Af Örgütü Temsilcisi: Mültecilere zorla gönderilme dayatılırsa ölümler artar

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Suriyelileri Efrin’e gönderme yönündeki açıklamalarını değerlendiren Af Örgütü Mülteci Hakları Koordinatörü Volkan Görendağ, “Zorla gönderilme dayatılırsa, Alan Kurdî gibi ölümlü vakaların artmasından endişe ediyoruz” dedi.

AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Afrin’i, İdlib’i çözeceğiz ve mülteci kardeşlerimizin tekrar evlerine dönmesini istiyoruz. 3.5 milyonu saklayacak halimiz yok” yönündeki açıklamalarını Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi Mülteci Hakları Koordinatörü Volkan Görendağ değerlendirdi. Görendağ, savaşın sürdüğü bir ortamda mültecileri zorla göndermenin ölümle sonuçlanacağını söyledi.
‘ZORLA GÖNDERME MÜMKÜN DEĞİL’ 
Suriyeli 3.5 milyon mültecinin Türkiye’de geçici koruma statüsünde yaşadığını hatırlatan Görendağ, Suriye’nin uzun bir süre daha mülteciler için güvenli bir yer olmayacağını söyledi. Görendağ, “Zorla geri göndermek hem uluslararası hukuk ilkeleri gereği hem de Türkiye’nin kendi iç hukukundaki düzenlemeler göz önüne alındığında mümkün görünmüyor. Ancak, bu insanlar kendileri gönüllü olarak dönmek isterlerse gidebilirler. Ama onları zorla göndermek şu anda hukuka uygun olmayacaktır. Bunun önünde ciddi yasal engeller var. Bugün Türkiye birçok uluslararası insan hakları sözleşmesine taraftır. Ayrıca, Türkiye kendi iç hukukundaki Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu’nda yer alan ‘Hiç kimse, işkenceye, insanlık dışı ya da onur kırıcı ceza veya muameleye tabi tutulacağı veya ırkı, dini, tabiiyeti, belli bir toplumsal gruba mensubiyeti veya siyasi fikirleri dolayısıyla hayatının veya hürriyetinin tehdit altında bulunacağı bir yere gönderilemez’ maddesinde net bir şekilde düzenlenmiştir” diye konuştu.
‘ÇATIŞMALAR VARKEN İNSANLAR GÖNDERİLMEZ’
Suriye’de yakın zamanda istikrarın sağlanmasının pek mümkün görünmediğini belirten Görendağ, Efrin saldırısı sonrası istikrarın daha da derinleşeceğini ifade etti. Görendağ, şöyle devam etti: “Suriye’de farklı bölgelerde silahlı gruplar arasında devam eden çatışmalar var. Suriye ordusunun, büyük devletlerin, hem de silahlı örgütlerin çatıştığı bu ortamda 3.5 milyon insanın geri gönderilmesinden bahsetmek, onların Türkiye’de kendilerini güvensiz hissetmelerine de neden olacaktır. Korkumuz ve endişemiz; 2015-2016 yılında olduğu gibi yine Avrupa’ya doğru büyük bir göç hareketinin başlaması… Bunun sonucu olarak da Alan Kurdî gibi denizdeki ölüm vakalarının artmasından endişe ediyoruz.”
‘İSTENMEYEN OLAYLAR ÇIKABİLİR’
“Mültecilerin, Türkiye’de kayıtsız bir şekilde çalıştırılmaları, kamu hizmetlerine yeterince ulaşamamaları gibi çok daha ciddi tartışılması gereken sorunları var” diye devam eden Görendağ, hükümetin ve diğer muhalefet partisi yetkililerinin bu konuda sorumluluk alması gerektiğini söyledi. Görendağ, “Kaldı ki Efrin operasyonu bağlamında mülteci konusunun tartışılması Suriyeliler ile Türkiye’deki yerel halklar arasında bir hoşnutsuzluk doğurabilir. Bu konuda özellikle mültecilere yöneltilen söylemlerden kaçınılması gerekiyor. Çünkü bu insanlar burada topluluklarla beraber yaşıyorlar ve uzun bir süre de beraber yaşayacaklar gibi görünüyor. Fakat, mültecileri dışlayan tartışmalar, onları ‘bir an önce kurtulması gerektiren bir topluluk’ olarak görmek yanlıştır ve bu yerel halkla da arasında istenmeyen olayların çıkmasına da neden olabilir” ifadelerini kullandı.
‘GERÇEKÇİ PLANLAR DEĞİL’
Görendağ, sözlerini şöyle tamamladı: “Dikkat etmemiz gereken bir durum var; 3.5 milyon insan aynıymış gibi davranmak yanlış olur. Çünkü Suriye’nin neredeyse bütün şehirlerinden, köylerinden insanlar Türkiye’ye gelmiş durumda. Bunlar farklı etnik yapılarda, farklı dini kültürel özellikler taşıyorlar. Bunların hepsinden bir grupmuş gibi bahsetmek büyük bir yanılgıdır. Çünkü büyük bir nüfustan bahsediyoruz. Bu kadar insanın barınacağı bir şehir, hepsinin bir yerde yaşaması çok gerçekçi planlar değil. Türkiye’nin ya da diğer uluslararası camianın bu konuyu tartışırken daha net şeyler söylemesi gerekiyor. Bunların netleşmesi mülteciler açısından da sağlıklı olacaktır. Çünkü mülteciler gerçekten yaşama koşullarının düzeldiği bir Suriye’de yaşamak ister ve dönmek isteyenler de olur. Fakat her halükarda Türkiye’de kalacak bir nüfus da olacaktır. Nereye, hangi koşullarda gidecekler, bunların da net olarak ortaya konulması mülteciler açısından faydalı olacaktır.”
MA / Bilal Seçkin

EN SON EKLENENLER