At sırtından akademiye uzanan yolda “Bağlama”

TAYLAN DEPREM

Türk Halk Müziği çalgılarından en çok bilinen ve ülke çapında, neredeyse tamamında denilecek kadar geniş bir kullanım alanına sahip olan “Bağlama”, tarihi oldukça eskilere dayanan köklü çalgılardan biridir.

Uluslar arası sınıflandırmaya göre “uzun lutlar” sınıfında bulunan bağlama, Asya’dan geldiği bilinen ve tarihte birçok saplı-telli çalgının atası olduğu düşünülen kopuzun karşılaştığı belirgin değişimler sonucu bugünkü formuna ulaşmıştır. Bu değişimler, kullanılan madde yapılarından ebatlarına, çalış tekniklerinden benimsendiği toplumlara kadar birçok konuda görülmektedir.

14. yüzyıla kadar kullanılan at kılı, barsak ve ipek tel gibi tını bakımından gayet mat ve dayanıksız olan maddeler yerine metal tellerin kullanılmaya başlanması, köklü değişimlerin adeta başlangıcı gibi olmuştur. Farklı uzunlukta sapları ve dolayısıyla ebatları olan bağlamalar yapılmaya başlanması, deri göğüs (ses tablası) yerine tahta göğüs kullanılmaya başlanması ve mızrap (pena- tezene) bunlar arasında sayılabilir.

17. yüzyıldan itibaren çalış tekniği bakımından büyük önem taşıyan “mızrap” (pena – tezene) kullanma fikri ortaya çıkmıştır. İlk dönemlerde ağırlıklı olarak kiraz ağacının kabuğundan elde edilen mızrap, sanayinin gelişmesiyle beraber bugünkü plastik formuna ulaşmıştır. Mızrap, fasıllar sırasında sesin az duyulması sorununu büyük bir ölçüde ortadan kaldırmıştır. “Osmanlı Saray Kültürü” etkisindeki şehirlerde yaygın kullanılmasına karşın ekonomik sebeplerden dolayı metal tele ulaşamayan Anadolu’daki köylü halk tarafından mızrabın kullanılmaya başlanması ve benimsenmesi 20. yüzyıla, özellikle de Cumhuriyet dönemine rastlamaktadır.

Bütün bunların yanında metal telin tek materyal olarak benimsenmesine ve kullanılmasına rağmen, bugün dahi ısrarla mızrap kullanmadan mızrapsız el ile çalma tekniğini ve geleneğini sürdüren icarcılara da rastlanmaktadır.

Özellikle müziğin ibadette büyük önem taşıdığı Alevi-Bektaşi toplumlarında mızrabın benimsenmesi, 20.yüzyılın sonlarına rastlasa da bugün halen Anadolu’da Kahramanmaraş’ın Elbistan ve Pazarcık ilçeleri, Tunceli, Malatya, Sivas, Tokat, Amasya, Erzurum, Erzincan, Kayseri’nin Sarız ilçesi ve çevre köylerindeki Alevi-Bektaşi toplumlarında kendine has tabiriyle “ŞELPE” (el ile çalma tekniği) kullanılmaktadır.

Benzer bir duruma Ege bölgesinde de rastlanmaktadır. Özellikle “Yörük Türkmen”lerin yaşadığı bölgelerde mızrap kullanmadan, yöreye özgü el ile çalma tekniği halen kullanılmaktadır. Dünyada yalnızca bu yörede kullanılan bu teknik, “Parmak Vurma” olarak bilinir. Alevi Bektaşi geleneğinde kullanılan Şelpe tekniğinden farklıdır. Şelpe tekniği, elin parmaklarının bütününe yakını tek bir hamleyle tellere vurularak uygulanırken, Parmak Vurma tekniği ise iki parmak kullanılarak ve tel çekilerek uygulanmaktadır. Ayrıca Parmak Vurma tekniğinin uygulandığı bağlama, yöreye özgü ölçülere sahiptir ve bağlama ailesinin en küçük boyutlara sahip çalgısıdır.

Bağlama, Cumhuriyet döneminde de gelişmeler yaşamıştır. TRT radyosunun kurulması ve özellikle üniversitelerde konservatuarların açılmasıyla birlikte bağlama, bilimsel ve akademik bir zemine taşınarak hem gelişim süreci hızlanmış, hem de dünya müziği içerisinde giderek daha sağlam bir yer edinmeye başlamıştır. Bu anlamda konservatuarlar, bağlamanın tarihsel gelişim sürecinde vardığı noktanın korunması ve geleceğe geliştirilerek aktarılması konusunda en önemli kazanımlardan biri olmuştur.

Bugün akademik anlamda bağlama ile ilgili çok ciddi çalışmalar yapılmaktadır. Anadolu’nun farklı bölgelerinde kullanılan tavırlar (çalış teknikleri) ve düzenler (akortlar), titiz bir şekilde incelenip hem kayıt altına alınmakta hem de metotlaştırılarak geleceğe doğru şekilde aktarılmaktadır.

Bu çalışmalar arasında en dikkat çeken çalışma Şelpe (el ile çalma tekniği) ile ilgili yapılan çalışmadır. Tarihte metal telin kullanılmaya başlanmasından önce kullanılan bir teknik olan Şelpe, mızrabın kullanılmaya başlamasıyla birlikte tam da unutulmak üzereyken özellikle son 30 yıldan itibaren, bazı araştırmacıların çabasıyla tekrar hatırlandı ve her gün biraz daha geliştirilerek bugün bağlamanın en önemli çalış tekniklerinden biri olarak anılmaya başlandı. Bu tekniğin yeni nesil dinleyicilere aktarılması da büyük ölçüde yeni nesil bağlamacıların emekleri sayesinde olmuştur.

Genç yaşta hayatını kaybeden değerli bağlama sanatçısı Hasret Gültekin, bağlama ile ilgili önemli araştırmalar yapan Talip Özkan’dan öğrendiği Şelpe tekniğini ilk kez 1989 yılında verdiği bir konserde uygulayarak büyük ilgi gördü. Ardından bağlama sanatçısı Arif Sağ bu tekniği kendi yorumuyla daha da geliştirerek birkaç yıl sonra yaptığı bir albümle (Direniş 1993)  sundu. Bu tarih, Şelpe tekniği için tam bir dönüm noktası oldu denilebilir.

Söz konusu albümden kısa süre sonra 5 Mayıs 1996’da Arif Sağ, Erdal Erzincan ve Erol Parlak, Almanya’nın Köln kentinde Köln Filarmoni Orkestrası eşliğinde büyük yankı uyandıran bir konsere imza attılar.

Bu konserle hem uluslararası müzik arenasında bağlamanın yerinin ve öneminin artmasına önemli katkıda bulunulmuş; hem de batılı gitaristlerin yıllar önce Anadolu’dan öğrenip gitara adapte ederek dünyaya sundukları çalış tekniğinin orijinal hali geç de olsa dünyaya başarılı bir şekilde sunulmuştur.

Bütün bu gelişmelerle beraber, gerek geleneksel, gerekse geliştirilmiş bağlama çalım tekniklerini öğretmek ve önümüzdeki yıllara doğru ve kalıcı bir şekilde aktarmak amacıyla akademik çalışmalar da yayınlanmaya başladı.

Bu çalışmaların ilki, 2001 yılında Erol Parlak’ın çıkardığı Şelpe Metodu kitabıdır.  Bunun ardından 2009 yılında Arif Sağ ve Erdal Erzincan, yaklaşık on yıllık bir çalışmanın ürünü olan Bağlama Metodu kitabını yayınladı. Türkçe ve İngilizce yayınlanan kitap, günümüzde yerli ve yabancı üniversitelerde ders kitabı olarak okutulmakla birlikte bu güne kadar bağlama konusunda yayınlanmış en başarılı kaynak olarak gösterilmektedir.

Bütün bu çalışmalar sonucunda bu gün bağlama, göçebe bir toplumun at sırtında gezdirdiği bir çalgı olarak anılmaktan çıkıp bir sanat ve bilim olarak hak ettiği yeri bulmaya başlamıştır.

EN SON EKLENENLER