Biz yine oradayız Ahparig, adalet için!

Katledimesinden 10 yıl sonra gazeteci Hrant Dink davasında adalet bir milim olsun ilerlemedi. Irkçı atmosferde gerçekleştirilen tipik devlet organizasyonu olan cinayet, her dönemin ‘siyasi ihtiyaçlarına’ göre birbirlerini yıkılmaya çalışıldı ama gerçek yine de karanlıkta

Agos gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in 19 Ocak 2007’de geliyorum diyen bir suikast ile katledilmesinin üzerinden 10 yıl geçti. Oluşturulan linç ortamı, İstanbul Valiliği, Perinçek, Veli Küçük ve Kerinçsiz grubunun hedef göstermelerinin ardından asker-polis-Alperen Ocakları-Ülkü Ocakları ortaklığıyla Hrant Dink, Halaskar Gazi Caddesi’nde katledildi. Cemaat-AKP iktidarı cinayetin ardındaki İstanbul ve Trabzon istihbaratını, Trabzon Jandarması’nı, polisi ve muhbirleri yıllarca kolladı. Adalet çağrılarına kulak tıkadı. Ermenileri, diğer azınlıkları, muhalefeti sindirmek için planlanan suikastin taşlarını yargı, medya ve hükümet bileşenlerinin nasıl döşediği ise ibretlik…

Böyle başladı

Dink’in katliyle sonuçlanan linç ortamı için 6 Şubat 2004’te Agos gazetesinde yayınlanan “Sabiha Hatun’un Sırrı” başlıklı haber kullanıldı. Agos’ta dikkat çekmeyen haber, 21 Şubat’ta Hürriyet gazetesinde Ersin Kalkan’ın imzasıyla, “Sabiha Gökçen mi Hatun Sebilciyan mı” başlığıyla Agos kaynak gösterilerek yayınlandı. Dink’in konuyla ilgili kişisel yorumunu da içeren haber geniş yankı uyandırdı.

301 zorbalığı!

Genelkurmay Başkanlığı aynı gün yaptığı açıklamada, söz konusu haberi “milli birlik, beraberlik ve değerler açısından tehlikeli” buldu. Haberin Hürriyet’te yayınlamasından 3 gün sonra ise Şişli Cumhuriyet Başsavcılığı’na ırkçılar (Perinçek, Veli Küçük ve Kerinçsiz grubu), suç duyurusunda bulundu. 24 Şubat 2004 günü, İstanbul Valiliği’ne çağrılan Dink, Vali Yardımcısı Ergün Güngör ve yanındaki MİT mensubu tarafından tehdit edildi. Birgün sonra Mehmet Soykan tarafından verilen şikayet dilekçesi üzerine Şişli Cumhuriyet Savcılığı tarafından Hrant Dink’in başka bir yazısı için “Türklüğü aşağılamak” suçlamasıyla TCK’nin 301. maddesinden dava açıldı. 26 Şubat 2004’te de Agos önünde toplanan Ülkü Ocakları’na mensup bir grup, tehditler içeren pankartlar açarak gösteri yaptı. 301. maddeden açılan dava boyunca tehditler artarak sürdü. İktidarın Adalet Bakanı Cemil Çiçek ise 301’in mimarıydı, ve Ermenileri hedef gösteren isimlerden biriydi.

10Pet

Bakan yerine müsteşar imzası

Dink’e dava yolunu açan izin kararının altında dönemin Adalet Bakanlığı Müsteşarı Fahri Kasırga’nın imzası vardı. Kasırga’nın adı, Ergenekon soruşturmasında Veli Küçük’le yaptığı samimi telefon görüşmesinde geçiyordu. Soruşturmayı yürüten Şişli Cumhuriyet Savcısı Turgay Evsen, düzenlediği iddianame ile Dink hakkında Şişli 2. Asliye Ceza Mahkemesi’ne iddianame sundu. İddianamede Dink’in işlediği iddia edilen suç ise “Türklüğü neşren tahkir ve tezyif etmek” oldu.

Yargıtay hazırladı

Hedef gösterenlerin sözcüsü gibi davranan Yargıtay Ceza Genel Kurulu, Dink’in “Türklerin kanına pis diyerek aşağılayan bir Ermeni” olduğuna hükmetti. Bu dava süreci göz göre göre cinayeti de hazırlıyordu.

10 yıldır aynı tekrar

Cinayetin üzerinden 10 yıl geçse de, arkasındaki devlet örgütü, tam olarak ortaya çıkmış değil. İktidar siyasi hedefleri için Ergenekoncularla anlaşma yaptığından sadece cinayet sürecinde yer alan Gülen Cemaati üyeleri yargılandı. Yıllarca kamera görüntülerindeki istihbarat ve jandarma üyeleri de kamuoyundan gizlendi.

10Anma

Samast yalnız değildi

Dink, “beyaz bereli” bir tetikçi tarafından katledildi. Tetikçi Ogün Samast’ın olay günü yalnız olmadığı ilk görüntülerden anlaşılıyordu. 2016’da jandarma ve istihbarat keşif görüntüleri çıktı.

Hazırlık yaptırmışlar 

Trabzon Jandarma, Emniyet ve İstanbul Emniyet görevlileri, Dink cinayetinin işleneceğini ayrıntılarıyla bildikleri ortaya çıktı. Cinayeti işleyecek ekibi, muhbirler üzerinden hazırladıkları belirlendi. Belgelerin eksik gönderildiği, bazı belge delillerin yok edildiği, belgelerde tahrifat yapıldığı, sahte belgeler düzenlendiği, arşivlerde temizlik yapıldığı suikast sonrası ortaya çıkan detaylar oldu. Soruşturmanın ilerleyen aşamalarında Celalletin Cerrah’ın başında olduğu İstanbul Emniyeti’nde sahte rapor düzenlendiği de belirlendi.

Örgüt yokmuş!

5 yılda görülen 25 duruşma sonunda 17 Ocak 2012’de mahkeme, bütün sanıkların “silahlı terör örgütüne üye olmak’’ suçundan beraatine karar verdi. Bu dönemde AKP ile Cemaat koalisyonu sürüyordu. Yasin Hayal, “Hrant Dink’i tasarlayarak öldürmeye azmettirmek” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Erhan Tuncel, 10 yıl 6 ay hapse mahkum oldu. Aynı gün tahliye edildi. İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesi, sanıkları yeniden yargılamaya başladı.

AİHM mahkum etti 

14 Eylül 2010’da AİHM, ölümünden önce Hrant Dink’in ve daha sonra ailesinin yaptığı 5 ayrı başvuruyu ele aldı. Türkiye, Dink ailesine 113 bin Euro tazminat ödemeye mahkum edildi.

Görevi ihmal soruşturmaları

2013 sonlarında Cemaat’e savaş açılınca suikast de Cemaat’e yıkılmak istendi. Soruşturmada önemli bilgiler paylaşıldı. Bunlardan biri tetikçi Ogün Samast’ın İstanbul’a gittiği sırada Trabzon İstihbarat Şubesi’nden çok sayıda görevlinin terminalde bulunduğunun ortaya çıkmasıydı. Jandarma görevlilerinin Dink’in evinin çevresini de cinayetten önceki dönemde izledikleri ortaya çıktı. Yine cinayet gününe ait silinen banka kamera kayıtlarına ilişkin tutulan tutanak bulundu. 15 Temmuz girişiminden sonra ise soruşturma genişletildi. Trabzon Jandarma İstihbarat müdürlüğü görevlilerinin de olduğu 10 kişi tutuklandı.

Sorumlulara terfi

Cemaat ile koalisyon sürecinde cinayette ihmal ve sorumlulukları olan kamu görevlilerinin soruşturulması bir yana, sorumlular çeşitli görevlere terfi ettirilerek ödüllendirildi. Dönemin İstanbul Valis Muammer Güler Kamu Güvenliği Müşteşarlığı’nın ardından İçişleri Bakanı yapıldı.

Agos önünde anılacak

Agos gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink, çeşitli eylem ve etkinlikler ile anılacak. Bugün ilk olarak Hrant Dink’i anmak amacıyla AKADER, DAF, EHP, Halkevleri, Kaldıraç, Nor Zartonk, ÖDP ve Yeniyol öncülüğünde saat 14:00’te “10 yıldır Hrant’ız adaleti kazanacağız” sloganıyla Dink’in katledildiği Agos Gazetesi önüne yürünecek. Yine aynı bileşenler tarafından akşam saat 20:00’de ise Kurtuluş Akbank önünden Agos Gazetesi’ne yürüyüş düzenlenecek. Dink’in Arkadaşları ve Özgürlükçü Hukukçular Platformu üyesi avukatlar da, saat 14:30’da Agos Gazetesi önünde bir araya gelecek.

10Mann

Cinayetten 9 yıl sonra

Dink cinayetinin üzerinden 10 yıl geçse de faillerin ortaya çıkarılması için ‘Hrant’ın Arkadaşları’ adıyla başlatılan adalet nöbeti sürüyor. Dava avukatlarından Hakan Bakırcıoğlu, cinayetten 9 yıl sonra davanın açıldığını hatırlatarak “Dava 9 yıl sonra 2015 yılında açılmasına rağmen davanın açılması elbette önemli bir gelişmeydi. İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada duruşmalar ardı ardına belirlenen tarihlerde ve haftada 4 gün yapılmakta. İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nin davayı mümkün olan en kısa sürede tamamlamaya çalıştığı görülmekte” dedi. Bakırcıoğlu, “İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı cinayete giden süreçte yaşananlar ile cinayet arasındaki bağı dikkate almalı, bu süreçte rol alan kişi ile kurumları kapsayacak şekilde etkin bir şekilde soruşturma yapmalı ve elbette ki cinayeti işleyen örgüt tüm boyutları ile açığa çıkarılmalı ve iddianame düzenlenmeli” sözlerini kullandı.

Belli kişiler üzerine yıkılıyor

10 yıldır Hrant Dink için “Hrant için, adalet için” şiarıyla adalet nöbeti tutan Dink’in arkadaşlarından gazeteci Ümit Kıvanç ise, “Baştan beri bu olayın devlet içi organizasyonu olduğunu dile getirdik” dedi. Cinayetin sorumluluğunun belli kişiler üzerine yıkılmaya çalışıldığına dikkat çeken Kıvanç, “Bu olayda onlar yalnız değil ki… Ramazan Akyürek bu olay içerisinde ilginç bir figür. AKP dahil bu işin içerisinde herkes var” diye konuştu. Kıvanç, “Sanki vaktiyle bahsedilen Ergenekoncular hiç olmamış, bütün kötülükleri FETÖ’cüler yapmış, başka da kötü kimse yok gibi gösteriliyor. Bizim bildiğimiz bir devlet var. Ergenekon diye bahsedilen şey 10 bin faili meçhulun sorumlusu olarak ifade ediliyor. Burada bir koalisyon var. Şimdi de bu koalisyon var” dedi.

10Hrant

Bu bir vicdan meselesi

Kıvanç, Türkiye’de “tekçi” bir zihniyetin hakim olduğunu ve kendisi dışında kalanları kabullenemediğini söyledi. Kıvanç, “10’uncu yılında anmaya gideceğiz vurulduğu yere. Öyle bir ülke ki burası birine merhaba desen bile siyasi eylem olabiliyor. Kaç defa herkese gittik ve gelin buraya dedik. Bu bir vicdan meselesidir. Günlük siyasetten daha öte bir şeydir” dedi.

Yasin Kobulan / İstanbul

EN SON EKLENENLER