Alevi Derneği: Başbakan’ın Alevi açılımı içi boş ve aldatmacadan öteye gitmiyor

Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Genel Başkan Müslüm Doğan, Alevilerin tek ve temel talebinin eşit yurttaşlık hakkı olduğunu belirterek, “Başbakan’ın ‘Alevi Açılımı’ içi boş ve aldatmacadan öteye gitmemektedir.” dedi.

Pir Sultan Abdal örgütlülüğünün; ülkedeki kardeşlik ikliminin tesisi ve barış içerisinde birlikte yaşamanın temel koşulunun eşit yurttaşlıktan geçtiği bilincinde olduğuna vurgu yapan Müslüm Doğan, yazılı değerlendirmesinde, “Başbakan’ın ‘Alevi Açılımı’ içi boş ve aldatmacadan öteye gitmemektedir. Her gün yeni bir asimilasyon aracını devreye sokan AKP hükümeti ve sistemi Alevilerin toplumsal yapısını çözmek ve toplumsal muhalefet içerisindeki gücünü yok etmek istemektedir.” ifadelerini kullandı.

Doğan, 1937 Dersim katliamı için özür dilediğini söyleyen Başbakan Davutoğlu’nun Dersim tehcirinin sonuçlarına ilişkin ise konuşmadığına işaret ederek, “Dersim’in kaybolan, katledilen insanları için, yerinden yurdundan edilen insanlar için hiçbir şey söylememektedir. Anadolu Aleviliğinin ser çeşmesi Hacı Bektaş-ı Veli Türbesi’nin ücretsiz ziyarete açılması, hükümetin ayrı bir yüzünü, samimiyetsizliğini ortaya çıkartmaktadır. Müze statüsünde neden diretilmektedir?” diye sordu.

ALEVİLERİN TALEPLERİ

Hükümete seslenen Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Genel Başkan Müslüm Doğan, şu talep ve düzenlemeleri istedi: “Toplumsal dokumuzun uzun bir tarihi sürecin sonunda oluşan ve öğreti ve inanç ruhsal-ruhi şekillenmesinin bir formu olarak algılanmamızı, hakkımızda devletçe yapılan tanımlamalardan vazgeçilmeli.

Aleviliği teolojik olarak tartışmak, tarihsel zeminini sınırlamak gibi devlet politikalardan vazgeçilmeli.

Biz aleviler laikliği; farklı inançlar ve ahlak sistemleriyle var olan bir toplumda anlam bulan, siyasal özgürlüğün ve eşitliğin sağlandığı özgür eşit yurttaşlardan oluşan bir siyasal toplum düzenin kurulmasını anlamaktadır. Bunun anlamı da ülkemizin ileri batılı ülkelerde algılanan ve yorumlanan bir laiklik ilkesinin yaşam bulmasını hayati sorun olarak görmekteyiz.

Anayasa’nın 24. Maddesi, zorunlu Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi derslerini Aleviler için kabul edilemez bir müdahale olarak görüyor; bu uygulamaya son verilmeli, bu konuda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin vermiş olduğu karara uyulmalı.

Biz Anadolu Alevileri, öğretimizin ve inancımızın ibadet yerini cemevi olarak tanımlamış ve kabul etmiş bulunmaktayız. Bu anlamda bağımsız bir inanç merkezi olarak cemevinin inanç merkezi olarak kabulü ve tescilini, inanç ve öğretimizin asimilasyonundan siyasal olarak da müdahalenin aracı ve kurumu olan Diyanet İşleri Başkanlığı’nın anayasal bir kurum olmaktan çıkartılması, tüzel kişiliğine son verilmesi gerekmektedir.

Aleviler yasal düzenlemeler içinde yer alan ve bir inanca ve kurumlarına hizmet eden tüm düzenlemelerin ele alınarak arındırılmasını talep etmektedir. (442 sayılı Köy Kanunu, 6831 sayılı Orman Kanunu, 3402 sayılı Kadastro Kanunu, 2981 sayılı Gece Kondu Yasası…Yönetmelikler…)

30 Kasım 1925 tarihinde kabul edilip 13 Aralık 1925 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 677 sayılı Kanun ile Anadolu Alevi ve Bektaşi İnancı ve öğretisinin ser çeşmesi olarak kabul gören Hacı Bektaş Dergahının kapatılması ve 16 Ağustos 1964 yılında müze olarak açılması kabul edilemez bir durumdur. Dergahın Alevilere terkin edilerek ibadete açılması gerekmektedir. Dergahın halkın hizmetine ücretsiz olarak ziyareti bir aldatmaca ve sorunun ötelenmesidir. Bu politikadan vazgeçilmesini,

Aleviler özgür demokratik laik ve bilimsel bir eğitim sisteminin uygulanmasını hayati bir sorun olarak görmektedir.”

‘BU EĞİTİM SİSTEMİ BİZ ALEVİLER TARAFINDAN KABUL EDİLEMEZ BİR DURUMDUR’

Müslüm Doğan açıklamasında imam hatiplerin dayatılmasını da eleştirerek, “Zorunlu din dersleriyle ilgili alınan yargı kararlarını uygulamayarak hem iç hukuku hem de uymakla yükümlü olduğu uluslararası sözleşmeleri ihlal eden hükümetin, zorunlu seçmeli din dersleri, ilköğretim seviyesine indirdiği türban, okullara mescit, TEOG’la binlerce öğrenciye imam hatip okullarının dayatılması, bütün bunlar yetmiyormuş gibi ayrıca okullarda imam hatip sınıflarının açılması, her okula mescit gibi uygulamalar laik ve çağdaş eğitime yönelik tehdit ve tehlikeleri artırmıştır. AKP hükümetinin hep ‘kendine Müslüman’ politika ve uygulamaları ‘tek tip’ insan yetiştirmeyi hedeflemekte, Alevi çocuklara da istemedikleri bir inancı empoze etmektedir. Bu eğitim sistemi biz Aleviler tarafından kabul edilemez bir durumdur. 2 Temmuz 1993 yılında Madımak Oteli’nde yakılarak katledilen otuz üç canımızın anısına ve tarihe tanıklık amacıyla Madımak Oteli’nin bir ‘Utanç Müzesi’ olarak düzenlemesini talep etmekte ve bunun mücadelesini demokratik düzlemlerde sürdürmeye devam edecektir.” diye sürdürdü.

‘SAMİMİ OLMAYAN VE OYALAMAYA YÖNELİK ÇALIŞMALAR KABUL GÖRMEYECEK’

Doğan, Pir Sultan Abdal örgütlülüğünün, yukarıda tanımlanan acil sorunların belirlendiği şekilde ele alınmasını ve çözüm önerilerinin bu düzlemde geliştirileceğine inandığını dile getirerek, “Hükümeti somut sorunlarımız üzerinde yoğunlaşmasını, aksi durumda samimi olmayan ve oyalamaya yönelik çalışmalarının Aleviler anlamında kabul görmeyeceğini kamuoyuyla tekrardan paylaşırız.” şeklinde sözlerini tamamladı.

EN SON EKLENENLER