Alevilerin varlığı, alevi olmayanların çenesini yorarmış

Nafiye Gölbaşı

Yakında yanlışlıkla ağzından ‘A’ çıkan birine ‘Alevi mi demek istemiştiniz’ diye sorulacak gibime geliyor. Siz söyleyin biz haber yapalım.

Zenginin malı züğürdün çenesini yorarmış dedikleri gibi, Alevilerle ilgili, başlıktan öteye gitmeyen, haberler halkın yoğun isteği üzerine mi aranıp bulunuyor,  ne bu ilgi alaka, nerede bir kurt ölmüş anlaşılır gibi değil.

Adamlar bir sayfa dolusu, ipe sapa gelmez şeyler söylüyorlar, yazıyorlar, ama içlerinden bir tek kelime, bir cümle cımbızlanıyor ve başlık oluyor o söz.

İçinde alevi kelimesi geçsin de, içeriği hiç önemli değil.

Zor buluyorlar zaten.

Karaborsa ve durdukça da değerleniyor, artık sakız haline gelmiş olan sözler ve şimdiye kadar duyduğum kadarıyla hiçbir haberin nedeni de Alevilerin kendisi değil.

Onların üzerine gelen de, yerlerini dar eden de, onları kurtarmaya, kışkırtmaya çalışan da, sağ olsunlar, derici misali, hep başkaları.

Sadece kendilerini savunurken, protesto ederken, birilerini hakaretten mahkemeye verirken haber olmuş aleviler.

Düşün yakamızdan, bir gölge etmeyin ya, dememişler hiç. Yıllarca, yılmadan, usanmadan, saldırıları hak etmediklerini anlatmaya çalışmışlar hep ama buna rağmen Sünniler ‘siz böylesiniz’ de kalmış, onlar ‘biz öyle değiliz’ de.

Bir arpa boyu yol alınmamış.

Tek korkuları dışlanmak olmuş sanki yaşadıkları yerlerde.

Azınlıkta oldukları her fırsatta hatırlatılmış onlara ama onlar bunu bilerek sürdürmüşler yaşamlarını.

Güçlerinin yetmeyeceğini bilmişler.

Allah doğruyu eğriyi nasılsa görür diyerek, ona havale etmişler birçok şeyi ama artık el-insaf yani.

Gün geçmiyor ki semah dönen kızların resmi altında içi boş  haberler yazılmasın.

Alevi örgütleri THY grevcilerine yemek vermiş, diye okudum bugün internette mesela.

Çok önemli bir haber.

Okuduğuma pek sevindim.

Pilav da nohutluymuş.

Aşure geleneğinden geliyor.

Aleviler de şaşıyorlardır, ne oluyor böyle ya, diye.

Ne kadar da kıymet verirlermiş bize meğersem. Ağzımızın içine bakarlarmış da haberimiz yokmuş.

Bari biraz ortalıkta görünelim, demişlerdir.

Hayırdır inşallah.

Adamlar pazara gitseler haber olacak yakında.

‘Aleviler topluca pazarda göründüler.’

Aşağıdaki haber de çok güzel ve iç açıcı.

Neden böyle bir savaş çıksın. Böyle bir şeyin olmasına izin vermeyiz demek düşmez mi Baykal’ a. Hem hangi alevi savaş çığlığı atmış, Sünnilerin evlerine çarpı işareti koyup, ölüm tehditleri yollamış. Kim, duyan var mı? Ama hayır, bir katliam olabilir diyorsanız oke. Buyurun, meydan sizin.

Alevilerin varlığından kendilerinden başka herkes rahatsız ve mesele de belki de bu zaten.

Onların kendileri gibi olmaları onları rahatsız eden bir şey olsaydı eğer, herhalde onlar da bugüne kadar bu işin bir çaresine bakardı. Demek ki ya o gün ya gelip çatmamış, ya da ortada bir problem varsa eğer bu onların değil.

Birileri ‘Ya unutmuşuz, siz de vardınız değil mi Aleviler? Sahi niye hiç sesiniz çıkmıyor sizin’, diyerek neredeyse zorla dinden imandan ediyor insanı.

Hem ne Alevisi ya!

Ne Sünnisi!

Ne Esad’ı!

Bize ne Esad’dan?

Allah aşkına bir susun ya!

Bir susun ve onların adına konuşmayın!

Kurtarmaya çalışmayın!

Okullardaki öğretmenlerin, halkın, başka dinlere, dillere, ırklara, inançlara olan saygısızlıklarını, cehaletini tartışın, kendinizden başlayın önce illa da bir birilerini kurtarmak istiyorsanız.

Çocuklarımızın okullarda kardeşlik ve barış içinde eğitim görmesini istiyoruz deyin.

Mum söndürülüyor denince yok öyle bir şey, bunlar dominant dinlerin, azınlık dinleri halkın gözünde küçültmek için ortaya attığı sözlerdir, birilerinin tepesine çıkarak büyünmez deyin.

Yeryüzünde, Tanrı katında herkes eşittir deyin.

Hem öyle bile olsalar, herkesin inancı kendinedir, herkes kendi yaptığından sorumludur, yargılamak bize düşmez deyin.

Başkalarını kurtarmak için yormayın kafanızı.

Herkesin kendi ağzı, tercihleri var.

Onları değerinde bırakın yeter.

radikal

EN SON EKLENENLER