Adil olmak veya Hakkaniyet

Adalet, hakka, doğruya, gerçeğe, haklıya vs. taraf olmak demektir. Adalet, davranışların, kararların, uygulamaların terazisidir. Bu terazi, toplumda gerçekleşen olayları, olguları, eylemleri, edinimleri vs. ortak aklın ve vicdanın (ortak duyunun) süzgecinden geçirerek haklıyla, haksızı, suçluyla- suçsuzu, gerçekle-yalanı, doğruyla-yanlışı vs. ayırma işlevi görür.

Haklı olanın hakkını, suçlu olanın suçunu vermeyen, gerçeğin, doğrunun ve hak edenin yanında yer almayan hiçbir karar adaletli olamaz. Çünkü adalet, hakkaniyeti, dürüstlüğü, güveni, emim olmayı ve vicdanları rahatsız etmeyecek kararları içerir.

Adil olmayan bir anlayıştan ve davranıştan, vicdani bir duyarlılık beklemek ham hayaldir.

Çünkü adil olmak, adaletli davranmakla olasıdır. Adil davranmaksa vicdani bir ölçüdür. Vicdani duyarlılıkla verilen her karar insan bilincini huzurlu kılar ve adalet olgusunun gerçekleşmesini sağlar.

Hakkaniyet, kamusal vicdana uygunluktur. Hak edenin hakkına haktanırlıktır. İnsanı huzurlu kılacak kararları vermektir.

Bu anlamda adalet, erdemlilik ve üstün insani davranışları içerir veya içermelidir.

Adalet duygusundan yoksun olan bir insan, güven vermeyen ve her türlü davranışına ve kararlarına kuşkuyla bakılan bir insandır.

Adalet duygusundan yoksun bir millette ve devlette, asla özgür bir ortam gelişemez, güven duygusu oluşamaz ve İnsanlar baskı altında kalırlar ve özgürlük ortamı var edilemez.

Oysa adaletin olduğu her yerde, özgür istenç, özgür birey, özgür yurttaş vardır. Tam tersi durumda, biat, bağlılık, kulluk vs geçerlidir.

Adaletli olmak, adil olmaktan başlar.

Adil olmak, haktan, adaletten, doğrudan, gerçeklerden vs. yana olmak, herkese eşit davranmak demektir.

Adalet kefesi, her zaman ağır basan milletler gelişirler ve ilerlerler. Gelişen ve ilerleyen milletlerde veya devletlerde, kişilerin hakları da ilerler ve gelişir. Hakkını alan, eşit yurttaş olan her insan özgür olur.

Adalet, insanlığın geliştirdiği en üstün değerlerden birisidir. Toplumsal huzurun, güvenin, ortak aklın, vicdanın simgesidir.

Adalet olmayan yerde barış ve güven olmaz. Güvenin olmadığı yerde de barış ve kardeşlik duyguları gelişemez.

Barışın ve güvenin olmadığı yerde, toplumsal huzur olmaz.

Huzurun olmadığı yerde, birlikte yaşamın koşulları varlaşamaz.

Birlikte yaşamın gerçekleşmediği yerde, toplumsal bilinç zayıflar ve birlikte yaşamın ortak duygusu ortadan kalkar. Bu duygu azaldığı veya ortadan kalktığında, o toplum bütünsel yapısını zora sokar.

O zaman “adaleti korumak, adil olmak insanlığın olmazsa olmazıdır” diyebiliriz.

Oysa bugün “adaleti korumakla” görevli yetkililerin yapmış oldukları yasaya aykırı karar vermeleri adaleti ve ona olan güveni büyük bir oranda sarsmıştır.

Son yapılan referandum oylamasında YSK nun almış olduğu karar, en azından halkın yarısının vicdanını rahatsız etmiştir. Hukukun gereklerini tarafsız bir şekilde uygulamakla görevli olanların “hukuk dışı” davranmaları, hukuk adına düşündürücüdür.

Yapılan oylamada “Hayır” oylarının fazla çıktığı ortadayken, yasalara aykırı yapılan bir değişiklikle tam tersi bir sonuç çıkarmak, adalete, hakkaniyete ve vicdana uygun değildir.

Tarihin vicdanı, bu konuda ki hükmünü elbet verecektir ama bugünkü vicdanları huzur etmek de, akla uygun düşmemekte ve en hafif söylemle insani değerlere de bir haksızlıktır.

EN SON EKLENENLER