Akademisyenlerin direnişi ve bir babanın oğlunun kemiklerine ulaşmak için açlık greviyle verdiği büyük mücadele

AKP iktidarı ve onun lideri Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla, MİT, polis gibi baskı ve istihbarat örgütleri halkların hak arama eylemleri ve muhaliflerin mücadelesi geliştikçe yeni yollara başvurmaktan kaçınmıyorlar. Son günlerde, eskiye oranla daha yoğun şekilde polisin yüksel caddesinde demokratik haklarını kullanarak, işlerini geri isteyen akademisyenlere destek amacı ile orada bulunan insanlara saldırması bu politikanın somut ifadesidir.

Polisin annelere ve destek amaçlı orada bulunan, emekçilere, Alevilere ve yoksul Kürtlere saldırması, baskı ve zor ile sindirmeye çalışması açıkça ifade edilmek istenen, bize karşı gelmeyin, haklarınız için direnmeyin, sizlere reva görülene razı olun.

Akp iktidarı, yeni ”savaş” konseptini yani Ortadoğu da çıkacak olan ve halen devam eden kirli savaşı bahane ederek, özelliklede Fetö örgütlenmesini ve 15 Temmuz ”darbe” girişimini bahane ederek uygulamaya koyduğu kanun hükmünde kararnamelerle bizleri sindirmek ve bu baskı politikalarıyla 2019 da uygulamak istedikleri yeni yönetim anlayışlarına ulaşmak istemektedirler. Sur da, Cizire de, Nusaybin de yaşananlar Dersimde, Vartoda ziyaretgahlarımızın ve kutsallarımızın bombalanması hatırımızdadır… gerekçe ne olursa olsun bir devlet böyle bir şiddete ve vahşete başvurmamalı ve izin vermemeliydi. Ne yazık ki bu il ve ilçelerde önlarca insan ölmüş, yüzlercesi çeşitli yerlerinden yaralanmış, yüzlercesi hapishanelere atılmış ve onbinlerce Kürt vatandaşı ülkenin çeşitli yerlerine zorunlu olarak göç etmek zorunda bırakılmıştır.

Bu süreçte Alevi kurumları olarak yeterli olmazsa da çeşitli eylemler gerçekleştirmiş ve bu süreci 13 günlük açlık grevi ile taçlandırmıştık. Bu eylemlerdeki muradımız, o süreçte şiar edindiğimiz ”analar ağlamasın, çocuklar ölmesin” aslında anlatmak istediğimiz ya da vermek istediğimiz mesaj çok açıktı… ana topraktır, ana vatandır, ana kucaklayan ve sahiplenendir… çocuk yeni bir fidedir, yaşamın devamıdır, gelin bu ortak vatana ve geleceğimize sahip çıkalım, toprağımızı kana, geleceğimizi bu kanda boğmayalım. İnancımızın özü olan sevgi ile halklarımızın ortak yaşamını, EŞİT YURTTAŞLIK bilinci ile hepimizin kendisini içinde bulacağı, farklılıkların özgürce yaşadığı, farklı inançların ibadetlerini özgürce yerine getirdiği tarihsel bir toplumsal sözleşme ile taçlandıralım. Başlatmış olduğumuz bu süreç kısmen gerileme göstersede, bu anlamda ki mücadelemiz devam etmektedir.

Süreç ilerledikçe ve mücadele büyüdükçe içimizden birileri dökülecek, birileri küçük menfaatleri uğruna teslim olacak, (khk ile işten atılıp torpille geri dönenler de olduğu gibi) kimileri de iktidarın yedeğine girip ” ne kadar önemli adam” olduklarını göstermeye çalışacaklar. Tarihsel mücadeleler seyrinde çokça yaşaya geldiğimiz ucuz ihanetleri mevcut süreçte yaşıyoruz.

Bugün hocalarımızın ve Dersimli babanın onurlu direnişleri karşısında acze düşen iktidar ve yandaşları, hertürlü provakatif ve saldırılarla bu direnişleri boşa çıkarmaya çalışsada başarılı olamayacaktır.

Demokratik mücadele bir haktır, bizlerde bu haklarımızı sonuna kadar kullanacağız ve içimizde ki hınzır paşaları, rayberleri, mücadele kaçkınlarını ve bizleri ” pazarlayanları” deşifre ederek yolumuza devam edeceğiz.

HERŞEYE RAĞMEN SEVGİ TOPLUMU KAZANACAKTIR

Aşk ile

EN SON EKLENENLER