Aleviler, AKP dönemimde hiç olmadıkları kadar ayrımcılığa uğramışlardır!

SEYİT SÖNMEZ

Sadaret ked hudası (Dâhiliye Nazırı, İç İşleri Bakanı), Soylu Süleyman Büyükelçiler Konferansında: “Aleviler siyasi hayatta ve devlet hayatında iki dönemde çok rahat etmişlerdir.  Birisi rahmetli Adnan Menderes döneminde ikincisi de Sayın Cumhurbaşkanımızın başbakan olduğu dönemde.” buyurmuş.

Menderes dönemini, Siyasi hayatın, devlet hayatın ne anlama geldiği ve böyle bir beyanın neden başka ülke temsilcilerinin toplantısında söylenme ihtiyacı hissedildiğini şimdilik bir yana koyarak son 14 yılda Aleviler siyasal hayatta ve günlük yaşamda neler yaşamışlar bir zihin yoklayalım.

AKP’li siyasilerin ve idari yöneticilerin dehşet verici açıklamaları, açılan soruşturmaların takipsizlikle sonuçlanması,

Sivas Davası’nın zamanaşımıyla düşmesini bizzat Recep Tayyip Erdoğan’ın “hayırlı olsun” diyerek yorumlanması

Ülkenin her yanında ilkokullardaki ayrımcılık örnekleri,

Sivas Davası’nda faillerin avukatlarının daha sonra AKP’den bakan, milletvekili ve yönetici olması,

Sivas’ta yapılan katliam müzesinde oteli yakarken ölen faillerin adının katledilenlerin yanına yazılması,

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Alevi kimliğinin miting meydanlarında dile getirilmesi ve yuhalatılması,

Berkin Elvan’ın terörist ilan edilip annesinin meydanlarda yuhalatılması,

Birçok kesimden destek alan Gezi Direnişi’nin yandaş medyada Alevi direnişi gibi gösterilmesi ve öldürülen gençlerin niçin ve kim tarafından öldürüldüğüne değil de inançlarına vurgu yapılması,

Gezi direnişinde özellikle Alevilerin yoğun olduğu mahallelerde polisin orantısız şiddet uygulaması,

Başbakan olduğu dönemde Recep Tayyip Erdoğan’ın sürekli olarak “geçmişte kendisini belli mezhepten hâkimlerin yargıladığını” iddia ederek Alevileri hedef göstermesi,

Recep Tayyip Erdoğan ve partililerinin sadece Aleviler değil, Kürt, Ezidi, Ermeni, kadın, eşcinsel kısacası herkesi ötekileştiren söylemleri rahatlıkla kullanması,

2012 yılında Adıyaman’daki işaretlemeler için dönemin İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin ile Adıyaman Valisi Ramazan Sodan’ın “çocuk işi” demesi ve bu açıklamaların ardından birçok işaretleme olayının daha gerçekleşmesi,

Suriye politikasında izlenen düşmanca tutumda sürekli Suriye’deki yönetimin Alevi olduğunun vurgulanması,

Hatay Reyhanlı saldırısında ölenlerin Sünni olduğunun belirtilip, mezhepçi bir politika ile algı yönetimi yapılması,

Basında DHKP-C örgütünü Alevilerle ilişkili göstererek Alevilere yönelik terörist algısı yaratılması,

Çağlayan Adliyesi’ne yapılan ve savcı Mehmet Selim Kiraz’ın öldürüldüğü olay sonrasında ‘meczup’ olduğu iddia edilen silahlı bir kişinin elinde ‘Zülfikar’la AKP Kartal ilçe binasına Türk bayrağı asması,

Alevi katliamları için fetva veren Ebu Suud’un meydanlarda dönemin Başbakanı tarafından anılması, bu katliamlara ferman veren Yavuz Sultan Selim adının üçüncü boğaz köprüsüne verilmesi… Alevi mahallelerine özellikle Yavuz Sultan Selim’in adının konulup Alevi vatandaşlara adeta “kılıç hala oyunuz da” mesajının verilmesi,

ÖSO’nun ve onun bileşenlerinin ve IŞİD’i masum gösteren açıklamalar yapılması,

IŞİD’in dünya görüşü olarak kendine çok uzak bir kültürden gelmesine rağmen Alevi kökenli gençleri kendilerine katmaya çalışarak Türkiye’deki eylemlerinde kullanması,

Ayrıca Ali Alkan’ın cenazesinde Ağabeyi Yarbay Mehmet Alkan’ın yaptığı konuşma üzerine Alevi ve terör örgütleri yanlısı olduğu iddia edilmesi. Yarbay ve ailesinin daha sonra bunları yalanlamak durumunda bırakılması,

Elazığ merkeze bağlı Yazıkonak Beldesi’nde Alevi vatandaşların yaşadığı 6 ev işaretlenmesi,

Çapa Tıp Fakültesi Hastanesi Dâhiliye Bölümü’nde görev yapan Prof. Dr. Mehmet Şeref Demirel hastasına Alevi olup olmadığını sorduktan sonra Aleviler’in cemevinde cümbüş yaptığını,  dansöz oynattıklarını, Berkin Elvan’ın terörist olduğunu, Gezi eylemine katılan herkesin terörist olduğunu söyleyip ilaç isteyen hastaya “ne ilacı sana ilaç yok, git Berkin Elvan dosyasını oku öyle gel” diyerek hastayı odasından kovması,

Kahramanmaraş Karacasu Mahallesi’ndeki TOKİ evlerinde aylardır, bir komşusunun sözlü tacizine maruz kalan hamile bir kadın “Sizleri kesmek lazım, Maraş Katliamını yeniden yapmak lazım” denilerek linç edilmeye çalışılması,

Suriye’ye “Alevi ve Ermeni kafası kesmeye gidiyorum” diyerek giden ve Ulusal Savunma Kuvvetleri tarafından Lazkiye’de öldürülen Burak Mişinci İstanbul’da defnedilmesi,

İstanbul’un Bahçelievler ilçesinin Kocasinan Mahallesi’nde, Alevilerin evlerinin zillerine işaret konulması,

Adıyaman’dan sonra Erzincan’ın Maksutuşağı Köyü’nde, sakallı, beyaz cübbeli iki kişinin Hatay plakalı bir araçla Alevi köylerini fişlenmesi 36 Erzincan’ın yanı sıra Tunceli’de de şalvarlı, cüppeli ve sakallı kişiler türlü bahanelerle Alevi köylerinde dolaşması,

Konya’daki öğretmenler kurulu toplantısında “Aleviliğe din kitaplarında fazla yer verildiğini” düşünen din öğretmenleri, “Alevilerin yoğun olduğu bölgelere dağıtılacak kitaplarda çok yer verilmesi uygun olabilir” görüşünü bakanlığa iletmesi,

Sultangazi Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Cemevi Başkanı Zeynel Odabaş silahlı saldırıya uğraması, ve hukuka aykırı şekilde 15 gün gözaltında tutulması,

Alevi Bektaşi Federasyonu (ABF) Genel Başkanı Baki Düzgün ve Alevi Kültür Dernekleri (AKD) Genel Başkanı Doğan Demir, yolda silahlı saldırıya uğraması,

Üsküdar Kirazlıtepe Mahallesi’nde Alevilerin oturduğu evler işaretlenmesi. Demokratik Alevi Dernekleri üyesi Ali Kartal’ın evinin önüne ise bomba süsü verilmiş paket bırakılması,

Şırnak’ta PKK saldırısında öldürülen asker Barış Aybek’in cenazesinin cemevinden kaldırılmasına izin verilmemesi,

Muş Varto’da PKK mezarlığındaki Cemevi’nin yıkılması, mezarların tahrip edilmesi,

Tunceli’de mezraların ardından halkın kutsal kabul ettiği Alevi ziyaretgâhı Kırk Göze  bombalanması,

Sarıyer’deki terör operasyonu sırasında polisin silahından çıkan kurşunla yaralanan Dilek Doğan, tedavi gördüğü Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde hayatını kaybetmesi,

Hatay’ın Defne ilçesi Akdeniz Mahallesi’nde Arap Alevi cemaatine hizmet veren Ehlibeyt Kültür ve Dayanışma Vakfı (AHDAV) Genel Merkez Basın sözcüsü ve Özel Kalem Müdürü Sedat Bilgin gece saatlerinde evinin önünde boynuna ip geçirilerek saldırıya uğraması

Cemevlerine saldırılar,

Ramazan ayında oruç tutmayanlara yönelik şiddet,

Bazı Alevi yurttaşlara yönelik linç girişimleri,

Adıyaman’da 2012’de başlayan ev işaretlemeleri,

  1. Köprüye verilen “Yavuz Sultan Selim” ismidir.

Cami-Cemevi projeleri,

Okmeydanı Cemevinde Uğur Kurt’ın polis tarafından öldürülmesi,

Maraş’da Alevilerin yaşadığı köylere Mülteci kampı yapılması,

Diyanet İşleri Başkanlığı’nın varlığı ve Sünni mezhebine mensup yurttaşlara çalışması,

Cemevlerinin statü sorunu,

Zorunlu din dersleri,

Kadrolaşma sorunu,

Nüfus Cüzdanlarındaki din hanesi sorunu,

Bu örnekler bir şekilde görünür olmuş olanlardır. En tepeden devlet yetkililerinin artık açıktan hissettirdikleri faşizan tutumları memleketin her bir kentinde, köyünde, mahallesinde mikro faşizmler yaratmaktadır. Ve birçok ayrımcılık, zulüm, kötülük gün yüzüne çıkamamaktadır.

Sırf bu öreklerden anlaşılacağı gibi, Aleviler AKP dönemimde belki de hiç olmadığı kadar ayrımcılığa uğramışlardır, hiçbir başbakan açık bir şekilde inançlarına hakaret etmemiştir. Hiçbir dönemde bu dönem olduğu kadar ayrımcılık yapıldığı duygusuna kapılmamışlardır.

Soylu’nun bu beyanının gerçeklerle hiçbir ilgisinin olmadığını normal sınırlardaki insan aklı görebilecek durumdadır.  Nitekim çoğu Alevi belki de gülüp geçmiştir.

Not: CHP’ Milletvekili Barış Yarkadaş’ın TBMM’ye sunduğu Alevilere Yönelik Güncel Hak İhlalleri” başlıklı rapordan ve Belçika Alevi Birlikleri Federasyonu’nun Başbakanlığa yazmış olduğu mektuptan faydalanılmıştır.

15 Ocak 2017

EN SON EKLENENLER