AKP, umudunu para değişimine bağladı

Covid-19 salgınının etkisiyle zaten kötü olan Türkiye’nin ekonomi ibresi, Mart ve Nisan aylarında hızla aşağı doğru seyretmeye başladı, bu Mayıs’ta da devam ediyor. Özellikle TL’nin değer kaybetmesi ile dövizin yükselmesi, 2018 Ağustos ayında doların 7 lirayı geçmesine benzer bir seviyedeydi. Dolar, Mayıs ayının ilk haftası tarihi bir rekor kırarak 7,25 TL’nin de üzerinde işlem gördü. TL, dolar ve euro karşısında yüzde 15 değer kaybetti. Türkiye Merkez Bankası (MB), TL’deki değer kaybının önüne geçmek için dolar ve euro rezervlerini devreye soktu. Ama MB’nin her döviz artışında rezervleri devreye sokması erimeyi de kaçınılmaz kıldı.

MERKEZ BANKASI DÖVİZ REZERVİ 2 YILDA ERİDİ

Türkiye’de ekonomik krizin hissedilmeye başladığı 2018’de Merkez Bankası’nın döviz rezervi 6 yılın en düşük seviyesine inmişti. 2018 Nisan ayında MB’nin brüt döviz rezervi bir haftada 1 milyar 622 milyon Dolar düşüş gösterdi. Bu, 29 Haziran 2012 tarihindeki bürüt 83 milyar 50 milyon dolardan bu yana en düşük seviye oldu. 2018’in sonuna gelindiğinde bu rakam daha da aşağılara çekilecekti. 21 Aralık 2018’de yayınlanan TCMB Haftalık Para ve Banka İstatistikleri’ne göre; 3 Merkez Bankası brüt döviz rezervleri 659 milyon dolar azalışla 72 milyar 270 milyon dolar olarak gerçekleşti. Bu erime 2019’da da devam etti. 2019’da da açıklanan veriler Ocak 2019 ile Mart 2020 arasındaki 15 aylık dönemde rezervlerin 65,7 milyar dolar eridiğini gösteriyor. Yani yüzde 28’lik bir azalma yaşandı. Son olarak 8 Mayıs 2020’de açıklanan rakamlara göre; Merkez Bankası brüt döviz rezervleri, 308 milyon dolar azalışla 51 milyar 149 milyon dolara indi.

3 BANKAYA SWAP YASAĞI

AKP medyası doların yükselişini 2013 ve 2018’deki söylemlerin bir devamı olarak uluslararası finans kuruluşlarına bağladı. ‘Bizi bölemeyecekler, başaramayacaklar’ manşetlerinin atılmasından kısa süre sonra, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), Londra merkezli Citigroup’a, UBS’e ve BNP Paribas adlı 3 kuruluşa TL alım satımını yasakladı. BDDK Başkanı Mehmet Ali Akben, bu kuruluşların finans dünyasında, iki tarafın finansal araçlarını değiş tokuş ettikleri bir sözleşme olarak tanımlanan Swap işleminde, yükümlüklerini yerine getirmediğini açıkladı. Akben, bu kuruluşların Türkiye bankalarından döviz satın alıp karşılığında ödemesi gereken TL’yi zamanında ödemediği için kurulun bu yönde bir karar aldığını söyledi. Ama Akben AA’ya verdiği röportajda yandaş medya ve hükümetle aynı doğrultuda olduğunu da şu sözlerle gösterecekti: “Kurumumuz, bankacılık sisteminin tüm paydaşlarını finansal sistemi tehdit eden manipülatif işlemler karşısında korumak için benzer girişimlere karşı gerekenleri aynı kararlılıkla yerine getirecektir.” Fakat 7 Mayıs’ta alınan yasak kararı, yükümlüklerin yerine getirildiğinin açıklanmasıyla 11 Mayıs sabahı kaldırıldı.

YENİ SWAP HATLARI KURMAYA ÇALIŞIYORLAR

Tüm bu ekonomik çalkantılar arasında AKP-MHP iktidarı ve Türk Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, IMF ile anlaşma yapmayacaklarını defalarca açıkladı. Bu söylem Covid-19 salgını ile derinleşen krizde de devam etti. Ülke IMF’ye gitmese de G20’deki bazı ülkelerle Swap anlaşması yapmaya hazırlanıyor. Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, geçtiğimiz günlerde Türkiye için “IMF ile swap konusunun masada değil, G20’de ticaret açığı verilen ve Türkiye’nin serbest ticaret anlaşması olan ülkelerle birebir swap görüşmeleri yapılıyor” sözlerini sarf etmişti. Retuers haber ajansı, Türkiye’nin döviz takası hattı kurmak için dört ülkeyle görüştüğünü haberleştirdi. Habere göre Türkiye, Tokyo ve Londra ile yeni hatlar kurmak için girişimde bulunuyor. Çin ve Katar ile de var olan hatların kapasitesi artırmaya çalışıyor. Bu haberler çıkarken Japonya, şu anlık sadece Türkiye ekonomisini izlediği ifade eden bir açıklama yaptı.

KREDİ DÜŞÜK AMA GÜVEN ŞIKKI ZORLANIR

Swap konusunda ilk söylentiler çıktığında ekonomi kulislerinde, Türkiye’nin Amerikan Merkez Bankası (FED) ile anlaşma sağlamaya çalıştığı konuşuldu. Bu haberlerin basına yansıması ile FED’in Richmond Başkanı Thomas Barkin, swap hattının ABD ile karşılıklı güven ilişkisi ve yüksek kredi standartları bulunan ülkelere verildiğini açıkladı. Kredi derecelendirme kuruluşu Fitch Ratings analistlerinden Douglas Winslow, Reuters’a verdiği röportajda Türkiye’nin kredi notunun “çöp” olarak nitelenen BB seviyesinde olduğunu hatırlatarak, kredi notunun en önemli açığının Türkiye’nin döviz rezervlerinin düşük, dış finansman ihtiyacınınsa yüksek olması olarak ifade etti. Türkiye kredi notu düşük olsa da Barkin’in ikinci kıstasını zorlayabilecek bir kapasiteye sahip. Zira ABD’li yetkililer bu meselenin politik değil, finansal bir konu olduğunu ısrarla söylese de kapalı kapılar ardında neler konuşulduğu, Ankara’nın ne gibi taviz seçenekleriyle masaya gitmeye çalıştığı bilinmiyor.

RAHATLATIR AMA GEÇİCİ MÜDAHALE

Peki swap hatları Türkiye’yi ne kadar kurtaracak? Her ne kadar haberler çıkmaya başladığında Dolar gerilemeye başlasa da birçok ekonomist bunun geçici bir rahatlama yaratacağını ve AKP’ye zaman kazandıracağını söylüyor. Zira swap yoluyla takas edilen paranın taksit ile geri verilmesi gibi bir seçeneği bulunmuyor. Vadesi dolduğunda para geri ödeniyor. Fakat koronavirüs ile iyice sıkışan Türkiye ekonomisi için etkili olması söz konusu, doları büyük oranda düşürecek. Elbette olası anlamda FED’den alınacak bu para yabancı sermayeye belli oranda güven verecek.

Türkiye’nin önümüzdeki 1 yıl içinde 170 milyar dolara yakın bir dış borç ödemesi var. Bunun yüzde 90’ı özel sektöre ait. Bu açıdan geçici de olsa Türkiye IMF yerine swap hattı kurmayı şimdilik can simidi olarak görüyor.

 

 

 

EN SON EKLENENLER