Alevilikte kadın pirler ve kadın türbeleri

MÜJGAN HALİS

Alevilik inancında pirlik, dedelik makamı kadar ‘analık’ makamı da önemlidir. Analık kurumunun izini ise tarihteki ana tanrıçalara kadar sürmek mümkündür

Ana tanrıça Kibele Anadolulu’dur. Dolayısıyla anaerkil düzenin en önemli yaşam alanlarından biri de Anadolu’dur. Tarihçi Heredot; “Bir Likyalı’ya kim olduğunu sorun, size adını ve anasının soyunu söyleyerek yanıt verecektir” der. Ki Likyalılar analarının adını alır, mallar miras yoluyla kız çocuklara geçerdi.

Diğer inançlarla kıyaslandığında; Alevi inancında kadınların sosyal yaşamlarının kural ve kaidelerle sınırlanmadığını söylemek, yanlış olmaz. Hatta son birkaç yüzyılda bu konuyla ilgili yapılan araştırmalar, Alevilerin geçmişte de günümüzden çok farklı yaşamadığını ortaya koyuyor. Bunlardan biri 1800’lü yıllarda Alevi köylerini gezen Breslaw Üniversitesi’nden Prof. Richard Leonhard’dır. 1899-1903 yılları arasında Ankara’nın Çubuk kazasıyla Aydos Dağları arasındaki Sarıkoz, Mahmutoğlan, Abdullah, Dağkalafat, Sarısu, Kutlusar, Gölbaş, Bulgurcuk, Görmerdin, Dömeli gibi Alevi köylerini gezen Leonhard; anılarında bu köylerde kadınlar ile erkeklerin eşit olduğunu ve bu insanların yaşam tarzlarının Orta Avrupa’daki insanların yaşam tarzlarına benzediğini yazar.

Alevilikle ilgili önemli araştırmalara imza atan bir başka Alman araştırmacı olan A.J. Dierl ise inancı şöyle tarif eder: “Alevi öğretisi, bu evren için – ister inanın ister inanmayın- kaybedilemeyecek ve yok edilemeyecek kadar değerlidir. Çünkü Alevilik; evrenin, tanrının ve insanın tüm sırlarını kendi içinde bugüne kadar gizleyerek bizlere ulaştırmış, eşi bulunmaz bir bilgi kaynağıdır.” Dierl; Alevilikte kadının rolüne dair ise şu tespitleri yapar: “Alevi kadınlar, dini törenlerde başörtüsü kullanmadıkları gibi yaşmak, çarşaf, peçe ya da yüz örtüsü takmazlar. Kadın tecrit edilmemiştir, erkeklerin toplantılarına serbestçe katılabilir, dinsel-kültürel toplantılarda konuşma yapabilir.”

Her iki araştırmacının tespitlerini, Alevi inancının ritüellerinin yaşatılmasında da görmek mümkündür. Örneğin Alevi önderleri olan pirlerin, eşleri de pirdir. Onlar gibi erkân yürütebilir, gülbank okuyabilir, semah dönebilir, dilerse ayin-i cem sırasında saz çalıp, deyiş okuyabilir. Kayıtlara geçen bazı kadın pirleri şöyle hatırlatabiliriz:

Seyyide Ana Emiş: 19. yüzyılda yaşayan Seyyide Ana Emiş, Baba Mansur Ocağı postnişanesi olmuştur.

Pulyanlı Elif Ana: Sinemil Ocağı’ndan olan Elif Ana, başta Gurgum (Maraş), Dîlok (Antep) ve Meletî (Malatya) olmak üzere Alevi toplumu içinde tanınan ve kendi adıyla anılan ocağın kurucusudur. Elif Ana’nın 10 yaşından beri her şeyi gördüğü ve bildiği de dile getiriliyor. Yardımseverliği ve misafirperverliği hala anlatılır. Son derece bilgili bir kadın-anadır.

Seyyide Ana İsme: Dersim Tehtitel Köyü’nde 1700’lü yıllarda yaşamıştır. Kendi zamanında Kurêşan Ocağı’nın postnişanesidir.

Kereze Ana: Kurêşan Ocağı’ndan olup 19. yüzyılda yaşamıştır. Saygınlığı Dersim bölgesinde hâlâ bilinmekte ve hatırlanmaktadır.

Kadın türbeleri

Kadınların Alevilikteki gücü, inanç mekânlarına da yansır. Anadolu’nun pek çok yerinde kadın evliyalara ait türbeler vardır. Bunlardan biri Çorum İskilip’teki Kırk Kızlar Türbesi’dir. Söylenceye göre bir zamanlar İskilip’te bir savaşta tüm erkekler ölür, kızlar toprakları için savaşırlar ve ölen arkadaşlarını düşman eziyet etmesin diye üzerlerine taş yığarak defnederler. En son kalan kız ise kendisini diri diri bu taşlara gömer. Kırk Kızlar zaman içinde; halk arasında haksızlıklara karşı adaleti sağlayan kimliklere dönüşür. Eskişehir ve Tokat’ta da aynı adı taşıyan türbeler bulunmaktadır.

Anadolu’da bazı kadın evliya mezarları ise; Aleviliğin kutsal sayılarından ‘3’ler’ adı ile anılır. 3’ler inancı Allah, Muhammed, Ali’den oluşur. Bu sembole Anadolu’nun farklı yerlerinde de rastlanır. Örneğin Bolvadin’de ‘Kız Evciği’ diye anılan yerde 3 sanduka bulunmakta ve burada 40 kızın sır olduğuna inanılmaktadır. Yine Afyon’da Hanife Ana, Melek Ana ve Sultan Ana adlı 3 kız kardeşin efsanesi anlatılır. Bedlîs (Bitlis) Merkez ve Tetwan’da (Tatvan) da ‘3 Bacılar’ adıyla türbeler bulunmaktadır. Mengen’in Baba Hızır Köyü’nde Üç Kızlar adlı bir türbe vardır.

Aleviliğin bugün unutulsa bile 16. yüzyıl öncesinde önemli sembollerinden biri de, 7 imam inancıdır. Kökeni eski İsmaili inançlara dayanan 7 İmam inancının, Anadolu’nun pek çok yerinde hâlâ izleri var. Bunlardan en bilinenleri Konya, Manisa ve Denizli’deki ‘7 Kızlar’ yatırlarıdır. Aydın Tire’deki Kirmene Ana Türbesi de yedili bir mezardır. Çorum Osmancık’ta da ‘7 Kızlar Türbesi’ bulunmaktadır.

Erzîngan’ın (Erzincan) Tanyeri nahiyesine bağlı Büyükköy’de 7 ardıç ağacının kutsal olduğuna inanılır. İnanca göre bu ağaçlar 7 kız kardeştir. Söylence göre düşman saldırısına uğrayan 7 kız kardeş Allah’tan yardım diler ve Allah da onları ardıç ağacına dönüştürür.

Sivas Divriği’nin Zınzın Köyü’ndeki ‘7 Perili Kız Türbesi’ aynı ritüelin bir başka izdüşümüdür. Trakya’da bulunan Bolca Nine Tekkesi’nde göze çarpan en önemli özellik; adak kurbanlarının sembolik olarak 7 kişide toplanmalarıdır.

İnanca adanmışlık

Alevi geleneğinde kendini hakka verdiğini söyleyen bazı kadınların evlenmeyi düşünmediği de görülen bir durum.

Kadın evliyaların ziyaretçileri arasında erkekler de olmasına rağmen, daha çok kadınların ziyaret ettiği görülmekte. Bu durumu Demir Baba Velayetnamesi’nde bahsedilen Kız Ana’da görmek mümkündür. Kız Ana derviş olmak için nişanlısını başkasıyla evlendirir. Bolu Mengen’deki Sarı Kız, bekâr olarak öldüğü için tekke ve türbesine günümüzde erkek ziyaretçi alınmamaktadır. Afyon Emirdağ Başkonak Köyü’ndeki Kezban Bacı Yatırı da bunlardan biridir. Kezban Bacı’nın hiç evlenmemiş, keramet sahibi bir kişi olduğuna inanılır.

EN SON EKLENENLER