Alevi ovasına AFAD ‘truva atı’!

Maraş ve çevresinde yaşayan Alevilerin yaşam alanları, yeni tehditlerle karşı karşıya. Çöp tesisi planıyla başlayan ekoloji katliamı niyetinin ardından şimdi de Alevi köyleri ortasına 27 bin kişilik sığınmacı kampı ve çimento fabrikası yapılması planlanıyor. Maraşlı Aleviler ise kamp ve fabrika planlarından dolayı tedirgin. Özellikle kampın cihatçı çetelerin yatağı olacağı ve Alevi köyleri için ciddi tehdit oluşturacağı fikri, yöre sakinlerinin genel kanısı.

Maraş ve çevresinde bulunan en verimli tarım arazileri, Pazarcık ovasında. Ovadaki nüfusun neredeyse tamamı Kürt Alevi. Bu nedenle Türk devleti, bir süredir ovayı boşaltmaya çalışıyor.

2006 yılında yapılmaya başlanan çimento fabrikalarıyla ekolojik katliam başlatıldı. Daha sonra devreye giren Maraş’ın çöpünü ovaya getirme planı, tepkilerden dolayı geri çekildi. Şimdi de Maraş Organize Sanayi Bölgesi ve AFAD’a bağlı kampta kalan Suriyeli sığınmacılar, ovaya getirilmek isteniyor. Suriyeli 27 bin sığınmacının getirilmek istenmesi, bölge halkını tedirgin ediyor.

AFAD yetkilileri kampı, kent merkezine 20 kilometre uzaklıktaki Dulkadiroğlu ilçe sınırları içerisinde yer alan ve mülkiyeti Maraş Büyükşehir Belediyesi’ne ait olan 37 hektarlık alana yapmak istiyor.

İmza kampanyası başlatıldı

Yapılmak istenen AFAD kampı, çoğunluğunu Alevilerin oluşturduğu bölgede huzursuzluğa neden oldu. 1978 yılında yaşanan katliamın travmasını üstünde atamayan Kürtler, yeni bir travmayla karşı karşıya getirilmek isteniyor. Zira halk, kampla niyetlenenin Pazarcık Ovası’nın Kürt Alevi demografisinin de değiştirilmesi olduğunu düşünüyor.

16 köy muhtarı ve sivil toplum kuruluşu temsilcisi ile mahalle sakinleri, çeşitli etkinliklerle kamp planına karşı çıkıyor. Geçtiğimiz ay yapılan basın açıklaması ile kamuoyuna yansıyan tepki, şimdi de Maraş‘ta ve Avrupa’da yaşayan Maraşlıların başlattığı imza kampanyalarıyla devam ediyor.

Pazarcık köylerinde yaşayan Kürt Aleviler, kamp planını çimento fabrikası, sanayi bölgesi ve çöp tesisi gibi planlardan ayrı görmüyor; ardında Kürt Alevi nüfusun göç ettirilmesi niyeti olduğunu düşünüyor. Birçoğu, “Neden şehir merkezine yakın boş dağlık alanlara değil de bizim köylerimizin arasına yapılıyor” diye soruyor.

Sorularını ve tepkilerini ilettikleri kentteki yetkili merciler ise topu hep Ankara’ya atıyor, “işin orada bittiğini” söylüyor. 

Cihatçı AFAD kampında paşa!

HDP Antep milletvekili Mahmut Toğrul, Maraşlıların tepkisini şu sözlerle açıklıyor: “Silvan’dan Sur’a, Cizre’den Nusaybin’e, Kürtlere yönelik savaşın ideolojik harcı, yeni İslamcı ırkçılıktır. AKP’nin Kürtlere karşı savaşı, İslami argümanlarla sentezlenmiş Türklükle yapılıyor. AFAD kampları da bu paralelde çalışıyor. Bu kamplarda DAİŞ ve diğer Selefi gruplar örgütleniyor. AFAD kampında kalan bir cihatçı, Türkiye’nin yanlarında olduğunu ve Esad ile Aleviler yönetimden düşene kadar Suriye’ye gidip savaşacaklarını söylemişti. Yani Alevileri kesen, Kürtleri bombalayan, Êzîdîleri köleleştiren barbar örgütler, AFAD kamplarında paşa gibi karşılanıyor. Pazarcık’ta yaşayan Alevilerin tedirginliği bundandır.”

Pazarcıklıların Suriye halkına “Neden geliyorsunuz, burada barınmayın” gibi bir söylemle yaklaşmadığını ama kamplarda mağdurlardan çok cihatçıların kalacağına inandığını belirten Toğrul, “Alevilerin tek talebi, bu kampların evlerinin, köylerinin, mahallelerinin uzağına bir yere kurulması“ diyor.

‘Bölgesel referandum yapılsın’

Suriye’ye cihatçı çetelerin Türkiye eliyle gönderildiğine ve “barut dolu fıçıya koşulduğuna” dikkat çeken Toğrul, ekliyor: “Mülteci sorunu kamp yapılarak çözülemez. İçeride ve dışarıda kalıcı barışla çözülür. Demokrasinin özü de halka danışmaktır. Maraş’taki Alevilerin bu talebi için bölgesel referandum yapılması, demokrasinin özüne uygundur.”

AKP’den başka herkes karşı

Maraş Alevileri ve demokratik kurumların temsilcileri, AFAD kampı planını gazetemize değerlendirdi:

Çevre Hareketi avukatlarından Mehmet Horuş: Narlı Ovası’nda kurulan iki büyük çimento fabrikası ile ilgili açtığımız davaların bir bölümü şu anda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde ve karar aşamasında. Bu fabrikalarla ilgili yöre yurttaşlarının tepkisine rağmen kapasite artışları gerçekleştirildi. Çimento ham maddesi almak için kurulan maden ocaklarına açtığımız davalar da devam ediyor. Yöre, öteden beri ciddi bir ekolojik tehdit ile karşı karşıya. Çevre ve yaşam hakkını savunma adına hukuk mücadelemiz sürüyor. Bu endüstri tesislerinin yörenin geçim kaynaklarını ve sosyal dokusunu olumsuz etkilediği açık. Yaşam alanlarına bu şekilde haksız müdahalelerin gündemde olduğu bir yerde yeni sanayi projeleri ve mülteci tesisi kurulmak isteniyor. Yani giderek yaşam koşullarının daha olumsuz, çekilmez hale gelmesi riski var. DAİŞ için göç ettirilme hissedilmeye başlandı. Yapılacak projeler için halkın görüşüne başvurulması bir yana halk, bilgi dahi almakta zorlanıyor. Bu da tedirginliği daha fazla arttırıyor.

16 köy muhtarı kampa karşı 

Sivricehöyük Muhtarı Mehmet Caner: Kampa ilişkin şu an itibariyle kesinleşmis bir durum yok. Ama keşif yapmaya geldiler. Biz Tevekkeli (Tawkoylon), Fituşağı (Fîton), Sivricehöyük, Çınarlı (Teron), Seyrantepe (Topolon), Alibeyuşağı (Olîbagon), Mahsutuşağı (Maxson), Doğanlıkarahaşan (Doxonon) başta olmak üzere toplam 16 köy muhtarının imzası ile valiliğe dilekçe verdik, böyle bir kampın yapılmasına karşı olduğumuzu söyledik. Valilik bunun Ankara’da hazırlandığını, kendilerinin yapacağı bir şey olmadığını söyledi.

Katil sürüleri gelecek

Pir Sultan Abdal Derneği Maraş Şubesi Başkanı Salman Akdeniz: Suriye’de savaş devam ediyor. Göç eden insanlara karşı duyarsız olunamaz. Ancak yapılmak istenen kampa El Nusra ve DAİŞ’in katil sürüleri gelecek. Kim kontrol edecek? Bu, ileride önü alınamayacak katliamlar doğurabilir. 16 yer söyleniyor. Çınarlı’ya yakın olan alan, şu anda netleştirilen bölge. Buna karşı imza kampanyası başlattık. Ancak hukuki değil siyasi bir durum var. İlerde bölge halkı ile farklı etkinlikler yapabiliriz. 78’in korku ve travması halen var. Böyle bir oluşum insanları daha da korkutuyor.

Müsaade etmeyeceğiz

CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu: “Yaptığımız başvurular başbakan tarafından cevaplanmadı. Bir karar çıkmadan habersiz kamp yapılamaz. Burada yeniden bir vahşet yaratılmasına müsaade etmeyeceğiz, kamuoyu oluşturmaya çalışacağız, bölgeye gideceğiz. Maraş’ta 78’de yaşanan kıyım unutulmadı, travmalar atlatılamadı. Bugün Ortadoğu ve Türkiye’de yaşananlar ortada. Mezhepçi politikalar derin kaygılar uyandırıyor. İnsanların kaygıları haksız değil. Türkiye’de ve Ortadoğu’da bu iktidarın yaptıkları ortada.

Art niyetli bir girişim

Avukat Mehmet Carman: Kamuoyu ve devlet erki üzerinde bir baskı oluşturmak istiyoruz. Kampı istemiyoruz. Oluşacak bir kamp, etnik sorunları da beraberinde getirecek. Kamp neden verimli tarım arazilerine yapılmak isteniyor? İnsanların geçim kaynağı tarım ve hayvancılık. Bugün 78 acısı da unutulmuş değil. İnsanlarda halen bir korku var. Burada bir art niyet olduğunu düşünüyoruz. İnsanlarda örgütlülük yok. İmza kampanyaları ve dilekçelerle bir hareketlilik yaratmak istiyoruz.

Çatışma zemini hazırlanıyor 

HDP Parti Meclisi üyesi Aziz Tunç: Yapılmak istenen, 78 Katliamı’nın devamı; travma öngören bir planlama… Bu Maraş‘ta var olan toplumsal katliamların devamıdır. Bir kampın oraya taşınmak istenmesi, aslında tamamıyla teknik bir ayrıntı. Kampı niye Alevilerin yoğun olarak yaşadığı bir bölgeye taşımak istiyorsunuz? Halklar arası bir çatışma yaratılmak isteniyor. Bugün DAİŞ’in toplumsal destek aldığı yerler belli. Bu kamp ile günlük hayatta kavgaların oluşmasına engel olunamayacak. Bölgenin sosyal dokusu tahrip edilecek. Bugün yerel yetkililer haberimiz yok diyor ama yerel yapı doğrudan bu işin içinde, hepsinin haberi var. Maraş katliamında da yerel yöneticiler işin içindeydi. Gelen tepkileri zayıflatmak için böyle söylemlerde bulunuyorlar. Zamanı geldiğinde de askeri müdahale ile kampı oraya kuracaklar. Bugün Türk devleti mültecileri kullanarak uluslararası alanda kazanç elde etmek istiyor. Maraş, AKP’nin en çok oy aldığı yerlerden biri. 7 Haziran seçimlerinde biz bunu biraz kırdık. Bu devleti rahatsız etti. Yürütülen demokrasi mücadelesinin önü kesilmek isteniyor.

Neden? Çünkü biz hantallaştık…

Terolar (Çınarlı) Muhtarı Mustafa Çılgı: 16 Aralık 1978’de Maraş ovasını boşaltmak için girişimde bulundular, 19 Aralık’ta katliamı başlattılar, 24 Aralık’ta durdular. Şimdi de kaldıkları yerden devam ediyorlar. Bugün artık insanlarımızı ovadan sürmek için farklı yöntemler uyguluyorlar. Burada en büyük suç, kendi insanlarımızda. Niye? Avrupa’dan bizlere para geldi, bizler burada iyice hantallaştık. “Abim, kardeşim, bacım para gönderiyor” dedik. Kahveye oturduk, şehirlere gittik. Eskiden yamalı pantolon giyerken sonra markalı pantolonlar, elbiseler giydik ve lüks arabalara bindik. Kendi yöremizden, kültürümüzden tamamen uzaklaşarak boş bir toplum haline geldik. Bugün bizim köye ağır sanayi bölgesi kurulacak. İki yıl içinde bunu yapmayı planlıyorlar. Peki bu sanayinin zehri, çevre kirliliği, yaratacağı doğa katliamını kimse bilmiyor mu? Tabii ki biliyor ama düşünemiyor. Ağır sanayi bölgesi için insanlarımızdan arazi satın alıyorlar. Dönümüne biraz fazla para da verildi mi, insanlar seviniyor. Niye? “Fazla para kazandım, gider kendime lüks araba alırım, biraz gezerim” düşüncesinde. İleriyi düşünen yok.

Muhtarlar olarak valiyle görüşmeye gittik. Valiye, “Siz ve eşiniz yanınızda koruma olmadan sokağa çıkabilir misiniz” dedim, “Hayır” dedi. “Niye? Çünkü siz bu toplumu bu hale getirdiniz. Bugün Pazarcık ovasına bir de kamp kuracaksınız. Orada terör yuvası oluşturacaksınız. Bizler Alevi ve Sünni Kürtler iç içe yaşayan insanlarız. Buraya getireceğiniz kişiler ne yapacak? Alevi köylerden birkaç kişiyi ya da Sünni Kürtlerden birkaç kişiyi vuracak, sonra burada kaos yaratacaksınız” dedim. 1978’de katliam ile yapamadıklarını bugün bu tür projelerle yapacaklar. Önce “çöp” dediler başaramadılar, şimdi de sanayi ve kamp ile bizleri yok etmek istiyorlar. Sanayi de insanlarımızın “para kazanacağız” düşüncesiyle oluşuyor. Ne oldu işte, benim arsam verimsiz veya çok para veriyorlar diyerek hiçbir şey düşünülmeden insanlar arazilerini sattı ve organize sanayiyi buraya kuracaklar.

Özgür Politika/ ERDAL ALIÇPINAR / KÖLN

EN SON EKLENENLER