‘Adalet tecelli etmeden Aladağ yangını sönmez’

 Aladağ davasını takip eden Adana Barosu Başkanı Veli Küçük, adalet tecelli etmeden bu yangının sönmeyeceğini belirtti. Çocuğunu kaybeden Ahmet Yetim de, “Ben adalete ve devlete güvendim. Demek suçlu biziz” diyerek tepki gösterdi.

Adana’nın Aladağ ilçesinde Süleymancılar Cemaati’ne ait öğrenci yurdunda 29 Kasım 2016 tarihinde çıkan ve 11’i çocuk olmak üzere 12 kişinin yaşamını yitirdiği, 24 kişinin yaralandığı yangın faciasıyla ilgili bilirkişi heyeti tarafından skandal bir rapor hazırlandı. Önceki gün Kozan Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen 5’inci duruşmada ortaya çıkan skandal ayrıntılar arasında en dikkat çeken ise olayın “iş kazası”, yangında yaşamını yitiren 18 yaşındaki yurt eğitmeni Fatma Canatan’ın da misafir olarak gösterilmesiydi.
Davayı başından itibaren takip eden Sosyal Haklar Derneği (SHD) üyesi Avukat Ömer Çelik, İş Kanunu mantığıyla hazırlanan raporun çelişkilerle dolu olduğunu belirterek, raporda ayrıca kusur değerlendirmesinin de yapıldığını söyledi. Kusur derecesi belirlenmesine ihtiyaç olmadığını, sorumluluk belirlemesi yapılmasını gerektiğinin altını çizen Çelik, “olası kast” veya “bilinçli taksir” hükümlülüklerinin uygulanması gerektiğini söyledi.
‘SANIKLARIN HEPSİ ASLİ KUSURLU’
Mahkemenin en başından itibaren akademisyenlerden, yangın konusunda uzman ve dernekler mevzuatına hâkim kişilerden yeni bir bilirkişi heyetinin oluşturulmasını istemesi gerektiğini ifade eden Çelik, yeni heyetin hazırlayacağı rapor çerçevesinde yargılanmanın devam edeceğini söyledi. Kamu görevlileri ve yurdu işleten dernek yöneticilerinin “asli kusurlu” olduğunu belirten Çelik, dava dosyasının “Basit ihmal sonucu ölüme ve yaralanmaya sebebiyet verme” dosyası olmadığını “kasten” işlenen “insan öldürme ve yaralama” suçunun vasfını karşıladığını söyledi.
‘ADALET TECELLİ ETMEDEN BU YANGIN SÖNMEZ’
Duruşmayı takip eden Adana Barosu Başkanı Avukat Veli Küçük de, ortaya çıkan detayları hatırlatarak, olayın iddianamede geçtiği gibi “Basit ihmal suretiyle ölüme sebebiyet verme” olmadığını ve sanıkların tamamının “Kasten ve olası kast ile birden fazla kişiyi öldürmeden” tutuklanması gerektiğini vurguladı. Küçük, “Fırsat eşitliğini sağlamak için devletin Anayasa’nın bu ilkesine uygun davranmadığının örneği bu dosyada mevcuttur. ‘Kasten öldürme’den tamamının tutuklanması gerekir. Ayrıca bu çocuklar işçi değil, öğrenciydiler. Bilirkişinin de bu kararı son derece düşündürücüdür. Adalet tecelli etmeden bu yangın sönmez” ifadelerini kullandı.
‘BİLİRKİŞİ RAPORU HUKUK FACİASIDIR’
“Bilirkişi raporu böyle ciddi ve önemli ceza dosyası ile örtüşmeyen içerikler taşıyor” diyen Küçük, şöyle dedi: “Bu bilirkişi raporu bir faciadır. O da hukuk faciası. Bu bir bilirkişi ve hukuk faciasıdır.” Mahkemenin sağlıklı ve yerinde değerlendirme için alanında uzman kişilerden rapor alınması için dosyayı İstanbul’a gönderdiğini aktaran Küçük, yeni heyetin dosyadaki tutanaklardan ve bulgulardan yararlanarak raporunu hazırlamaya çalışacağını söyledi.
‘YURT YIKILARAK DELİLLER KARARTILDI’
Küçük, yurdun yıkılmasına tepki göstererek, şöyle dedi: “Bu doğru bir uygulama değil. Bir yurt binasının Milli Eğitim ve resmi kurumların verdiği onayla yıkılmasını yanlış buluyoruz. Böyle önemli bir faciada yurt binası mevcut haliyle yani yangın sonrasındaki hali bir delildir. Yurdun yıkılması delilerin ortadan kaldırılması, karartılması ve adalete ulaşmayı engelleme amacı taşıyor. Yeni bilirkişi mecburen bu haliyle dosyadaki tespitleri ve değerlendirmeleri dikkate alarak raporunu hazırlayacak. Bu da doğru bir uygulama değil.”
‘YENİ RAPOR SONUCU NİHAİ KARARA ULAŞILACAK’
İtfaiye görevleri hakkında “Görevi kötüye kullanma” suçlamasıyla hazırlanan iddianamenin iade edildiğini anımsatan Küçük, itfaiye görevlileri hakkında da aynı suçlamalarla dava açılıp Aladağ dosyasıyla birleşmesini beklediklerini söyledi. Davada delilerin çoğunun toplandığını ve bilirkişi raporunu beklemek durumunda olduklarını ifade eden Küçük, “Dava ‘İhmal sonucunda birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına sebebiyet vermesinden’ açılmıştı. Bu deliller toplandıktan sonra ilerleyen aşamalarda suçun niteliği ve vasfı ile ilgili ‘Olası kastla ölüme sebebiyet verme’ olup olmadığı ile ilgili mahkeme değerlendirmeyi ileri aşamalarda yapacağını belirtmişti. İleriki aşamalarda bunların olması için taleplerimizi yenileyeceğiz. Bilirkişi raporu geldikten sonra muhtemeldir ki nihai karara ulaşılacak” diye konuştu.
‘DEVLETE GÜVENDİM, DEMEK SUÇLU BİZİZ’
Yangında yaşamını yitiren Sümeyye Yetim’in babası Ahmet Yetim, bilirkişi raporuna “Adalete güvenim kalmadı” diyerek tepki gösterdi. 1,5 yıldır adaletin sağlanamadığını kaydeden Yetim, “Madem adalet yoksa ben de çıkacağım yola. Verdik bu çocukları kime güveneceğiz? Götürdük devletin yurduna verdik. Bize orayı gösterdi. Suçlu kim? Suçlu demek biziz. Devlet diyor ‘Çocuklarını okula verme.’ Vermeyeceğiz abim, 4 çocuğumu okula salmıyorum. Çünkü adalet yok. Saldım 2 tanesini bu işle karşılaştık. Eğer sen 10 ve 12 yaşındaki çocuklarımı teslim alıyorsan sana ait, ben karışmam. Ben adalete ve devlete güvendim. Devletin yangın merdiveni yokmuş ben mi getireyim. Bir kaymakamın ve İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nün görevi ne? Ne yapar? Kaymakam suç değil, köy muhtarı suçlu değil, İlçe Milli Eğitim Müdürü suçlu değil. Suçlu olan çocukların babaları mı?” diye sordu.
‘PERDELER YANMADI ÇOCUKLAR YANDI’
Muhtarların aracılığıyla çocukların yurda yönlendirildiğini söyleyen Yetim, söyle devam etti: “Adam ‘Pencerenin perdesi yanmamış’ diyor. Perde yanmadı da çocuklar nasıl yandı? Orada hakim demiyor; ‘Perde yanmadı çocuklar yandı.’ O zaman işte bir sorun var. Suçlular cezasını çekecek kim olursa olsun. İlçe Milli Eğitim, kaymakam ve köy muhtarının ceza alması lazım.”
MA / Hamdullah Kesen

EN SON EKLENENLER