Aleviler Sürecin Neresinde?

Türk ve Kürt devrimci çevrelerinde ve bazı Alevi çevrelerinde, Kürt sorununun çözümü için PKK lideri Abdullah Öcalan’ın yaptığı tarihi açıklamalardan dersler çıkarmak yerine, o açıklamaları anlamlarından uzaklaştırıp, yeni cümleler kurduranlar var. Kendisine sosyal demokrat deyip, CHP içinde konumlanan, yıllardır Alevilerin acıları üzerinden siyaset devşiren yol düşkünleri çıkmış ‘Öcalan Türk-İslam sentezcisi oldu’, ‘Öcalan Alevileri sattı’ diyorlar.

Kürt hareketi doğuşundan bugüne, her zaman Alevilere özel önem verdi. “Kürtler ve Aleviler sürekli katliama uğradı ama Kürt Aleviler daha çok katliama uğradı” söylemini daima güncel tuttu. PKK yönetici kadrolarının birçoğu Alevi kökenli devrimcilerden oluşuyor. BDP girdiği seçimlerde Alevinin yaşamadığı kentlerde Alevi Kürtleri aday yaptı. Sünni Kürt kardeşlerimiz de de bunu sorun etmedi. Evlatlarımızı meclise göndermekte tereddüt etmedi.

Art niyetli yaklaşmayan herkes biliyor ki, Kürt hareketi ulusal mücadelenin ötesinde, Anadolu’da yaşayan bütün inanışların, bütün halkların özgürlüğünü dert edinmiştir. Türkiye’nin tümünde demokratikleşmeyi, dönüşümü ve değişimi dert edinmiştir.

Diyarbakır Newroz’unda Kürt sorununun çözümü konusunda yol haritasını açıklayan Sayın Öcalan’ın “ bu ülkedeki Müslümanların inanışıyla bir sorunları olmadığını, aksine gerçek Müslümanlığın ötekinin de hakkına saygı yaratması getirdiğini” belirtmesinden nasıl olur böyle bir sonuç çıkarılır? Bunu anlamakta insan zorlanıyor. Bu açıklamalardan Öcalanı Alevi düşmanı göstermeye çalışmak, Türk-Kürt İslam ittifakı kuruldu demek en hafif deyimle siyasi ahlaksızlıktır.

 

Kendilerine oy veren Kürt ve Türk Alevi yurttaşların hakkını savunamayan, Alevi ve Kürt olduğunu bile söylemeye cesaret edemeyen bir genel başkanın olduğu bir CHP’nin, Kürtleri Alevilik üzerinden vurmaya kalkışması komik olmaktan öte hazindir. Haksızlıklarla ve katliamlarla geçmiş,Türkiye Cumhuriyet tarihine bir bütün sahip çıkan, bu süreçte Alevileri katletmeye yönelik yaşanan Koçgiri, Dersim, Maraş, Madımak, Gazi katliamlarından dolayı bir özeleştiri vermek yerine, kendilerini bundan azade eden bir zihniyetin Alevilere vereceği bir şey yoktur. Aleviler bugün Alevi olduklarını söyleyebiliyorlarsa bu Kürt mücadelesinin yarattığı siyasal atmosferin, elde edilen demokratik kazanımların sonucudur.

Kürtlerin Alevileri satması bir yana, Kürtler Alevilerle, Aleviler de Kürtlerle birlikte özgürleşeceklerdir. Bunu bilen sağduyulu Alevi kurumları, bugün güçlerini Kürt Özgürlük hareketinin bileşenleriyle bir araya getirmeye başladılar bile. Bu çözüm sürecine karşı çıkanlar, Aleviliği Cumhuriyetçi inkar ve asimilasyon merkezlerinde bitirmeye, asimile etmeye çalışan, aslını inkar ederek siyaset yapabilen kınalı kekliklerdir. Yüzleri açığa çıkmış bu şahıs ve kurumların düne kadar PKK’yi bölücülükle, katillikle, Alevi evlatlarını harcamakla suçladıklarını unutarak, bugün hep bir ağızdan silahları susturan, silahı bir siyaset aracı olmaktan çıkarma sözü veren Öcalanı Sünni İslam işbirlikçisi, Alevi düşmanı ilan etmesi manidardır.

Dün PKK hareketinin savaşı sürdürmesine karşı olanlar, bugün savaşın bırakılma istemine karşı çıkıyorlar. Dün Alevi sivil kurum öncülerinin CHP’den aday olma istemlerini elinin tersiyle itenler, Kürt hareketi bileşenlerinin Alevileri Kürdistanın Süni kesimlerinden aday gösterip seçtirdiklerini unutarak, Kürt hareketini Alevi düşmanı ilan etme sahtekarlığına başlıyorlar. Aklıbaşında olan her Alevi bilir ki, Aleviliği özünden uzaklaştıran zihniyet CHP zihniyetidir. Aksine Aleviliği tarihsel kökleri ile birleştiren ise Kürt özgürlük hareketidir.

Bugün Kürt Özgürlük Hareketi saflarında binlerce evladını yitirmiş, binlerce evladı hala bu hareketin saflarında mücadele eden Kürt Alevileri ile evlatları arasına kara bir duvar örülmek istenmektedir. Bu kara duvarı örmede işbirliği içine girenlere bakarsanız, tehlikenin boyutlarını da anlamış olursunuz. Bir yanda Aleviliği İslama eklemlemede özel görevli CHP, öte yanda varlığını yiğit Alevi gençlerinin can bedeli mücadelesine borçlu olan sözüm ona solcu geçinen ulusalcılar, Mahirlerin, Denizlerin, İbrahimlerin adı altına sığınarak 40 yıldır partileşemeyen çok çok devrimci solcular, elbirliği içinde Kürt hareketinin Alevileri sattığı yalanını yaymaya çalışıyorlar.

Oysa biliniyor, “ yalancının mumu yatsıya kadar yanar” , bunların mumu ise daha erken sönmeye başlamıştır. Daha dün Alevi Kürt köylerinde “din kitlelerin afyonudur. Dedelik gericilik kurumudur vb.” Köksüz söylemlerle yasaklı Alevi inancını bir de devrimci güçlerce yasaklayan zihniyet, tarihinin hiç bir döneminde bir camiye girip sosyalizm propagandası yapmamıştır. Ama Alevi köylerinde rahatlıkla Alevi düşmanlığı yapmış ve tepki de görmemiştir. Aleviliğin yeni kuşaklara aktarılmasının önüne set çekerek te, bilmeden gericiliğin değirmenine su taşımıştır.

Bütün bunlar olurken, siyaset sahnesine çıkan Kürt Özgürlük Hareketi, Kürt kızılbaşlığını kökleri ile buluşturmuş, Alevi gençliğe ulusal ve siyasal bir şahsiyet kazandırarak, Aleviliğin bu topraklarda yeniden sahneye çıkışına da öncülük etmiştir. “Zülfikar Gerillanın Elinde” diyen yine bu harekettir.

Bilinmelidir ki, Kürt özgürlük hareketinin temel sloganlarından biride “Aslını İnkar Eden Haramzadedir” sloganıdır. Türkiye’de Alevileri, aslını inkardan kurtaran hareketin, bugün Alevileri sattığı yalanına kim inanır?

Bu feryadın içine giren sözde solcuların yanında, elbette bu çözüm sürecine omuz veren, destekleyen ezici bir sol kesim de vardır. Sürece karşı çıkan ve kendine sol diyen çevrelerin büyük bir kesiminin siyaset sahnesinde esamesi bile okunmamaktadır. Esamesi biraz okunan kesimler ise zaten kendilerini Türk milliyetçileri olarak adlandırmaktan kaçınmamaktadırlar.

Sözümüz onlara değil, onların yalan ve sahtekarlık propagandasının rüzgarına kapılan samimi unsurlaradır. Bu arkadaşlarımızı bir kez daha aklıselim düşünmeye ve vicdanlı değerlendirmeler yapmaya çağırıyoruz. Alevilerin aslını inkar etmemekte direnen kesimleri bugün güçlerini, Kürt özgürlük hareketi ve Türkiye devrimci demokratik hareketi ile birleştiriyorlar. Bugün HDK bileşenleri olarak ülkemizdeki çözüm sürecine destek veriyorlar.

Aleviler, Kürt sorununun çözümünün, Alevi sorunun da çözümünün kapısını aralayacağını biliyorlar. Bu süreçte örgütlü bir biçimde sürecin Kürt tarafında, Türkiyeli diğer toplumsal kesimlerle birlikte bir yer alışın, mevcut gerici iktidara geri adım attırabileceğinin farkındalar. Ya da farkında olmak zorundayız diyeyim. Eğer bu çözüm süreci sonucunda halklarımızın daha ileri mevziler kazanmasını istiyorsak, sürecin tüm zorluklarını bilerek ama bu “çözüm olmaz” demekten kendimizi alıkoyarak, mümkün olan en ileri adımın atılması için mücadele etmeliyiz.

Süreçte bir taraf olmadan, dışardan söylemlerle muhatap alınmayacağımızın bilincindeyiz her halde. Sözün özü düne kadar Alevileri her sıkıştıkları noktada pazarlayanların, bugün onlar için söyleyecek sözleri bulunmuyor.

Son sözü söyleyenler hep mücadele içinde olanlardır zira.

EN SON EKLENENLER