Alevilerin tek televizyonu TV 10 ‘lokma’ ile kuruldu

“Hakkın ve hakikatin sesi” şiarıyla 2011 yılında yayın hayatına başlayan TV 10, Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile 5 Ekim’de kapatılan 12 televizyondan biri. Türkiye, Kürdistan ve Avrupa’da yaşayan Alevilerin sorunlarını dile getiren ve onların sesi olarak yayın hayatı sürdüren televizyonun teknik araç ve gereçleri dağıtılan lokma ile alındı. Kısa bir sürede büyük beğeni toplayan kanal şehir şehir, köy köy hakkın ve hakikatin sesini ulaştırmada köprü görevi gördü.

Adını ortak görüşle aldı

Adını cemevlerinde alan TV 10, Beylikdüzü’nde 75 metrekarelik bir dairede 4 kişilik bir ekiple kuruldu. Alevilikte 10’uncu günün kutsal sayılmasından dolayı bu ismi alan televizyon, Alevilerin yaşam biçimi, kültür ve inancını, sazını, sözünü, deyişini, fıkralarını ve tarihi geçmişini izleyiciye aktardı. “Yol bir sürek bin bir” inancıyla yola çıkan kanal, Zaza ve Kurmancî dilini kullanan Kürt Alevileri ile Türkmen, Tahtacı Alevileri birbirine yakınlaştırdı. TV10 kısa sürede diller farklı olsa bile yolun bir olduğu misyonu üstendi.

Hoşgörüden ödün vermedi

Televizyonun kuruluşunda yer alan Hüseyin Kelleci, zorlu mücadeleyi anlatırken, hangi koşullarda olursa olsun Alevilikte kinin yeri olmadığını, yıllardır zulme ve katliamlara maruz kalmalarına rağmen, sevgiden, barıştan, hoşgörüden ve direnmekten hiçbir zaman ödün verilmediğini belirtti.

‘Aleviler kendilerini gördü’

Tokatlı Türkmen bir Alevi olan Kelleci, TV 10 çıkışının ilk başlarda Alevilere yönelik bir yayın hayatına sürdürdüğünü, zamanla her kesime hitap edecek program yaptıklarını söyledi. Kelleci, “Tokat’ta, Kürt dediğin zaman kızarlardı bana. Hatta bana ‘Ya senin Kürtlerin içinde ne işin var’ dediler. Sonra ben gittim onlara Kürt Alevileri anlattım. Zaza Alevileri anlattım. Bunu televizyonlara yansıttık. Şu an da Tokat’ta değişmeyen kişi kalmadı. Sonra gittik Çepliler’e. Mikrofonu uzattığımızda tepki çekiyorduk ancak kendimizi anlatmaya başladığımızda Çepliler bizi bağırlarına bastı. Sonra Tahtacılara gittik. Tahtacılar Aleviler içerisinde en milliyetçi olanlardır. Tahtacılar da bizleri bağırlarına bastılar. Çünkü orada kendilerini gördüler. Kendi türkülerini, deyişlerini, kıyafetlerini görüler. Kısaca, Aleviler TV 10’da kendilerini gördüler” diye konuştu.

‘6 yıl içerisinden çok şey paylaştık’

Türkiye’de Alevilerin birbirlerini tanımadığını söyleyen Kelleci, şöyle devam etti: “Dersim’de, Bingöl’de Zazaca ibadet edildiği zaman benim orada anladığım sadece Şah’ı Merdan Hüseyin’in ve Hz.Ali kelimeleri idi. Bunu işte Tahtacılar, Çepliler, Türkmen Aleviler izleyip öğrendiler. Diller farklı olsa bile yolun bir olduğunu TV 10’da gördüler. Elimizden geldiğince Ezîdiler’i anlatmaya çalıştık. Bütün azınlıkları ekranımıza konuk olarak taşımaya çalıştık. Türkiye’nin en renkli televizyonlarından bir tanesi olmaya gayret ettik. Aslında 6 yıl içerisinden çok şey paylaştık.”

‘Halkın televizyonuyuz’

Türkiye ve Avrupa’da yayın hayatını sürdüren ve 80 çalışanı bulunduğu bilgisini paylaşan Kelleci, “Biz, kurumların değil, halkın televizyonuyuz. Şah kuluna gittiğim zaman 80 yaşındaki kadın boynuma sarılıp ‘Hüseyin dedem ne oldu neden kararttılar’ deyip gözlerinden yaş döküyorsa, o yaşın da adı hüzündür. Bizim için onurlu bir yaştır. O yaşı yere düşmeden sahiplenmemiz gerekir” diye kaydetti.

‘Halkın desteğiyle ayakta kaldık’

Kelleci, TV 10’nun kuruluş hikayesinden bir anısını şu sözlerle anlattı: “Elbistan’ın Köse Yayla köyüne gittik. İnsanlar kendi aralarında para toplamışlardı. Çekimlerimiz bittiğinde ellerinde bir zarfla geldi köylüler. Beklemediğimiz bir katkı sundular. İşte TV 10, bu zamanlara böyle geldi. Halkın desteğiyle ayakta kaldık.” Kelleci, “Gece gündüz, yorgunluk demeden söz verdiğimiz yere gittik. Hakkın ve hakikatin sesini ulaştırmak için TV 10 araçları her ay 150 bin kilometre yol yapıyorduk” dedi.

‘Alevilerin sesini her koşulda yansıtacağız’

“Elimizi kalbimizin üstüne koyduğumuzda rahat uyuyorduk” diyen Kelleci, hiç kimsenin hakkını yemediklerini ama bugün secdeye alnını koyanların Alevilerin haklarını yediğini vurgulayarak, hakkın ve hakikatin sesini her koşulda yansıtacaklarını ifade etti.

(yak/za/sd) DİHA

EN SON EKLENENLER