Adalet Yürüyüşü’nü giydikleri tişört, taşıdıkları flama ve söyledikleri türkülerle renklendiren kadınlar, “Adalet çarkı içerisinde en çok ezilen grup kadınlar. Adaletsizlikleri saymakla yetmiyor artık. Kurtuluşun kendisi kadınların mücadelesi ve yürüyüşü ile gelecek” dedi.
Ankara’dan İstanbul’a başlatılan ve 23’üncü gününde İstanbul’a varan Adalet Yürüyüşü’nde yer alan kadınlar, yürüyüş kortejini adeta mora büründürdü. “Erkek adalet değil gerçek adalet” sloganıyla yürüyen kimi kadınlar beyaz tülbentleri kimi kadınlar ise “Herkes için adalet” yazılı tişörtleri ile taleplerini haykırdı. Feminist, ev işçisi, siyasetçi ve üniversiteli kadınlardan oluşan grup, beyazın hakim olduğu yürüyüş kortejini renklendirdi. Kilometrelerce yol yürüyen kadınların kimi tutuklu kadın vekiller için kimi katledilen ve cinsel saldırıya maruz kalan kadınlar için kimisi ise “erkek” adalete isyan için yollardaydı.
‘ADALET ÇARKI İÇERİSİNDE EN ÇOK KADINLAR EZİLİYOR’
Yeşil Feminist Hareketi’nden Gülnur Aksoy (60), adalet çarkı içerisinde en çok ezilen grubun kadınlar olduğunu belirterek, adalet taleplerinin herkes için olduğunu vurguladı. Aksoy, “Sadece kadınlar için değil erkekler ve herkes için ama özellikle göçten, şiddetten, savaştan ve her şeyden en fazla etkilenen kesim olan kadınlar için buradayız. Yüzlerce kadın akademisyen işten atıldı. Nuriye Gülmen günlerdir açlık grevine devam ediyor. Adaletsizlikleri saymakla yetmiyor artık. Kurtuluşun kendisi kadınların mücadelesi ve yürüyüşü ile gelecek” diye belirtti.
‘BİR DERYA OLDU’
Adalet Yürüyüşü’ne gerçek eşitlik ve adalet talebi ile katıldığını dile getiren Halkevci Kadınlar’dan Hande Yanar, iktidarın kendisini sokaklardan evlere kadar ürettiğini ve var olan eşitsizliğin kadınların adalet arayışını da beraberinde getirdiğini söyledi. Yanar, “Kadınlar daha eşit, özgür, baskıya uğramadığı bir yaşam için yürüyor. Bu yüzden bu yürüyüşün bu açıdan anlamı da büyük. Çünkü burada bir yol açıldı ve herkesin talebini bir araya getirip söyleyebildiği derya oldu” diye konuştu.
EMEP’li kadınlardan Şenay Kumuz, yürüyüşte yer alma gerekçelerini şöyle sıraladı: “Pipa Bacca dünyadaki eşitlik anlayışından dolayı buraya gelmişti ve burada katledildi. Tıpkı diğer kadınlar gibi erkek şiddeti ile katledilmişti. Bu erkek şiddeti aslında devletten alınan desteğin bir parçasıydı. Dolayısıyla toplumun her katmanında kadınların bu adaletsizliğe maruz kalması bugün bizim için en önemli gerekçelerden bir tanesi. İş yaşamı, kadınların uğradığı şiddet, cinsel saldırılar, çocuk istismarı ve buna benzer saldırıları değerlendirdiğimizde kendi taleplerimizi Adalet Yürüyüşü’nde yer alarak bir kez daha dile getiriyoruz.”
‘KADINLAR ÖZGÜR OLMADAN KİMSE ÖZGÜR OLAMAZ’
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kadın Meclisi’nden Sebahat Yıldırım da, “80 yaşındaki insanları gördüm yolda adaletin peşine düşmüş. Ama buna ihtiyacımız varsa aramalıyız ve çocuklarımıza daha iyi bir gelecek bırakmalıyız” dedi. Kadınlar özgür olmadan dünyanın hiçbir yerinde hiç kimsenin özgür olmayacağını kaydeden Yıldırım, “Kadınların özgürlüğü ile her şey başlayacak. Çünkü dünyayı yaratan, yöneten ve çocukları eğiten kadınlardır. Bu yüzden kadınlar eğer özgür olursa, adaletli bir ortamda büyürse büyüttüğü çocuklar da daha adaletli büyütüleceği için sağlıklı bir toplumla birlikte sağlıklı bireyler yetişmiş olur” diye konuştu.
‘GERÇEK ADALET İSTİYORUZ’
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’ndan (KCDP) Demeter Dinler de, kadınların adalet talebinin yıllardır devam ettiğini ifade ederek, şöyle devam etti: “Çünkü kadınlar öldürüldükten sonra ‘iyi hal’ indirimi, ‘kravat’ indirimi verilmeye devam ediyor. Erkekler salıveriliyor. Bunun yanında devam eden açık giyinmemizle alakalı olan kısım var. Otobüslerde, minibüslerde saldırıya uğruyor. Bundan birkaç gün önce yakası açık diye acil servise kaldırılan kadın kocası tarafından dövüldü. Bunlar tamamen adaletsiz bir dünyada olduğumuzu, kadınlar için adalet olmadığını gösteriyor. Bizim talebimiz kadınlar için adaletten başka bir şey değildir. Gerçek adalet istiyoruz. Bizler mahkemelerde kadınlar için adalet istiyoruz. Aynı zamanda bu politikanın sıfır toleransla işlemesini istiyoruz.”