Aktar: Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de yaptıklarının meşruiyeti yok

Türkiye, Doğu Akdeniz’deki sondaj çalışmalarına devam ederken Eylül ayında Girit Adası açıklarında deniz dibinde kazıya başlayacağını da ilan etti. Yunanistan kıta sahanlığı dikkate alınmadan Libya’da Trablus Hükümeti ile yapılan anlaşma çerçevesinde deniz sınırı ilan eden Türkiye, başta Yunanistan olmak üzere birçok ülkeyi de karşısına aldı. Fakat buna rağmen faaliyetlere devam ediyor. Doğu Akdeniz’deki olayları ANF’ye değerlendiren Prof. Cengiz Aktar ise uluslararası anlaşmalara uymayan Türkiye’nin kendi kurallarını dünyaya dayatması olarak yorumluyor bu yaşananları. Fakat uzun vadede Türkiye’nin bir başarı elde edemeyeceğinin de altını çiziyor.

Türkiye, Doğu Akdeniz’de uzun süredir bir gerginliğe sebep oldu. Birçok ülke de buna dahil ama özellikle Yunanistan’la daha sıcak temasta bu son dönemde. Şimdiyse Oruç Reis Gemisi, Yunan kıta sahanlığında arama yapıyor. Peki, Türkiye’nin tüm bu olanlar karşısındaki açıklaması uluslararası anlamda ne kadar meşru?

Türkiye hak hukuk, yol yordam tanımayan bir ülke. Uluslararası hukuka göre değil, kendi koyduğu bazı kurallara göre hareket ediyor. Örneğin Kuzey Kıbrıs’ta olduğu gibi. Burayı Türkiye dışında kimse tanımıyor. Orada da zaten Türkiye’nin hukuku uygulanıyor. Türkiye Libya’daki Trablus Hükümeti ile bir deniz sınırı anlaşması yaptı geçen yıl Kasım ayında. Fakat bu anlaşmanın ne uluslararası hukukla ne de genel deniz hukuku teamülleri ile bir alakası yok. Yani meşru olacak hiçbir tarafı yok. Türkiye kendi kafasına göre iş yapıp bunu dünyaya dayatıyor. Yunanistan ile de benzer bir durumda. Türkiye’nin Trablus hükümeti ile yaptığı bu deniz sınırı anlaşması, Yunanistan’ın küçük adalarının yanı sıra gayet büyük olan Girit Adası’nı hiç dikkate alınmadan çizilmiş. Bu çerçevede bugün devam eden ve bitmekte olan Kıbrıs Adası’nın güneybatı cephesindeki fosil yakıt arama faaliyeti de öyle. Yani sorunuza gelirsek Türkiye’nin yaptığı işlerin hiçbirinin uluslararası meşruiyeti yok.

Erdoğan son çıkışlarında bizi Sevr Antlaşması’na mahkum edemeyecekler, onlar sömürgeci diyordu özellikle Libya’da ters düştüğü Fransa’yı da işaret ederek. Peki, siz bunun meşru olmadığını söylediğiniz. Bugün Türkiye’nin yaptığı ne oluyor?

Türkiye sadece burada değil Suriye Kürdistan’ında, yani Rojava’ya baktığımızda da dört dörtlük bir emperyalist ülke olarak duruyor karşımızda. Ama elbette her zaman bir bahane ve kılıf uyduruyor. Rojava’da olduğu gibi Libya’da da bunu satabildiği ülkeler var açıkçası ve başında Almanya geliyor. Çünkü Almanya, Türkiye ile sorun istemiyor, silah satmaya devam ediyor Türkiye’ye. Ama şu da var ki Türkiye’nin Ege’de ya da Akdeniz’de bütün uluslararası kuralları ihlal ederek yaptıkları, yanına kâr kalıyormuş gibi görünse de orta ve uzun vadede bu mümkün değil. Mesela ezkaza Kıbrıs’ın güneybatısında fosil yakıt buldu diyelim, onu oradan çıkarılması zor. Ama burada amaç zaten kendini göstermek, üzüm yemekten ziyade bağcıyı dövmek. Aslına bakılırsa Ankara Rejimi’nin uluslararası stratejileri bir hayal dünyasından ibaret.

Doğu Akdeniz’den herhangi bir pay koparması mümkün değil diyorsunuz bu çerçevede o zaman?

Aslında teknik olarak da mümkün değil. Çünkü yaptıkları araştırma çok derin sularda. Zaten dünyanın her yerinde petrol var, nereye kazsanız petrol ya da gaz bulursunuz. Ama maliyeti çok yüksek. O yüzden dertleri üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek diyorum. Zira orası Akdeniz’in en rüzgarlı sularından biri. Üstelik petrol, gaz fiyatları yerlerde sürünüyor dünyada. Bu işi bilen insanlar zaten boşuna para harcıyorsunuz diyorlar, ayrıca o gemilere dünyanın parasını verdiler, kiralayabilirlerdi ama inatla satın aldılar. Hadi buldular diyelim ki bu olası; ama eğer o karasuları uluslararası anlaşmalarla uyumlu değilse oradan o petrolü ya da gazı çıkarmak mümkün olmaz. O yüzden hayal dünyasında yaşadıklarını söylüyorum. Aslında günü kurtarmaya çalışıyorlar.

Yakın zamanda Fransa öncülüğünde toplandı Avrupa ülkeleri ama sizin de belirttiğiniz gibi Almanya genellikle bu konuda Türkiye’nin yanında taraf alıyor. Biraz daha açarsak neden böyle bir konumu seçiyor Almanya?

Bunun tarihsel bir boyutu var. Almanya’nın devlet hafızasında, devlet kitabında Türkiye’nin hep olumlu bir yeri vardır. Bu 1915 Ermeni Soykırımı’ndan bu yana böyle. O zamanın Alman hükümeti bu soykırıma göz yumdu. Tabii bugüne baktığımızda bunun daha nesnel nedenleri de var, o da ilk olarak mülteci meselesi. Almanya’nın gerek Suriye gerekse de diğer üçüncü dünya ülkelerinden Türkiye yoluyla gelecek göçmenler yüzünden ödü kopuyor. O yüzden Türkiye’nin buradaki zaptiye faaliyetini beğeniyor ve destekliyor. İkincisi Türkiye’yi Rusya’ya kaptırmak istemiyor; ama bana kalırsa o defter çoktan kapandı. Çünkü artık Türkiye batı müttefiki bir ülke değil. Dolayısıyla alttan alıyor ve her yaptığını görmezden geliyor. Üçüncü olarak da iktisadi ilişkiler var, bunun başında da silah satışı geliyor. Sadece Almanya satmıyor ama silahı, İtalya ve İspanya’yı da unutmamak gerekli zira onlar da saman altından su yürüten ülkeler. Fakat bahsettiğim ilk sakat ilişki tarihten gelme bir kökene sahip. O yüzden Ermeni Soykırımı’ndan bahsettim. Şöyle ki bugün terazinin bir kefesine Türkiye’yi diğerine Yunanistan’ı koyduğunuzda ve bu teraziyi Almanya’nın eline verdiğinizde daima Türkiye tarafı ağır basacaktır. Avrupa Birliği içerisinde müttefik ülke olmasına rağmen Almanya, Yunanistan’ın tezlerine her daim karşı çıktı. Böyle bir tuhaf ilişki var.

Almanya’ya kıyasla Fransa, Yunanistan’ın ve uluslararası hukuk kurallarının yanında duruyor. Öte yandan şu da var, karasular mevzuunda Yunanistan’ın ya da Türkiye’nin yüzde yüz haklı olduğunu söylemek mümkün değil. Örneğin Meis Adası’nın etrafının sadece Yunanistan karasuları olduğunu söylemek abesle iştigaldir. Bunu Yunanistan da biliyor zaten. Ama bütün bu meseleleri uluslararası hukuk çerçevesinde konuşmak gerekiyor. Türkiye ne yapıyor “Ben anlamam” diyor. Başında da konuştuğumuz gibi “Bildiğimi okurum” diyor. “Kuralını ben koyarım” diyor. Ancak bu işler böyle olmuyor, olmadığı için Fransa ve başka ülkeler devreye giriyor. Önümüzdeki hafta Girit açıklarında, Birleşik Arap Emirlikleri’nin uçaklarıyla Yunan kuvvetleri birlikte tatbikat yapacak. Üstelik bunu Türkiye’nin arama değil, Eylül ayında kazma vuracağını söyleyip Navtex ilan ettiği bölgede yapacaklar. Yani dünyada bugün, Türkiye’nin restini görmeye hazır birçok ülke var. Birleşik Arap Emirlikleri, Fransa, Mısır, Suudi Arabistan özellikle maddi destek olarak arkadan. Bu şartlar altında Türkiye’nin kendi koyduğu kuralların yanına kar kalması pek mümkün görünmüyor.

Eylül sonunda yine AB liderleri toplantısı olacak. Siz bir yaptırım olmayacağını söylüyorsunuz ama bu toplantı nasıl bir tablo ortaya koyacak?

Aslında öncelikle Ağustos’un sonunda bir tane var, orada konuşulacak daha sonrasında dediğiniz tarihlerdeki, tamamen Doğu Akdeniz konulu, olağanüstü bir Avrupa Konseyi toplantısı olacak. Tam bir yaptırım çıkmasa da diplomatik baskı olacaktır, her ne kadar Almanya alttan alsa da. Ayrıca sadece Almanya değil, söylediğim gibi İspanya ve İtalya da var. Bunların yanı sıra Bulgaristan Macaristan ve Malta da var Türkiye’ye destek veren ülkeler arasında. Ciddi bir yaptırım çıkmasa da aslında sürekli olarak Türkiye’nin çıkardığı marazaların Avrupa Birliği’nin gündeminde olması, Ankara rejimi için çok da iyi bir şey değil. Zaten ekonomik olarak son derece sıkışmış ve ipliği pazara çıkmış bir ülke hem de her anlamda siyasi, dış ilişkiler olarak da. Yaptırımlar her ne kadar somutlaşmasa da Ankara rejiminin üzerinde “Demokles’in Kılıcı” gibi duruyor.

Peki, son olarak Doğu Akdeniz’de Türkiye ve Yunanistan arasında askeri, sıcak bir gelişme yaşanır mı zira ikisi de NATO ülkesi?

Olabilir, yaşanabilir. Bunu Almanya da engelleyemez. Zira Almanların böyle bir müktesebatı da yok. Norveç ve İsveç gibi uluslararası büyük anlaşmazlıklarda arabuluculuk yapma pratiğine de sahip bir ülke değil. Almanya’yı bir tarafa koyarsak bu risk ortada duruyor. Hatta Amerikan seçimleri öncesinde bu riskin azalmadığının bilakis arttığının kanaatindeyim. Ankara bir çılgınlık yapabilir. Özellikle de Eylül ayında Girit açıklarında artık kazma işlemine geçerek…

 

 

 

EN SON EKLENENLER