamlandı. Çalışma sonucunda, bin 352 “faili meçhul” dosyasından sadece 2’sinde faillerinin ceza aldığını ve bunlarında cezaevlerine girmediği kaydedildi.

Diyarbakır Barosu, 90’lı yıllarda işlenen ve adliyelerin tozlu raflarında çürümeye terk edilen “faili meçhul” cinayet ve zorla kaybettirme dosyalarına ilişkin bilgileri veri tabanına aktarmak, mağdur ailelere hukuki destek vermek ve bu tür dosyalar üzerinde çalışan avukatlara kolaylıklar sağlamak amacıyla 18 aydır yürüttüğü projeyi tamamladı.

‘PROJEYİ HAZIRLAYAN TAHİR ELÇİ FAİLİ MEÇHUL CİNAYETE KURBAN GİTTİ’

Avrupa Birliği (AB) tarafından desteklenen “Daha adil bir gelecek için; cezasızlıkla mücadelede avukatın rolünün güçlendirilmesi ve mağdurun bilgilendirilmesi” isimli projenin asistanı Avukat Sidar Avşar projenin amacını, yaptıkları çalışmaları ve elde edilen bilgileri paylaştı. Bu projenin ömrünü faili meçhul cinayetlere ve ağır insan hakları ihlallerine karşı mücadele adayan Diyarbakır Barosu eski Başkanı Tahir Elçi tarafından bizzat hazırlandığının bilgisini veren Avşar, Elçi’nin bu proje sürecinde “faili meçhul” cinayete kurban gittiğini söyledi.

Geçmişte devlet görevlilerinin işlediği suçlarda cezasızlık politikası uygulandığını ifade eden Avşar, “Bu projede geçmiş yıllarda işlenen faili meçhul cinayetleri ışık tutmak aydınlatmak ve ortaya koymak amacıyla bu çalışmaya başladık. Projeyi JİTEM faaliyetlerinin daha yoğun olduğu 1988 ve 2002 yılları arasında sınırlı tuttuk. JİTEM ve devlet eliyle işlenen zorla kaybettirme, köy yakma, işkence ve infazlara odaklandık” diye kaydetti.

Avşar, ağırlıklı olarak bölge illerinde yaşanan cinayetler üzerinde inceleme yaptıklarını ancak Tokat, Ankara, İstanbul ve İzmir illeri başta olmak üzere siyasi olduğunu düşündükleri cinayet dosyalarını da çalışmaya dahil ettiklerini belirtti.

‘HEDEFİMİZ BİR VERİ TABANI OLUŞTURMAK’

Projenin amaçlarından birinin de devam eden “faili meçhul” cinayet dosyaları ve soruşturmalarının takibini yapmak, bunların zaman aşımı nedeniyle düşmesini engellemek olduğunu dile getiren Avşar, proje kapsamında JİTEM, Lice katliamı ve Kulp davalarını takip ettiklerini söyledi. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin faili meçhul cinayetlerde “zaman aşımı” uygulanamayacağı yönünde bir kararı olduğunu hatırlatan Avşar, yaptıkları çalışmalar sonucunda zaman aşımı nedeniyle düşürülen davaları tespit edip bunları Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) götüreceklerini ifade etti. Avşar, projedeki ilk hedeflerinin faili meçhul cinayetlerin veri tabanını oluşturarak ve herkesin bu veri tabanına ulaşmasını sağlamak olduğunu vurguladı.

‘SAVCILIKLAR ARŞİVDE OLAN DOSYALARI İNCELEMEMİZE İZİN VERMEDİ’

Proje çalışmasına başladıktan sonra bölge illerinde yeniden başlayan çatışmalı ortam nedeniyle birçok zorluk ve engel ile karşılaştıklarını ifade getiren Avşar, “Savcılıklar arşivde olan faili meçhul dosyaları incelememize izin vermedi. Daha önce başvuru yapmak isteyen bazı aileler süreçten dolayı çekindikleri için başvuru yapmak istemediler. Bunun yanında proje devam ettiği sırada Baro Başkanımız Tahir Elçi’nin katledilmesi, çalışmamız üzerinde olumsuz bir etki bıraktı. Bunlara rağmen biz projemizi sürdürmeye çalıştık. Savcılıklar dosyaları incelememize izin vermeyince farklı yöntemlere başvurarak bu dosyalar hakkında bilgi edinmeye çalıştık. Daha önce benzer çalışmalar yapmış olan İHD, Hafıza Merkezi, MEYA-DER, YAKAY-DER ve bu konuda daha önce hazırlanan insan hakları ihlal raporları ve eski gazeteler gibi çalışmaları inceleyerek veri elde etmeye çalıştık. Şuan projemiz bitti. Yaptığımız çalışmalar sonucunda bin 352 dosyaya ulaştık. Proje kapsamında elde ettiğimiz verileri hem Türkçe hem İngilizce olarak hazırladığımız web sitesini halka açacağız. Sitenin ismi www.cezasizlik.com. Sitede daha önce hazırlanan önemli raporlar ve mevzuatlar var. Bazı emsal AİHM kararları var. Bu davaların akıbeti konusunda bilgiler var. Şu anda veri yükleme çalışmalarımız devam ediyor” dedi.

‘EKSİK SORUŞTURMA NEDENİYLE DOSYALAR RAFA KALDIRILMIŞ’

Yaptıkları çalışma sonucunda “faili meçhul” ve zorla kaybettirme dosyalarının savcılar tarafından yeterince araştırılmadığını tespit ettiklerine dikkat çeken Avşar, “Zaten bu davalar yeterince araştırılmıyordu. Eksik soruşturmadan dolayı bu dosyalar raflara kaldırılıyordu. AİHM, mağdur yakınlarının yaptığı başvuru üzerine ihlal kararı vermesi üzerine bu soruşturma dosyaları tekrar açılıyordu. Açıldıktan sonra jandarma ve polis 3 ayda bir olay yerine keşfe gidiyorlar. “Herhangi bir belge, delile rastlanmamıştır” diye rapor tutup bunu dosyaya koyuyorlar. Açılan davalarda yapılan tek işlem budur. Bu nedenle çoğu dosya 20 yıllık zaman aşımı nedeniyle düştü. Bu süreçte bazı dosyalar ise kesinleşmişti. Ve biz bunlara karşı itirazlarımızı yaptık. Yaptığımız bazı itirazlardan da herhangi bir sonuç elde edemedik” diye kaydetti.

‘FAİLLER KORUNMAYA DEVAM EDİYOR’

JİTEM faaliyetlerinin yoğun olduğu dönemlerde teknolojik imkânlar gelişmediği için davaların günümüzdeki gibi UYAP sistemine değil, defterlere kaydedildiğini dile getiren Avşar, “Savcılıklarda, o dönem faili meçhul kalmış bütün cinayetlerin bir defteri var. Biz bu defteri, incelemeye çalıştık. İlk başlarda bir kısmını inceleyebildik ancak daha sonra dediğim gibi savcılıklar bize izin vermedi. Bir daha da ulaşamadık. Biz kendi imkânlarımızla bunlara ulaşmaya çalıştık. Ancak ulaştığımız dosyalarda da herhangi bir araştırma yapılmadığını gördük. Mağdurun ailesinin beyanları, olayı gören tanıklar olmasına rağmen savcılar bunu dikkate almamış. Sanık yakalanıyor ancak yakalanan kişi asker olduğu için savcı, ‘Benim görevim değil deyip dosyasını askeri mahkemelere göndermiş. Askeri mahkeme ve savcılar da yeterli ve özenli bir soruşturma ve yargılama yapmamış. Açık bir şekilde failler korunmuş. Şu anda Lice davasında olduğu gibi failler korunmaya devam ediyor. Bazı dosyalar zaman aşımına bir gün kala açılmış. Yargılamalarda mahkemeler ‘deliller eksik’ diyor. Biz de o zaman ‘Gelin delilleri toplayalım’ diyoruz. Ancak mahkemeler delil toplamayı reddediyor. Bizim taleplerimizin hemen hiçbiri mahkemelerde kabul edilmiyor. Bu nedenle sanıklar mahkemelerde üstü kapalı bir şekilde korunuyorlar” ifadesini kullandı.

‘SADECE İKİ KİŞİ CEZA ALDI ONLAR DA DIŞARIDA’

Yaptıkları çalışmalar sonucunda ulaştıkları 1352 “faili meçhul” ve zorla kaybettirme dosyasında fail olarak yargılanan sadece 2 kişinin ceza aldığına dikkat çeken Avşar, şunları söyledi: “Bunlardan biri uzman çavuş, diğeri ise köy korucusu. Ancak şu anda ikisi de cezaevinde değil. Bu iki sanık bir süre cezaevinde kaldıktan sonra serbest bırakılmışlar. Diyarbakır merkezde 10 Nisan 1994 tarihinde Mehmet Şerif Avşar korucu ve askerler tarafından bir araca bindirilerek götürüldü. Daha Avşar’ın cenazesi yol kenarında bulunuyor. Açılan dava yıllarca sürüyor. Fail tutuksuz yargılanıyor. Fail olan uzman çavuş Gültekin Sütçü 30 yıl hapis cezası aldı. Bu kişinin şu anda yurt dışında kaçak olduğunu düşünüyoruz. Onun dışında bu tür davalarda yargılanıp beraat edenler var. JİTEM davasında yargılanan Cemal Temizöz ile başka bir davada yargılanan Murat Yanık gibi.”

‘GERÇEK SAYININ BUNUN 4-5 KATI OLDUĞU DÜŞÜNÜYORUZ’

Geçmişte Türkiye’de “17 bin faili meçhul cinayet işlendiği” yönündeki tespite değinen Avşar, “Yaptığımız çalışma sonucunda ulaştığımız veriler bu sayının bu kadar yüksek olmadığını gösteriyor. Çünkü o dönemde bir kişi hakkında birden çok başvuru yapılmış. Örneğin kişi hakkında 5 tane başvuru yapıldığını gördük. Tam olarak gerçek bir sayı vermem de mümkün değil. Ancak biz ulaşabildiğimiz kadarıyla bin 352 faili meçhul dosyasına ulaştık. Ancak biz gerçek rakamın bizim ulaştığımız 1352 sayısının 4-5 katı olduğunu düşünüyoruz” iddiasında bulundu.

Deniz Tekin / Cihan Başakçıoğlu – dihaber

EN SON EKLENENLER