Beş yıl sonra Yemen kapanındaki Suudi Arabistan

Suudi Arabistan, Yemen hükümetini yeniden tesis etmek ve başkent Sana’yı Şii Husilerin elinden almak için oluşturduğu Arap Koalisyonu ile birlikte Mart 2015’te müdahaleye başladı. Bu askeri operasyon, Riyad’da milyarlarca dolara mal oldu.

İlk hava saldırıları, Suudi Arabistan’ın yeni veliaht prensi Muhammed Bin Salman’ın dış politikasının bir parçası olarak geliştirildi. Müdahale üzerinden beş yıl geçti. Riyad yönetimi Husileri geriletemediği gibi, ne başkenti ne de ülkenin kuzeyindeki Husi kalelerini alabildi.

Suudi Arabistan Yemen bataklığında saplanmış durumda. Riyad’ın temel ittifakı Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) Temmuz 2019’de Yemen’de asker varlığını azaltma kararı, Suudi Arabistan’ı daha da yalnızlaştırdı.

AFP’ye konuşan Batılı bir yetkili, Suudilerin de BAE gibi “Bu savaş bizim için bitti” demek istediğini ancak sahadaki durumun karmaşık olarak kalmaya devam ettiğine dikkat çekti. AFP, Suudi yetkililerin bu konuda görüş belirtmeyi reddettiğini ifade ediyor.

Son aylarda çatışmaların sonra ermesi yönünde gelen umut verici işaretler de ortadan kayboldu.

Husiler ile Riyad destekli hükümet birlikleri arasındaki çatışmalar yeniden şiddetlendi. Çatışmalar kuzeydeki Cevf ve Maarib gibi stratejik vilayetlerin etrafında yoğunlaşıyor.

Bu çatışmalardan önce kasıma yılında Suudi bir yetkili, Riyad ile Husiler arasında bir iletişim kanalı açtıklarını duyurmuştu. Husiler de Suudi Arabistan’ın füze ve dron saldırılarına son verecek kapasiteye eriştiklerini duyurmuşlardı.

Bazı analistler, Husilerin göreceli olarak çatışmasızlık döneminde askeri kapasitesini güçlendirdiğini düşünüyor.

Ülkede çatışma halinde olan başka bir cephe daha var. Kasım ayında Güney’deki isyancılar ile Yemen hükümeti, kendi aralarında iktidar paylaşımı için Riyad’da bir anlaşma imzalamışlardı. Bu anlaşmaya göre, hükümetin ülkenin güneyinde geçici olarak ilan edilen başkent Aden’e geri dönmeleri gerekiyor. Hükümet üyeleri isyancılar tarafından kovulmuştu. Ancak Yemen Cumhurbaşkanı ile Başbakanı’nın halen Riyad’da sürgünde oldukları bildiriliyor. Batılı yetkili, “Riyad anlaşması ölü noktada, Güney’de gerilim yeniden tırmanıyor, Kuzey’de çatışmalar yoğunlaşıyor” diye özetledi.

Aynı yetkiliye göre Suudiler, savaşa yönelik yaklaşımları gibi barışı ele aldılar: “Kendi kapasitelerine aşırı değer biçtiler, karşı tarafın bir karşı hamleye dahil olmasını da küçümsediler”

Buna rağmen uzmanların bir çoğuna göre, Suudiler çatışmaya çözümün anahtarını elinde bulunduruyor. Bununla birlikte, savaşa son verme manevrasının da giderek zayıflayabileceği kaydediliyor.

Suudi Arabistan, Yemen müdahalesini İran’ın yayılmacı politikasını dengelemek için hayati önemde görüyor. Ani bir geri çekilmenin de Husiler ve İran’ın işine yarayacağından endişe ediyor.

Bununla birlikte gelişmeler Riyad lehine görünmüyor. Çok sayıda sivil toplum örgütü Suudi Arabistan’ı savaş suçları işlemekle, insani krizde büyük rol oynamakla suçluyor. Riyad, insani bilançoyu parlatmak için Yemen’e okul ve fabrika inşaatları gibi kalkınma projeleri öne çıkardı. Merkez Bankası’nı desteklemek ve yerel para birimini pekiştirmek için milyarlarca dolar para da enjekte etti. Ancak Riyad yönetimi artık Yemen müdahalesinin maliyetini düşürmek istiyor. Zira uzmanlara göre Riyad, askeri ve finansal maliyetin sürdürülebilir olmayacağını anladı. Özellikle Covid-19 pandemisiyle birlikte petrol kurları da düşünce ciddi ekonomik sorunlar ortaya çıktı.

Koronavirüs pandemisinin Yemen’e sıçrama riski de endişeye yol açıyor. Henüz herhangi bir vaka tespit edilmedi. Ancak sivil toplum örgütleri felaket senaryosundan kaçınmak için ülkede ateşkes çağrısında bulunuyor.

Husiler 2014 yılında ülkedeki rejimi yıkarak, ülkenin kuzeyindeki geniş bölgeleri denetim altına almışlardı. Bunlar arasında başkent Sana da yer alıyor. Suudi Arabistan ve ittifakları ise Husilerle savaşarak, İran’ın etkisine karşı koymaya çalışıyor. Bu savaş nedeniyle Yemen’de dünyanın en ağır insani krizi yaşanıyor. Savaşta onbinlerce kişi hayatını kaybederken, BM’ye göre nüfusun üçte ikinden fazlası, diğer bir ifadeyle 24,1 milyon kişi yardıma ihtiyaç duyuyor.

EN SON EKLENENLER