6 gazetecinin avukatı: Kişisel mail nasıl devlet sırrı oluyor?

 Redhack’in yayınladığı Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak’a ait mailleri haberleştirdikleri için yargılanan 3’ü tutuklu 6 gazetecinin Avukatı Tolgay Güvercin, maillerin 2000 yılı ile 2016 Eylül ayı tarihleri arasında olduğunu, Albayrak’ın bakanlığı ise son bir yıla denk geldiğini hatırlatarak, “Kişisel mail nasıl ‘devlet sırrı’ oluyor?” diye sordu.

Redhack’in yayınladığı Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak’a ait mailleri haberleştirdikleri için 3’ü tutuklu 6 gazetecinin 191 gün sonra 29’uncu Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilen 12 sayfalık iddianameyi değerlendiren Avukat Tolgay Güvercin, suçlamaların temelsizliğine dikkat çekti.

‘KİŞİSEL MAİL NASIL ‘DEVLET SIRRI’ OLUYOR’

Soruşturmaların Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak’a ait kişisel mail hesabının Redhack ve Anonysmous Hacker grubunun ortak sızdırmasıyla başladığını hatırlatan Güvercin, hacklenen mail hesabının devlete ait bir hesap olmadığını, kişisel bir mail hesabı olduğunu vurguladı. Maillerin iddianamede “devlet sırrı niteliğinde bilgilerin açığa çıkarılması” diye gösterildiğine işaret eden Avukat Güvercin, “Kişisel mail hesabı nasıl ‘devlet sırrı’ olabiliyor? Mailler 2000’den 23 Eylül 2016’ya kadar olan mailler. Albayrak ise, 24 Kasım 2015’te bakan oldu. Bir yıllık bakan olma süresi var. Keza bu mail kişisel bir mail hesabı. Bu kadar kısa bir süre içinde kişisel bir mail hesabında nasıl bir devlet sırrı paylaşılmış olabilir?” diye belirtti. İddianamenin bu yönüyle çelişkili olduğunu ifade eden Güvercin, “Hukuki olarak bunun açıklanacak bir yanı yok. Bana kalırsa saçmalık, daha sakin ifade edilecekse bir çelişkidir” dedi.

‘GİZLİ İŞLER KİŞİSEL MAİLLER İLE Mİ YÜRÜYOR’

Devlet sırlarının kişisel mailler üzerinden sağlanmadığına da vurgu yapan Güvercin, “Kişisel bir mail hesapta ‘devlet sırrı’ olur mu? Bana kalırsa olmaz. Devletin özel işleri gizli işleri de kişisel hesap üzerinden yürütülmez. Bunun olanağı yok” dedi. Albayrak’ın 2015 sonlarında bakan olduktan sonra ancak “devlet sırrına” sahip olabileceğini sözlerine ekleyen Güvercin, “Bu mail hesabında çok öncesine ait mailler bulunuyor. İki şey sormak lazım ‘devlet sırrı’ dediğiniz mailler bu kadar kısacık bir süre içinde bu kişinin iletişim kutusuna nasıl düştü? Bakan olmadan önce mi ‘devlet sırrına’ sahipti bu kişi, hangi ayrıcalıkla, hangi sıfatla… Özel bir kişinin mail hesabında ‘devlet sırrı bulunabilir’ mi? Kısa bir süre içinde bu kadar büyük ‘devlet sırrına’ nasıl hâkim olunuyor ve kişisel mail hesabına nasıl gelebiliyor. Aslında bunu sorgulamak gerekiyor” diye konuştu.

‘İDDİANAMENİN ALTI BOŞ’

İddianamenin çıkması ile birlikte tutuklu bulunan Ömer Çelik, Mahir Kanaat ve Tunca Öğreten’in serbest bırakılması gerektiğini ama mahkemenin bu yönde bir karar almadığını kaydeden Güvercin, Kanaat’ın tutuklanmasına sebep olan “17/25 Aralık yolsuzluk operasyonu” evrakının bugün internette her yerde olduğunu, yaşanan olaydan çok önceden canlı yayınlarda tartışıldığını söyledi. “Böyle bir nedenden dolayı gazetecilerin bir yıldır tutuklu bulunmuş olması hukuki bir deyim kullanmak istemiyorum sadece ayıptır” diye devam eden Güvercin, şunları söyledi: “Tunca’yı suçlayacak bir şey bulamayan savcı, Tunca için ‘FETÖ/PDY Silahlı yayın organlarından Taraf Gazetesinin çalışanlarından olan’ diye bir ibare var. O gün orada çalışanların bir kısmı bugün ATV’de Sabah’ta çalışıyor. Bu iddianameye göre, o zaman onların da tutuklanması gerekiyor. Altı boş bir iddianame olduğu buradan da bir kez daha görülebilir.”

‘BU ROPORTAJI ÖMER YAPMALIYDI’

DİHA Haber Müdürü Ömer Çelik’in “örgüt üyeliği” suçlaması ile tutuklandığını iddianame de ise “örgüt propagandası” ve “Bilişim sistemini engelleme bozma verileri yok etme veya değiştirme” suçları ile suçlandığını ve suç istinadının değiştiğine dikkat çeken Güvercin, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ömer bu yargılamanın mantığına göre serbest bırakılması gerekiyor. Ömer’in durumu tamamen değişmiş üyelik propagandaya dönmüş neden tensip ile serbest bırakılmadığını anlatan madde yok. Bu dosyada 3 kişi propagandadan yargılanıyor. O zaman Ömer’inde serbest bırakılması gerekiyor. Hatta belki de şuan bu röportajı Ömer yapıyor olmalıydı.”

‘YARGILANAN GAZETECİLİKTİR’

Uluslararası hukuk kurallarına göre böyle önemli haberleri yapan gazetecilerin bırakın tutuklanmasını yargılanmasının dahi olmaması gerektiğini hatırlatan Güvercin, yargılananın gazetecilik faaliyeti olduğunu kaydetti. Gazetecilerin haber yaptığı için yargılanamayacağını, tutuklanmayacağını yineleyen Güvercin, sözlerini şöyle tamamladı: “Bizim söylediğimiz ve hukukun söylediği haber yapan gazetecilerin tutuklanmasını bırakın yargılanması, insan hakları ihlalidir. Bu yargılama beraat ile sonuçlanmalıdır.”

6 GAZETECİ YARGILANIYOR

İstanbul merkezli 25 Aralık 2016 tarihli evlerine yapılan baskınla gözaltına alınan Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kapatılan Dicle Haber Ajansı (DİHA) Haber Müdürü Ömer Çelik, Diken eski haber editörü Tunca Öğreten ve BirGün Gazetesi Muhasebe Sorumlusu Mahir Kanaat 193 gündür tutuklu bulunuyor. Aynı dosyadan DİHA muhabiri Metin Yoksu, Etkin Haber Ajansı (ETHA) Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Derya Okatan ve Yolculuk Gazetesi Eski Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Eray Sargın ise tutuksuz yargılanıyor. 6 gazeteci hakkında 193 gün sonra 12 sayfalık iddianame 29. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. 6 gazeteci 24 Ekim’de ilk kez mahkemeye çıkacak.

Aynı dosya kapsamında tutuklanan Alman gazetesi Die Welt’in Türkiye muhabiri Deniz Yücel’in dosyası ise ayrıldı.

EN SON EKLENENLER